Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Deprem bölgesinden tahliyeler için oluşturulan hava köprüsünde de yoğunluk sebebiyle koordinasyon sorunu yaşanıyor. Yardım uçaklarına göre planlanan tahliye uçuşları bölgedeki Hatay Havalimanı hariç diğer havalimanlarından yapılıyor. Ancak İstanbul, Ankara ve İzmir’den bölge havalimanlarına gidecek uçakların planlamasında yaşanan sorunlar sebebiyle uçaklar uzun süre kalkış izni alamıyor. Deprem bölgesindeki havalimanlarının uçak park alanları öncelikle yardım uçakları için tahsis ediliyor.

        Deprem için gelen yardım uçaklarını AFAD ve diğer kuruluşlar, tahliye uçuşlarını ise Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü koordine etmeye çalışıyor. Tüm uçuşlar için merkezi koordinasyon sistemi olmaması en önemli sorun. Ayrıca havayolları da tarifesiz uçuşlar yaptığı için hangi şirketin ne zaman sefer yapacağına dair düzenlemeler de sorun yaşanıyor. Havayolları birbirlerinin uçuşlarını göremiyor.

        Deprem bölgesinden yapılan tahliye uçuşlarında da ciddi yoğunluk söz konusu. Uçuşların bedava olması, havalimanlarındaki uçak park pozisyonun da kapasiteyi sınırlaması sebebiyle insanlar günlerdir terminallerde geceliyor. Ancak konuştuğum bazı yetkililer bir çok insanın havalimanı terminallerine sığındıklarını, tahliye uçuşundan ziyade barınmak için orada olduklarını söyledi.

        REKLAM

        Havalimanına sığınan insanlar en azından barınma ihtiyacını bu şekilde karşılıyorlarmış. Fakat tahliye uçuşu için sıraya girip iki gündür bekleyen ve bizden de yardım isteyen de çok sayıda insan var.

        THY, Pegasus, AnadoluJet, SunExpress ve diğer havayolları, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Malatya havalimanlarından 13 Şubat gecesine kadar devam edecekleri bedava tahliye uçuşları nedeniyle terminallerde yoğunluk nasıl azalır, bilemiyorum. Biran önce havayollarının birbirlerinin uçuşlarını görüp, koordine olarak operasyon yapacakları sisteme geçilmesi lazım.

        Ayrıca yardım uçuşlarını AFAD ve diğer resmî kurumlar, tahliye uçuşlarını ise Ulaştırma Bakanlığı uhdesindeki DHMİ ve SHGM yapıyor. Bunların da tek bir çatı altında koordinasyona ihtiyacı var.

        Büyük deprem ve yetersiz organizasyon!

        Büyük deprem ve yetersiz organizasyon!
        0:00 / 0:00

        Yaşadığımız felaketin yüzyılın en ağır doğal afeti olması organizasyon hatalarını, eksikliğini izah etmeye yetmiyor. Yolların, havalimanlarının, altyapının zarar görmüş olması da gerekçe olamıyor. Çünkü zaten bu tarz riskler için hazırlıklı olmak gerekiyor. Maalesef kritik olan ilk iki gün çok sıkıntılı geçti.

        AFAD’ın organizasyonu, çalışma yapısı merak konusu. Bende acil durumlara müdahale etme kabiliyeti, imkanı ve araçları olan bazı önemli kurumları aradım. Deprem öncesi onları bir organizasyon planına dahil eden olmadığı gibi deprem yaşandıktan sonra da arayan, soran bile olmamış. Onlarda kendi imkanları çerçevesinde ve kendi kararlarıyla depremden iki gün sonra harekete geçmişler. Halbuki AFAD veya hangi kurum acil durumda devrede olacaksa kimde ne olduğunu, kabiliyetlerini bilip, olay yaşandığı an harekete geçirmesi gerekirdi. Bunun olmadığını çok net yaşadık.

        AFAD gibi acil durumlarda devrede olacak kurumların bir bakanlığın çatısı altında değil, bakanlıkların üstünde örgütlenip, ülkenin tüm imkanlarını seferber edecek yetkinlikte olması icap ediyor. Bizdeki en önemli sorunlardan birisi organizasyon, diğeri ise kurumların yapısının, isminin, tabelasının sık sık değiştirilmiş olması.

        Türkiye’nin acil durumlara müdahale edecek kurumlarında ve organizasyon yapısında sorunlar olduğunu geçen yıl orman yangınları sebebiyle de gündeme getirmiştim. İlgilenen olmadı. Orman yangınları şehirlere, fabrikalara uzandığı zaman müdahalelerde tuhaflıkların ortaya çıktığını kısa süre önce yaşamıştık. Benzer şekilde limanda çıkan yangına geç müdahale edilmesinin sebebi de koordinasyon ve organizasyon. Karışıklık söz konusu. Ülkemizin acil durumlarda hava, kara ve deniz araçlarını sevk ve idare edebilecek, donanımıyla devrede olacak, daha etkin ve yetkin kuruma ihtiyacı var.

