Enerji şirketlerinin vaatleriyle merkez olunmuyor!
Türkiye’nin henüz boru hattı kavramıyla yeni tanıştığı yıllar... 90’ların ikinci yarısı ve gündemde Bakü-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı (BTC) var. “Olacak mı, olmayacak mı, Türkiye bu işin altından kalkar mı, kalkamaz mı?” tartışmaları yaşanıyor... BTC’nin ana operatör şirketi BP ise kesinlikle BTC’nin Türkiye üzerinden geçmesini, Azerbaycan’ın Hazar petrolünün Ceyhan’a bu hattan taşınmasını istemiyordu. Maliyetler ortaya konuyor, güzergâhın zorluğuna dikkat çekiliyor ve Hazar’ın petrolünün Karadeniz’e ulaştırılarak boğazlardan geçirilmesi salık veriliyordu.
Boğaz, o günlerde henüz hafızalardan silinmeyen iki önemli kazayla anılıyordu. Ama buna rağmen de parlayıcı, patlayıcı ve yanıcı gemi yüklerine karşı trafik düzenlemesi yapılamadığından, tanker geçişleri giderek daha sorunlu hale geliyor ve kılavuz almakta direnen tehlikeli yük taşıyan yabancı bandıralı gemiler, İstanbulluların yüreğini ağzına getiriyordu. İşte bu tabloya rağmen BP, Hazar petrolünü kendi hesaplarına göre daha kârlı olduğu için baskıyla Boğaz’dan geçirmek istiyordu.
BTC’DE TÜRKİYE YILLARCA ZARAR ETTİ
BP stratejisini de bu minval üzere kurmuş, lobilerini yapıyor, Türkiye içinden de kendine destek buluyordu. Derken 1999’daki o büyük felaketle karşılaştık. 17 Ağustos 1999’da depremle sarsılan Türkiye, büyük bir yıkım yaşamıştı. O tarihlerde Türkiye ekonomisinin yüzde 85’ine hitap eden bir Marmara Bölgesi’nde her şey felç olmuştu. Dünya devi enerji şirketi BP de böylece, olumsuz propaganda için yeni bir argüman daha yakalamıştı. Özetle: BTC’ye ilgi duyan yurtdışı piyasalarına ve ilgili ülkelere BP şunu diyordu: “Türkiye büyük bir yıkım yaşadı. Yüksek meblağlara tekabül eden maddi kayıpları var; BTC gibi büyük bir yükün altından kalkamaz.” Bu yaklaşımlar hem BTC hem de Türkiye için hoş olmayan bir tavır sergilemeye başladı.
BP’nin bu konumunu yoğun bir şekilde gündeme getirince, küresel enerji devi şirkete tankerleriyle petrol taşımacılığı yapan bir Türk işadamı armatör ziyaretimize gelip bu şekilde yazmaya devam edilmesi halinde meydana gelecek sıkıntılara ve gazeteye açılması muhtemel büyük tazminat davalarına işaret etti. Şu an FETÖ sebebiyle yurtdışında olan bu işadamının tehditlerine kulak asmayıp yazmaya devam ettim. Dönemin Enerji Bakanı ve müsteşarı bizzat aradı ve yazdıklarımın BTC’nin geleceği için altın değerinde olduğuna dikkat çekerek teşekkür ettiler. Maksadın hasıl olduğunu, netice alındığını konuyla ilgili en yetkili isimler zikredince mevzu bitmiş olabilir mi? Elbette bitmedi.
TANAP’TAN GAZ PAHALI AKACAK
BTC, rahmetli Haydar Aliyev’in de desteğiyle yoluna devam etti. Ama BP, öyle bir plan ve proje yapmıştı ki, BTC kanalıyla Ceyhan’a ulaşan her damla Hazar petrolü için Türkiye’nin hanesine zarar yazmaya başladı. Tıpkı halihazırda, Azerbaycan’ın 16 milyar metreküplük gazını Türkiye ve Avrupa’ya ulaştırmak üzere planlanan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ile Eskişehir ve Trakya’da teslim edilecek gaza kesilecek astronomik geçiş fiyatları gibi bir durumdu. TANAP’tan gelecek gazın Güney Akım’dan akacak Rus doğalgazıyla nasıl kıyaslanacağını pek yakında göreceğiz. Bakalım TANAP’taki zarar nasıl telafi edilecek.
Hasılı, Azerbaycan’ın petrolü BTC ile dünya piyasasına çıkmıştı ve bu petrolde Türkiye’nin de hissesi vardı, ama başka türlü cezalandırılmıştık. Bu zarar tablosu da çok sonraları, ancak AK Parti hükümetinde Taner Yıldız’ın Enerji Bakanlığı döneminde düzeltilebildi. Ama Ceyhan, BTC öncesi çizilen tablolarda olduğu gibi merkez haline gelemedi. Ceyhan’a gelen Azerbaycan petrolünden Türkiye uygun fiyatlarla rafinerilerine alım da yapamadı.
Şimdi benzer senaryoları BP ve diğer şirketler doğalgaz için yazıyor. Enerji diplomasisi gelişmelere artık çok daha farklı bakıyor. Doğalgaza güvenerek yerli kömürü ve diğer yerli kaynakları da kenara atacağını hiç sanmıyorum.
Petrol Kongresi sebebiyle geçen hafta ülkemize gelen BP dahil bazı enerji şirketlerinin çizdikleri pozitif tablolar sebebiyle geçmiş yıllarda yaşananları hatırlamanın ve hatırlatmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Petrol ve gaz kardeş ve dost ülkelerin olabilir, ama enerji şirketleri araya girince işin boyutları değişiyor. Bugünlerde de aynı veya benzer argümanlar kullanılıyor, ama Türkiye eski Türkiye değil.