Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Cumartesi günü Urla’dan İzmir’e dönerken otoyolda karşımıza bir civciv çıktı. Minik mi minik sarı bir civciv yüzünden aracımızı yan tarafa çekerek bu civcivin yolda ne aradığını ve nereden geldiğini anlamaya çalıştık.

        Yanımdaki arkadaş bariyerden ormanlık alana atladı ve kısa bir süre sonra acı gerçeği anladık. Kutularca minik civciv otoyolun kenarında ölüme terk edilmişti. İlk başta acaba onları taşıyan bir araçtan savruldular mı diye düşündük ama Karayolları Genel Müdürlüğünden yanımıza gelen bir görevliyle de durumu değerlendirdikten sonra bulundukları bölgeye kasten bırakıldıklarına karar verdik. Kaç civciv vardı bilmiyorum ama en az yarısı ölmüştü. Bir iki tane civcivden değil 10’a yakın kutu içerisinde bulunan sayıları yüzün üzerinde minik canlardan bahsediyoruz.

        Cumartesi günü böyle bir olay yaşadıktan sonra tavukçuluk sektörünü ve hayvan haklarını iyice düşünmeye başladım. Hayatını kadın hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliğine adamış biri olarak herhangi bir varlığın diğerinden üstün olmadığını savunan birisiyim. Bu yüzden hayvan hakları aslında toplumsal cinsiyet çalışanları da ilgilendiren bir konudur. Mesela farkında mısınız, kadın hakları savunucularının eleştirdiği erkeklerin kadın bedeni üzerinde sahip oldukları eşit olmayan söz haklarıyla (bkz. kürtaj yasaları, kadın sünneti, zorla kısırlaştırılma veya kadınları estetik ameliyatlara iten eril bakış açısı) hayvanlara eziyet eden yaklaşım arasında aslında hiçbir fark yoktur. Günümüzde özellikle çiftlik hayvanları insanların zevkleri veya çıkarları için üretilmekteler.

        Tüketim veya etik olmayan bilimsel araştırmalarda kullanılmak üzere hayvanların hakları sürekli olarak yok sayılmakta. Hayvanların hissettikleri acılar ve duygular sanki yokmuş gibi davranılmakta ve insanların zevki ve tüketimi için bu zavallı varlıklar sürekli şiddete maruz kalmakta. İşin korkunç tarafı bu sistematik şiddeti sorgulamıyor olmamız.

        YAVRU HOROZLAR

        Tüketim amaçlı yetiştirilen hayvanlarda da dişiler üreme amaçlı kapasitelerinin üzerinde nefes bile alamayacakları alanlarda sürekli zorla döllenirlerken, Cumartesi günü karşılaştığımız ve erkek olduğunu düşündüğümüz civcivler gibi, ne etinden ne de yumurtasından yararlanılabilen yavru horozlar ise düşünmeden imha edilmekte. Hayvan üretimi ve yetiştiriciliği beraberinde cinsiyetçiliği de getirmekte. 2013 yılında Deutsche Welle’nin yayınladığı bir araştırmada dünyada her yıl yumurtadan çıkar çıkmaz 2,5 milyar yavru horozun imha edildiği tespit edilmiş. Her yıl hiçe sayılan 2,5 milyar can...

        Otoyolun kenarında ölüme terk edilen civcivler üretici firmanın kutuları içinde oldukları için bunu yapan şirketin belli olduğunu düşünüyorum.

        Şirketin ana sayfasına girdiğimde “kalite” ve “taviz vermeyen ilkeler “den bahsedilmekte. Açıkçası kutularca civcivi yol kenarına terk eden bir anlayışın neye göre kaliteli ve taviz vermeyen ilkelere sahip olduğunu merak etmekteyim. Artık kalite anlayışımızı yediğimiz etin kalitesine göre değil, o çiftliklerde yaşayan canlıların yaşam koşullarına göre belirlememizin vakti geldi.

        Diğer Yazılar