Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        REKLAM

        Bir kadın olarak şiddeti yaşamak, hele ki, aşık olduğun bir adamdan yaşamak tarifi zor, acı ve ağır.

        Cesur yürek kadınlardan olan Sıla, kariyerini hiçe sayarak, aşık olduğu adamdan gördüğü şiddeti en ince detaylarına kadar anlattı. Sineye çekmedi, şikayetçi oldu.

        Ve şiddeti saklayan, utanan, anlatamayan tüm kadınların da dili oldu.

        Tabii aşk şarkılarına imza atan Sıla’nın bu şiddet sonrasında duygularını nasıl aktaracağı, nasıl satırlara dökeceği merak ediliyordu.

        Yeni albümü ve şarkıları dört gözle bekleniyordu.

        Sıla dörde böldüğü albümünün ilkini önceki gün çıkarttı.

        İlk bölümün adına da “Acı” dedi.

        “Acı”da bulunan şarkılara “Ağrı”, “Sabır” ve “Medet” adını verdi.

        Yaşadığı hüznü, sıkıntıyı, aşkı, acıyı, ıstırabı anlattı.

        Albümün ilk şarkısı “Ağrı” tam da ağrıyı anlatan sessizlikte geldi. Sadece müzik ile “Sabır”a geçiş yapıyorsunuz.

        “Sabır” önce akustik olarak dinleyiciye sunuldu.

        Ama ben en çok albümdeki versiyonu sevdim.

        Sözler gayet ve net anlaşılırdı. Şarkının bir bölümünde diyor ki Sıla:

        "Ya sabır diye bir şey var

        Hatırla hatırla olanları

        Bak nasıl ışıl ışıl yıldızlar

        Tanrının açık ışıkları

        Yolcu yolunda hancı yorgun

        Tek tüfek ordusunu gömmedik

        Evelallah daha biz ölmedik

        Yolcu yolunda hancı yorgun

        Keder dinlensin içerde

        Bir kadehte gidene hay de

        Beylik mermi o sözlerin

        Saçıldı kan gibi kar beyaza

        Güz demek hüznün kısaltması

        Sonbaharda fazla demlenelim

        Ya sabır diye bir şey var

        Hatırla hatırla olanları

        Bak nasıl ışıl ışıl yıldızlar

        Tanrının açık ışıkları

        Yani Sıla’nın şarkısını ben şöyle yorumluyorum: “Bu dünyada yaşadıklarını inkar edebilirsin. Ama Allah her şeyi görüyor. Ya sabır adalet bir gün yerini bulacak.”

        Ve bu ertelenemez bir gerçek ve her şey için geçerli.

        TANRI'NIN ADALETİ

        Ama Sıla ve Ahmet Kural olayına bakarsak. Bu yaşanan şiddet olayı iki kişinin arasında yaşanıyor.

        İki tarafta kendince bir şeyler anlatıyor.

        Tabii bir taraf kendi çıkarlarını korumak için inkar edebilir.

        Bir taraf yine çıkarlarını korumak için yalan da söyleyebilir.

        Ucu açık.

        Dört duvar arasında yaşananları bilemeyiz.

        Sadece inanırız.

        Fakat Allah’ı kandıramayız.

        Evet Sıla da yalan söylüyor olabilir.

        Fakat vücudunu kendisi morartamaz ve kendini duvardan duvara vuramaz.

        Ki Ahmet Kural ilk açıklamasında itiş kakış olduğunu kabul etmişti.

        Sonraları inkar etse de bu gerçekleri bilen bir ilahi adalet var.

        Evet tabii diğer taraftan Ahmet Kural’da yalan söylüyor olabilir.

        Bunu kabul etmeyerek. Çünkü kendi kariyerini düşünüyor haliyle

        Yani kısacası herkes her şeyi uyduruyor da olabilir.

        Kim doğru kim yanlış bu yalan dünyada sen vicdanın, iraden ile yaşar ve değerlendirirsin hepsi bu.

        Ama ilahi adaleti sağlayan, yalan dünyanın tam tersi bir güç de, “Tanrı’nın adaleti”dir.

        Bunu da bu yalan dünyada yaşarken unutmamak gerek.

        “Sabır” işte bunu çok iyi anlatan bir şarkı.

        SÖZLER AĞIR, ANLAYANA

        Diğer şarkı “Medet”de ise Sıla hem aşkını, hem de aşkından yaşadığı şiddet sonrasında yaşadıklarını anlatıyor ki of ki ne of.

        Ben Ahmet Kural’ın yerinde olsam içim çok acırdı.

        Bu yükü taşıyamazdım.

        Şarkının sonunda “Haklı olmak ve mutlu olmak zırdeli” diyor Sıla.

        Yani bu olayda haklı bile olsa mutlu olamayacağını ifade ediyor.

        Çünkü sevdiğin, aşık olduğun adamdan öyle çirkin bir şey yaşıyorsun ki, nasıl mutlu olacaksın!

