Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAZI gerçeklerin altını çizelim.

        Sonra net anlaşılmıyor.

        Fenerbahçe'deki refleksif istifa sesleri Karabük maçına özel değildir.

        Diyarbakır maçına da özel olmamıştır, Pendik maçına da.

        "İstifa" kelimesi Aykut Hoca veya Aziz Yıldırım'a da değildir.

        "İstifa" sistemedir, her sene 100 milyon doların çöpe atıldığı düzensiz işleyen çarkadır.

        Sadece taraftar bunu bu şekilde dile getirememektedir.

        Bazı kafaların "Sadece 1 maç yenildik, neden bağırıyorlar?" söylemi 1897'de kalmıştır.

        işte bu yazılımla işler bu kadar ilerler.

        Taraftar 30 yıldır o istediği futbolu, o ruhu görememiştir.

        Hala protestonun Fenerbahçe'ye zarar getireceğini düşünen taraftar da vardır.

        Bu tür ürünlere en iyi örnek; Fenerbahçe 2013'e hala Orhan Şam ile girmektedir.

        Taraftar 30 yıldır çektiği acıyı, fanatik (fan-etik değil) arkadaşlarının yanında söyleyemez.

        Bir tek GFB bir bildiri ile söylemiştir, onlar da yaptıklarının cezasını şimdiden kabullenmişlerdir.

        Bütün bu muhalif sesler aslında 30 yıldır her Fenerbahçe taraftarının içinde i bir yerde bastırılmış bir şekilde bekler.

        Ta ki, bir hafta sonraki galibiyete kadar.

        Bu kafa değişmediği sürece, (ki YGS Matematik ortalaması 2'den 15'e çıkmadığı sürece değişmeyecektir) bu isimler yine en iyi seçenektir.

        Değil Aykut Hoca'yı, bu düzen Kel Mahmut'u bile yemiştir.

        Aykut Hoca, istifa etmeli midir?

        Hiç kimse "Aykut Hoca Fenerbahçeliliği'nden istifa etsin" dememektedir.

        Teknik direktörlük, bir uygulama center'ıdır, operasyon merkezidir.

        Burası hata, ego, kompleks, zayıf ikil" ilişki, vizyonsuzluk kaldırmaz.

        Aykut Hoca yarın 20 yıllık Sportif Direktörlük imzasını benim kanımla atsın dersem belki daha net olmuş olurum.

        Şu da korkunç bir gerçektir.

        Eğer bir takım, Avrupa'da iyi top oynayıp, Türkiye'de sürünüyorsa bu durumun sebebi futbolculardır.

        Ama ilk sebep onlar değildir.

        Maç ve kontrasyon seçen bu arkadaşları yine hizaya getiremeyen hocadır.

        Olayı radikalleştirip, bir lig maçına mesaj vermek maksadıyla 8 tane A2 + 3 tane A takım oyuncusu (Kuyt, Sow, Hasan Ali) koyamayan yine Aykut Kocaman'dır.

        İşte bu yüzdendir ki, ben geçen senenin mimarının Aykut Hoca olduğunu düşünmüyorum.

        Evet, doğrudur.

        Aykut Hoca, geçen senenin başkan-masör-koç'udur.

        Ama geçen senin mimarı Volkan'dır, Emre'dir, Alex'dir.

        Aracı motor yönetir, ama buji meme yapmışsa araç çalışmaz.

        Bu seneki ilişkiler, davranışlar, abuk sabuk polemikler, takım içi uyumsuzluk bana geçen senenin Aykut Hoca tarafından yönetilmediği, sadece idare edildiğini göstermiştir.

        Aykut Hoca, şunu bilememiştir.

        "Takımı idare eden teknik direktör değilse, takım otobüsünün en arka koltuğuna bakacaksın."

        Ve şunları söylememiz gerekir.

        Benim rüyalarımdaki, formamdaki, anılarımdaki Aykut Hoca bu değildir.

        Skor, sonuç, futbol hiç umurumda değildir.

        Zira ben Aykut Hoca'nın şandel golünden önce domi-vole dürüstlüğünü sevmişimdir.

        Fakat 4 kere istifa edip dönen adama "Adam" dersek, 5 kere istifa edip dönen başkana "Başımız" dersek, 1 kere istifa edip, kapıyı vurup, çıkıp giden elin Brezilyalı'sına ne diyeceğiz?

        Süperman?

        Diğer Yazılar