Kale çizgisine teknolojik gözetlemeyi FIFA istememiş
Almanya-İngiltere maçında, Frank Lampard’ın üst direkten sekerek kale çizgisini geçen topu gol olarak değerlendirilmeyince maçın kaderi değişti ve bu maç Dünya Kupası tarihine geçti. Bu kararla birlikte uzun süredir tartışılan ve yakın zamanda “son nokta kondu” sanılan bir konu da yeniden gündeme geldi. Futbol dünyasında ve internet forumlarında kıyametler kopuyor. Kale çizgisine teknoloji yardımıyla gözetleme (goal-line technology) yapılıp yapılmaması konusu daha 2010 yılı mart ayında futbolun kurallarını belirleyen IFAB (Uluslararası Futbol Birliği Kurulu) tarafından görüşülmüş ve reddedilmişti. Şenes Erzik’in dün Altan Tanrıkulu’na anlattıklarına bakılacak olursa, yakın zamanda “telafisi olmayan turnuvalar ve maçlarda teknolojinin makul ölçülerde devreye girmesi” kaçınılmaz görünüyor.
1913’TE KATILDI
IFAB 1886 yılında (FIFA’dan 18 yıl önce) İngiliz, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda futbol federasyonları tarafından kurulmuştur. FIFA bu birliğe 1913 yılında katılmıştır. Halen kurulda FIFA’nın 4, anılan diğer federasyonların birerden 4 oyu bulunmakta, kararlarda 6 oy gerekmekte, yani FIFA’sız karar alınamamakta ancak FIFA’nın da iki destek olmadan tek başına karar alması mümkün olmamaktadır. 200’den fazla ülke federasyonunu temsil eden FIFA’nın oylarında bu ülkelerin görüşlerinin ne derece dikkate alındığı ise bilinmemektedir.
2010 yılı mart ayında Zürih’te yapılan toplantıda “kale çizgisinin teknolojik olarak izlenmesi” konusu gündeme gelmiş ve hatta iki firma da sunum yapmış. Biri teniste in-out’ları görüntüleyen Hawkeye firması diğeri topun içine mikroçip yerleştirmeyi öneren Cairos Technologies firması. FIFA Başkanı Sepp Blatter’in “doğruları ve hataları ile futbol insana ait bir oyun olarak kalmalıdır” şeklinde görüş bildirmesi ile ve bu teknolojinin profesyonel futbolun oynandığı her ülke ve sahada uygulanamayacağı gerekçeleriyle öneri reddedilmiş. Oylamada FIFA ile birlikte ret oyu verenler Kuzey İrlanda ve Galler temsilcileri olmuş.
ETKİ YARATTI
Spor bilimleri toplantılarında oyun alanı ve oyuncuların, kural ihlalleri, teknik analiz ve fizyoloji açısından, ileri teknoloji yardımıyla “daha yakından” göz(et)lenmesi konusu uzun uzun tartışılır. Sepp Blatter’in sözleri bana 2003 yılında Lizbon’da katıldığım Dünya Futbol ve Bilim Kongresi’nde benzer bir oturumda, topa ve futbolcuların kramponlarına mikroçip konularak izleme yapılmasına dair bir sunumun tartışma bölümünde yaptığım konuşmayı hatırlattı. Futbolun teknik yapısını ve fizyolojisini daha iyi anlamaya yönelik bu uygulamaların sporcular üzerinde bir tür Big Brother etkisi yaratacağını, buna öncelikle profesyonel futbolcu birliklerinin karşı çıkması gerektiğini, ayrıca futbolun “bilinmezlikten ve hatalardan kaynaklanan seyir zevkinin” yara alacağını belirtmiştim.
İKİYÜZLÜLÜK
Uydu yayın sayesinde izleyebildiğim bir maç üzerine yazdığım yazıyı, 3G yardımıyla göndermeye hazırlanırken teknolojinin yaşamımıza ne ölçüde girmesi gerektiğine dair evrensel tartışmada taraf olmayı ikiyüzlülük sayıyorum. 2003’teki sözlerimin de arkasındayım. Sporda adaleti sağlamak adına “makul ölçüde” teknolojiye evet!