Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen haftalarda memleketin müzmin bekarları sonunda evlenmeye başladı. Hafta sonu da canlı yayında yıllarca fotoğrafları paylaşılacak muhteşem bir kraliyet düğünüyle Prens Harry ve eşi Meghan Markle sonsuza dek birbirlerine “evet” dedi.

        Böylece hem yurt içinde hem de yurt dışında hayırlısıyla düğün mevsimini açtık.

        Yerli malımız, terliğim ayağıma gelecek diyen ağır ağabeyimizin düğün detayları bir yana, bugün biraz kraliyet ailesinin ekran başında hepimizi etkileyen düğününden bahsetmek istiyorum.

        Markle ve Harry’in düğünü içimdeki küçük kıza hitap etti. Bir tarafta gerçek bir prens, diğer tarafta dezavantajlı bir etnik gruba üye olan ve doğuştan asil olmayan bir kadın.

        Üstelik gelinimiz daha önce evlenmiş boşanmış ve damattan üç yaş büyük. Bizim memlekette hala hatırı sayılacak sayıda kadının kırmızı kuşaklarla evlendiklerini düşünecek olursak kadınlara bakış açısının ne kadar farklı olduğunu anlayabiliriz.

        Bizde kadına bekaret, yaş ve ait olduğu sosyal, etnik ve dini gruba göre değer biçen anlayıştan çok daha uzak bir düğün izlemek, gerçek bir prensin eşine dönüp “çok güzelsin, ben çok şanslıyım” demesi benim gibi bir evlilik karamsarını bile duygulandırdı.

        Eşine kimliğiyle ilgili taviz verdirmeyen, onu, geçmişini ve ailesini olduğu gibi kabul eden ve onun varlığı karşısında kendini şanslı gören bir erkek – aslında güzel bir evliliğin temelinde de böyle bir anlayış olmamalı mıdır?

        Bunun yerine bizim memlekette öyle bir bakış açısı hakim ki pek çok kadın geçmişini gizlemek zorunda kalmakta, bazen de nereden geldiğinin üzerini örterek birden bire ait olmadığı bir sosyal grubun bekçiliğine soyunmakta.

        Düğünle ilgili Türkiye’den atılan tweetlere göz attığımda, dünya düğün karşısında erirken bizimkiler ne gelinliği, ne de gelini tam beğenmiş. Gelinliği ev perdesine benzetenden saçının şeklini eleştirene kadar, bunca parayı bu gelinliğe mi harcamış diye toplu bir eleştiri vardı. Bizler neden başkalarının mutluluğu karşısında sevinip, insanların tercihlerine saygı duyamıyoruz diye içimden geçirdim. Sonra bir düşündüm, medyadan siyasete, toplumun her katmanında bizler sürekli birilerini eleştiriyoruz. Siyasetçiler birbirine bağırıyor, televizyonda herkes birbirine “ayar” veriyor, toplumda bağırarak iletişim kuruyoruz.

        YENİ BİR DÜNYA

        Meghan ve Harry’nin düğününde konuşan Amerikalı siyahi piskopos Michael Bruce Curry, Martin Luther King’e atıfta bulunarak “aşkın kurtarıcı gücünü keşfetmeliyiz, bunu eğer yapabilirsek bu eski dünyadan yeni bir dünya yaratabiliriz” diye başladığı konuşmasında sadece aşkın değil romantik olmayan tüm sevgi türlerinin bizleri nasıl kurtarabileceğini anlattı. Ben de sizlere sormak istiyorum, bu kadar eleştiri içinde yaşarken kendimizi, eşimizi, birbirimizi, komşumuzu ve bizimle bu ülkeyi paylaşan hayat tarzı bizlerden farklı olan diğer yurttaşlarımızı seviyor muyuz?

        Bu düğün mevsimi bize de biraz aşk, biraz sevgi uğrasa hiç fena olmaz...

        Diğer Yazılar