İlk testi geçtik
Bu köşede son 3 yıldır yazıyorum. Yazılarımda birkaç kez “Çok zor bir haftaydı” ya da “Ne haftaydı?” diye başlık atmışlığım vardır. Bu haftanın arkasından geriye dönüp bakıyorum da, bu başlıkları gerçekten aceleci kullanmışım. Geçen cuma akşamı ülkece şoke olduğumuz FETÖ/PDY tarafından yapılan darbe girişiminin arkasından pazartesi günü açılan piyasaların tansiyonu hafta boyunca yüksek kaldı. Ancak cuma günü bir miktar sakinleşme sağlanabildi.
BU HAFTA PİYASADA NELER OLDU?
Yabancıların hafta boyunca devam eden döviz alımları oldu. Resmi rakamlar açıklanmamış olmakla beraber bankaların verdiği rakamlara göre, yabancı yatırımcının döviz talebi kabaca 8-9 milyar doları buldu. Bu rakamın hemen hepsi yerli döviz tevdiat hesaplarındaki dövizin bozulmasıyla karşılandı. Bir miktar da, yerli bankaların, kamu önderliğinde limitler dahilinde döviz satarak pozisyon açmış olma ihtimali var. Genel olarak baktığımızda, cumaya kadar sürekli dolar alan bir yabancı var. Ancak haftanın son günü durulmuşlar bir miktar. Karşılarında da sürekli döviz satan yerli bireysel ve kurumsal müşteri var. Bu arada da, hafta içinde 3.10’lara kadar çıkıp sonra bir miktar gerileyerek geçen haftayı yüzde 5 kayıpla bitiren döviz var.
Gelelim tahvil tarafına. Burada durum biraz daha değişik. Bayram tatili sonrasında yani darbe girişiminin yapıldığı hafta Hazine’nin yoğun ihraçları vardı. Bu ihraçlara ciddi yabancı talebi geldi. Açıklanan rakamlara göre sadece o hafta, 800 milyon dolar civarında bir yabancı para Türk tahvillerine girdi. Yüksek yabancı girişiyle yüzde 9’lara kadar gerileyen 10 yıllık tahvil faizleri böylece son 1 yılın en düşüğüne kadar geriledi. Ancak darbe girişimi sonrasında hafta boyunca tahvil piyasasında da sert satışlar yaşandı. Teyide muhtaç olmak şartıyla hafta boyunca bankaların hazine bölümlerinin verdiği bilgilere göre, kabaca 1.5 milyar dolara tekabül eden bir yabancı satışı yaşandı. Özellikle de getiri eğrisinde uzun tarafta yani 5-10 yıllık vadelerde yabancı satışı çok net gözlendi. Satış sonrasında 10 yıllık tahvil faizi yüzde 10’lar seviyesine çıktı.
Son olarak da hisse tarafında baktığımızda, en sert satışın orada olduğunu görüyoruz. Hafta boyunca satış yüzde 15’i buldu. Özellikle likit hisselerde bu satışın arttığını gördük. Burada henüz rakamlar çıkmadığı için yabancı satışının tam karşılığını bilemiyoruz. Ancak toplam rakamın 250-300 milyon dolar civarında olduğu ve böyle bir hafta için oldukça kabul edilebilir olduğu düşünülebilir.
ELİMİZDE OLANLAR VE KAYGILAR
Piyasalar açısından bu stresli haftanın belki de en başarılı operasyonu, hafta sonu Ankara’da yapılan üst düzey toplantılar sonrasında alınan “Piyasalar açık tutulacak. Herkes istediği işlemi yapacak” kararı oldu. Borsası, döviz piyasası, tahvil bono, hepsi normal şekilde çalıştı. Böyle olunca da, piyasada ekstra bir panik ya da speküle edilecek bir durum yaratılmadı. Diğer taraftan hükümet tarafında ekonomi yönetiminde olan bakanlar ve diğer yetkililerin verdiği mesajlar ve özellikle “ekonomide reform vurgusu” piyasaların sakinleşmesinde önemli oldu.
S&P’nin not indirimi ise piyasalar tarafından “politik ve aceleyle alınmış” bir karar olarak algılandı ve not indirimi etkili olmadı. Kaygılar tarafında ise öncelikle OHAL uygulaması sırasında ekonomi başta olmak üzere Türkiye’de hayatın nasıl ilerleyeceği. Bu konuda Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın verdiği mesajlar net. Ancak piyasa işleyişi de görmek istiyor. Bir diğer kaygı ise yatırım yapılabilir notumuz olan diğer iki kurum “S&P ve Fitch”in önümüzdeki ay beklenen not değerlendirmeleri. Özellikle Moody’s’in “Notu indirmek üzere izlemeye aldığını” biliyoruz.
Bu hafta bitti. Zor oldu. Ama Türk piyasaları bu testten geçti. Şimdi tahribatı sınırlamak ve yeniden eski mevzilere dönmek için normalleşme zamanı. Ya da çıkıp giden yabancı için “Business as usual” demenin zamanı.