Piyasa Yeni Dönem vurgusunu sevdi
Geçen hafta Merkez Bankası Başkanlığına Naci Ağbal, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda da Lütfi Elvan’ın getirilmesinin akabinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ekonomide yeni dönem“ startı vermişti.
Dün de Erdoğan, Tekirdağ’da yaptığı konuşmada şunları söyledi “ … piyasalarda olumlu hareketlenme başladı. Yerli ve uluslararası yatırımcıları, ülkemize güvenmeleri ve yeni yatırım çağrısında bulunuyorum.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca yeni seferberlik başlattıklarını belirterek “…dünyanın değişim sürecinden geçtiği şu dönemde, ilgili tüm kesimlerle işbirliği halinde ekonomide ve hukukta yeni reform dönemi başlatıyoruz” diye de ekledi.
Bunları neden hatırlatıyorum?
Geçen hafta içinde piyasada olup bitene, hızlıca bir göz atalım.
Sadece 5 işlem gününde,
1 Merkez Bankası Başkanı ve 1 Hazine Maliye Bakanı değiştiği bir haftada...
Türk varlıkları örneğini yakın zamanda görmediğimiz kuvvette ralli yaptı.
Biraz daha ayrıntı vereyim;
Bu hafta içinde, bankalar ve işlem yapan aracı kurumların hesaplarına göre döviz bozdurup, Türk Lirasında uzun pozisyon alan yabancı işlem miktarının 3.5-4 milyar dolar arası olduğu tahmin ediliyor.
Resmi rakamları haftaya Perşembe günü alacağız ama yine tahmini hesaplar göre Borsa İstanbul’a 400-500 milyon dolar, Tahvil-Bono piyasasına da 500 milyon dolarlık yabancı girişi olduğu yönünde.
Yıl başından bu güne kadar hisse senedinden 5.8 milyar dolar, tahvil bono piyasasından da 7.6 milyar dolar yabancı çıkışı olduğu düşünülürse, sadece 1 haftada geri dönen yabancı yatırımcı miktarı daha iyi anlaşılır.
Konu sadece Faiz artırımı değil
19 Kasım’da Merkez Bankasından faiz artırımı bekleniyor.
Hatırlanacağı üzere bir önceki toplantıda da Merkez Bankası’ndan yüzde 10.25 olan politika faizini, 200 baz puan artırarak, yüzde 12.25’e çıkartması bekleniyor.
Murat Uysal başkanlığındaki Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu, ekim ayı toplantısında politika faizini sabit tuttu. Ancak yan kapıdan dolaşarak, Geç Likidite Penceresini yüzde 14.75’e çekip, piyasa fonlamasını da oradan yaparak, fonlama faizini yüzde 14’lere kadar yükselttiler.
Ancak bu hamle piyasada karşılık görmedi.
Şimdi Naci Ağbal yönetimindeki Merkez Bankası'ndan, 300-400 baz puan arası faiz artışı bekleniyor. Böylece politika faizi ile mevcut yüzde 14’lerdeki fonlama faizinin aynı yere gelmesi ve para politikasının sadeleşmesi bekleniyor.
Faiz kararı gelir mi? Bilmiyoruz. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İlk hedefimiz enflasyonu tek haneye düşürmek. Bunun için acı reçete içmek gerekirse onu da içeceğiz" ifadesi, piyasada tarafından faiz artırımı ihtimalinin yüksek olduğu şeklinde yorumlanıyor.
Böyle durumlarda piyasa olası faiz artırımın karşı, enflasyonla mücadele edildiğini gördüğü için, uzun vadeli tahvillerde alıma, fonlama maliyeti artacağı için de kısa vadeli tahvillerde ise satışa geçer.
Ayrıca mevduat faizleri yükseleceği için borsa yatırımcısı da faiz artışlarını genelde hoş karşılamaz.
Ancak yukarıda tablo bize başka bir şey söylüyor.
Her vadede tahvil faizin düşmüş, borsa endeksinin yüzde 8 prim yapmış, CDS oranının ise Mart ayındaki seviyeye dönmüş.
Demek ki satın alınan sadece faiz artırımı değil!
İşte bu noktada yazının başına dönüp, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ekonomide ve hukukta yeni dönem başlatıyoruz” açıklamasını yeniden okumak lazım.
ABD'de 4 yıllık Biden dönemi, 2021 itibariyle Covid aşısın devreye girecek olması, ABD-Çin ticaret ve teknoloji savaşının artarak devam edeceği beklentisi, NATO’nun yeniden artacak önemi ve Atlantik eksenli Batı Paktı’nın güçlendirilmesi…
Bular küresel ölçekte yaşayacağımız “Yeni Dünya Düzeni”nin anahtar kelimeleri.
Türkiye’de bu yeni dünya düzenine uygun dil ve içerikte kendi Yeni Dönemin ayrıntılarını paylaşıyor.
Vurgular kuvvetli olunca da ister istemez dikkat çekiyor.