        Ne çok resmin asılıydı

        Yıkmadan sen duvarları

        Gürül gürül gelirdi sesin

        Kıstın gittin uzakların

        Medet umdum şair sözden

        Medet umdum sahir günden

        Ve dahası kış ayazından el kızı el oğlundan

        Bıktım yekün gitmelerden

        Acısız nasihat edenlerden

        Gün ve gece gece de gece cani

        Aşk, suç ve ceza bir örtbas hali

        Değil zeki ne de akıllı o dahi

        Haklı olmak hem de mutlu olmak zırdeli

        Yaralar açık görmedin mi

        Mührün gözde değil kalbinde mi

        Bi taş koydun, sahi söze

        İki gözüm iki çeşme

        Of diyor başka da bir şey demiyorum.

        Sözler ağır.

        Tam ve gerçek.

        Olduğu gibi.

        Tabii anlayana ve nasıl anlamak isteyene…

        ***

        Kızlar birleşti sosyal medyaya bir süreliğine veda ediyorlar

        Önceki gün harika bir toplantıya katıldım. Hazar Ergüçlü, Melisa Şenolsun ve Dilan Çiçek Deniz bir markanın yüzü olup 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde “Aklımız saçımızla ölçülüyorsa 'Biz Yokuz'’” dedi ve Instagram hesaplarını bir süreliğine kullanmama kararı aldıklarını açıkladı.

        Malumunuz 7/24 sosyal medya ile yaşayan insanların olduğu günümüzde reklam anlaşması gereği bile olsa zor bir karar.

        Sosyal medyadan yarım saat uzak durulamayan günümüzde bu kararı almakta zorluk çektiler mi onu sordum elbet.

        Kızlar kararın zor olmadığını söylediler ama benim de dikkat çekmek için, Kadınlar Günü yaklaşırken böyle bir karar alıp almayacağımı sordular.

        Kızlara söz verdim ben de bir kaç günlüğüne sosyal medya hesabıma ara vereceğim.

        Ancak şimdi diyeceksiniz ki, “Ne saçma bir karar. Ne alaka. Sonra yeniden dönecekler...”

        Tamam ama bu üçlünün bir amacı var.

        Ve bu amacı da herkese duyurmak istiyorlar.

        Ben bu ana fikri sevdim.

        Neden: Sosyal medyaya sıradan biri bile iki gün girmese, kullanmasa hemen eşi, dostu, tanıdığı, tanımadığı tarafından dürtülüp “Neyin var hiç bir şey paylaşmıyorsun” diye mesaj yağmuruna tutuluyor. Sıradan ev hanımları dahi bunu yaşıyor. Benim de çok kez başıma geldi.

        Bu yüzden, 2.6 milyon takipçisi olan Dilan Çiçek, 2.1 milyon takipçisi olan Hazar Ergüçlü ve 1 milyon takipçisi olan Melisa Şenolsun bir hafta bir şey paylaşmazsa seslerini en azından 5.5 milyona duyurmuş olacaklar.

        Hiç fena değil.

        Anlayacağınız “Neredesin” diye merak edip hesaplarına bakan kişiler en azından bu mevzudan bilgi sahibi olacak.

        Peki kızlar ne demek istiyor ve neye dikkat çekmek istiyorlar.

        DAHA GÜÇLÜ KADINLAR

        Dilan Çiçek, “Erkeklerle, kadınların sosyal ve politik anlamda eşit olmalarını istiyoruz. Bütün dünyada olduğu gibi çalışma konusunda eşitlik istiyoruz. Bir amacımız var ve amaç uğruna hepimiz bir araya geldik ve bir süreliğine sosyal medya hesaplarından ‘Eşitsizlik durumunda biz yokuz’ diyoruz ve 8 Mart’a kadar Instagram kullanmayarak buna tepkimizi dile getireceğiz. Aslında erkeklerde zaman zaman haksızlığa uğruyor. Aslında konumuz aynı. Erkeklerinde bu konuda kadınlara destek olması gerek.”

        Hazar Ergüçlü: "Daha güçlü kadınlar görmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Aramızdaki dinamiği avantaja çevirmek istiyoruz. Instagram'ı kapatarak biraz algımı normale çekmek için de güzel bir adım. Malumunuz insanların algısı değişti. Kim güzel, kim çirkin, kim şişko, kim zayıf diye ilk önce eleştiri bu yönde başlıyor zaten.”

        Melise Şenolsun: Erkek ve kadın olarak evet eşit şartlarda değiliz. Oyuncu olarak da eşit şartlarda değiliz. Ama o yönde ilerliyoruz. Üçümüzün bir araya gelmesinin nedeni beraber güçlüyüz. Kadının kadına yaptığı konuşulan bir şey. Erkeklerin daha çok söz hakkının olduğu bilinen bir gerçek. İşte aslında hepimiz aynıyız. Birbirimize destek olmalıyız” dedi.

        Diğer Yazılar