        Mesela Türkiye’nin TSK’da, Emniyet Genel Müdürlüğü, diğer kamu kurumlar ve özel şirketlerde 400’e yakın helikopteri var, ama depremde ulaşılamayan yerlere ilk gün kaç tanesi gitti bilinmiyor. Bu helikopterleri kimin yönlendirme yetkisi var, o da bilinmiyor. EMASYA’nın kaldırılmasından sonra bir organizasyon karışıklığı olduğunu limandaki yangına uzun süre sonra havadan müdahale edilip söndürülmesinden anlıyoruz. Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçakları ve tecrübesi var. Ama acil durumda AFAD tarafından sahada organizasyonun bir parçası yapılmadığını görüyoruz. THK, TSK ve diğer bir çok kamu kuruluşu kendi inisiyatifiyle deprem bölgesinin yardımına koştu.

        Türkiye’nin acil durumlar karşısında ne yapacağına dair sorunları var. Bölük pörçük hareket ediliyor. AFAD ve Kızılay, bu yapılarıyla b işin altından kalkamıyor. En azından AFAD’ın yetkin, donanımlı ve liyakatli kişilerle yeniden ele alınarak direkt Cumhurbaşkanlığına bağlı hale getirilmesi gerekir. Bir de bu iki kuruma güvenin artırılması lazım.

        İmar ve vergi barışlarıyla kanunların sürekli geçersiz hale getirildiği, kalitesiz bina üretiminin desteklendiği, dürüst vatandaşın sürekli cezalandırıldığı ülkede yaşadığımızdan depremlerin yıkıcı etkisi de fazla oluyor. İstanbul’da Başakşehir diye bir ilçemiz var. Bilinen bir caddesi, bir şehirleşme planı bile yok. Aynı Başakşehir Belediyesi, Turgut Özal’ın ödüllü Bahçeşehir’ini de vizyonsuzluğuyla bozdu. Bir disiplin olmadan yüksek yüksek binaları yan yana dizdi. Son 10 yılda öyle karıştırdı ki, Özal mezarından kalksa tanıyamaz. Deprem bölgesindeki en önemli şehrimizin sadece bir bölümündeki gelişme bu şekilde. Son yıllarda İstanbul'un nüfusu da azaltılacağına iki katına çıkarıldı. Beklenen depremde nasıl bir tablo ortaya çıkacağını tahayyül bile etmek istemiyorum.

        Hatay Havalimanı tartışması!

        Hatay Havalimanı tartışması!
        0:00 / 0:00

        Hatay Havalimanı pisti depremden ciddi zarar gördü. İlk günden Hatay’a yardım götürülmesi için de acilen hizmete sokulması gerekiyordu. Görev paylaşımıyla Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ), TAV, İstanbul Havalimanı (İGA) ve Ankara Büyükşehir Belediyesi hızla onarım çalışmalarına başladı. Ancak siyasiler anlamsız bir şekilde devreye girince ortalık hareketlendi, yapılan iş, tartışmaların gölgesinde kaldı.

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun anlam veremediğim, “Kapanan Hatay Havalimanı’nı onarıyoruz. Gelsinler tutuklasınlar.” açıklamasına Ulaştırma Bakanlığı da karşı cevap verince tartışma başladı. AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım da havalimanını ziyaret ederek pazar günü uçuşa hazır hale getirileceğini belirterek, “Ben burada CHP veya CHP’ye ait bir belediyenin ekiplerini, araçlarını, çalışanlarını görmedim.” açıklamasını yaptı. Hâlbuki havalimanında yukarıda saydığım her kurum görev alıyor. Bu iş neden bu kadar gerildi anlam vermek zor.

        Mansur Yavaş sosyal medya hesabından fotoğraflar eşliğinde şu mesajı paylaşmıştı. “Hatay Havalimanı’nın en kısa sürede yeniden uçuşlara açılması için çalışmalara başladık. Mesai arkadaşlarımız alandaki hafriyat atıklarını temizliyor.”

        Önemli olan şu sıkıntılı ortamda Hatay Havalimanı’nın bir an önce hizmete açılmasıdır. Sonra havalimanının yerini, nasıl yapıldığını, pistin neden zarar gördüğünü ve kimlerin onarımına destek verdiğini konuşuruz. Tabii asıl mesele böyle büyük felaketlerde, bu hadisede olduğu gibi organizasyon ve koordinasyon problemini çözmektir. Bir pistin onarımı bu kadar tartışılıyorsa ciddi anlamda organizasyon sorunu yaşıyoruz demektir.

        Diğer Yazılar