Olana bir de bu gözle bakın
Uluslararası ilişkiler ağının karmaşıklığı meydanda. Ama ne kadar karmaşık?
Düne kadar birbirlerine ters bakan ülkeler, diyelim ABD ile İran, gün geliyor, yakınlaşmaya ve belli konularda benzer tavırlar sergilemeye başlıyor... Acaba bu gelişme kendiliğinden ve sürpriz bir şekilde mi gerçekleşiyor, yoksa perde gerisinde yaşanan bazı hazırlıklar sonrasında mı?
Sizce?
Ülkeleri yönetenlerin tercihleri içeride ve dışarıda nasıl bir politika izleneceği üzerinde etkilidir; ülkeler “egemen” ve demokrasiyle yönetilen ülkelerde sandıktan çıkan iktidarlar yine aynı yöntemle iktidar dışı kalana kadar istedikleri politikayı izleyebilirler...
Eyvallah...
Bu, var olan gerçeğin bir yüzüdür.
Dünyanın en güçlü ülkesi olduğu kuşkusuz ABD, hep aynı dış politika çizgisini mi izledi? Rusya’ya (Sovyetler Birliği’ne), Çin’e, İran’a bakışı neden değişti öyleyse?
Sekiz yıldır ABD’de başkan olan Barack Obama her istediğini yapabildi mi? İtibarlı bir gazeteci olan Pulitzer ödüllü Seymour Hersh, London Review of Books Dergisi’nde çıkan son yazısında, Obama’nın Suriye’de izlediği “Esad gitmeli” politikasını tasvip etmeyen Amerikalı subaylar ve istihbarat elemanlarının, Batı ülkelerindeki muhataplarına sızdırdıkları bilgilerin Esad tarafından kullanılmasını sağladıklarını yazıyor.
Obama’yı politika değiştirmeye böyle zorlamışlar.
Eh, ABD’nin Suriye politikası -Obama’ya rağmen- farklılaşınca, aynı politikaya bel bağlamış başka ülkelerin de kendilerini bu duruma uyarlamaları gerekir...
Bazen, şartlar öyle zorladığı için, yavaş yavaş değişir politik çizgiler, bazen de sert ve beklenmedik biçimde.
Devletlerde durum böyle de, devlet dışı aktörlerin durumu çok mu farklı? Mesela PKK örgütünün durumu?
1998 yılının sonlarına kadar Suriye tarafından kollanıp kullanıldı PKK; örgütün eğitim kampı Suriye gözetimindeki bir bölgede (Bekaa Vadisi’nde) idi, liderleri de Şam’da ikamet etmekteydi. Suriye birdenbire “Çık git” dedi Abdullah Öcalan’a. Hiçbiri kendisine “Kal” demediği için, birkaç ülkeye uğradıktan sonra Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye teslim edildi PKK lideri...
PKK’nın eylemleri ve eylemsizliklerinin Türkiye’nin iç politikasını derinden etkilendiğine kuşku duyuyor musunuz?
Öcalan’ın tesliminden (Şubat 1999) hemen sonra yapılanla başlayarak, 1 Kasım 2015’e kadar yapılan bütün seçimlerde, az veya çok etkisi oldu PKK’nın izlediği çizginin...
“Ne yani, PKK başkalarının Türkiye üzerindeki hesaplarında kullanılan bir alet mi?” sorusunu bana yöneltecek olursanız, cevabım, “Bunu ben değil, siz söylediniz” olacaktır.
Herkes, “egemen” devletlerin ve demokratik yöntemle seçilmiş iktidarların manevra alanlarının dahi etkilere açık olduğu, hiçbir devlet ve hiçbir politikacının “Ben istediğimi yaparım” diyemediği karmaşık ilişkiler dünyasında, devlet dışı aktörlerin serbestçe hareket yönünden çok daha zor -neredeyse imkânsız- durumda bulunduğu gerçeğine göre hesabını yapmalı.
Türkiye bugünlerde dış politikasında radikal değişikliklere gideceğinin sinyallerini veriyor. Türkiye gibi “önemli” devletler transatlantik cesametindedir; bu sebeple gövdesini değişen rotaya uyarlaması zaman alır. Onun gövdesinde yolculuk edenler (örgütler, cemaatler, eski politikayı ölümüne destekleyenler), rota değişince, sarsıntıya uğrarlar.
Hissetmez ve kendilerini yeni duruma uyarlamazlarsa?
Bu sorunun cevabı için fazla beklememiz gerekmiyor.
Koca transatlantik devasa gövdesiyle rota değiştirince onun üzerindeki büyüklü küçüklü tahlisiye sandalları yeni rotaya uyum sağlayamamışlarsa...
Vay hallerine...