Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Frankenstein 1910 Yönetmen: J. Searle Dawley Edison şirketinin filmi, sinema tarihinin bilinen ilk Frankenstein uyarlaması. Frankenstein, mükemmel insanı yaratmak isteyen genç ve hırslı bir üniversite öğrencisi. “Cadı kazanını” andıran fıçıya sıvılar dolduruyor ve içinden canavar çıkıyor. Sabit kamera ve genel planlarla, yani dönemin tiyatrovari sinema diliyle çekilmiş filmde canavar günümüzdeki imajından çok farklı. 16 dakikalık filmde özellikle ayna sahnesi ilginç. Dönemin özel efektleri ise görülmeye değer.

        Frankenstein 1931 Yönetmen: James Whale İşte popüler kültürdeki “Frankenstein’in canavarı” imgesini borçlu olduğumuz film! Canavarın imajını, Boris Karloff’un fiziği ve Jack P. Pierce’in makyajı belirliyor. Peggy Webling’in tiyatro oyununu temel alan uyarlamada canavarın beyni bir caniden alınsa da kötülüğü temsil ettiği söylenemez. İnsanların, özellikle de doktorun yardımcısı Fritz’in kötü davranışları nedeniyle canavarlaşıyor. Öykü, Doktor Frankenstein’ın trajedisine odaklanıyor.

        Frankenstein’ın Gelini 1935 (Bride of Frankenstein) Yönetmen: James Whale. 1931 yapımı “Frankenstein”in devamı. Alman dışavurumcu filmlerini andıran gotik atmosferi ve siyah beyaz görüntüleriyle dikkat çekiyor. Mary Shelley’e de selam gönderen filmde canavar ilk başta insanlara karşı acımasız. Olaylar geliştikçe onun da sevgiye ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor. Kör kemancının sevgisi ve müzik her şeyi değiştiriyor. Ancak Dr. Frankenstein’dan çok daha hırslı olan Dr. Pretorius trajediyi hazırlıyor.

        Abbott and Costello Meet Frankenstein 1948 Yönetmen: Charles Barton Avrupa’dan kargoyla gönderilen sandıklardan gerçek Dracula (Bela Lugosi) ve Frankenstein çıkar. Sandıkları boş gören korku evi sahibi sigortacıları devreye sokar. Kurtadam da Dracula’yı engellemek için Londra’dan gelir. Kargo şirketinde çalışan Abbott ve Costello, bütün bu kaosun ortasında oradan oraya koşturur dururlar. Costello’nun Dracula, canavar ve kurtadam arasında kaldığı final çok eğlenceli

        Frankenstein’in Laneti 1957 (The Curse of Frankenstein) Yönetmen: Terence Fisher İngiliz yönetmen Fisher, 1930’lardaki uyarlamaları bir yana bırakıp çok farklı bir yaklaşım getiriyor. Daha sonra Dracula rolüyle tanınacak Christopher Lee’nin canavarı da Boris Karloff’unkinden hayli farklı. Film, Frankenstein ile hocası arasındaki ahlaki çatışmaya yoğunlaşıyor. Asıl mesele, doktorun hırsı, kibri ve insan yaratma tutkusu. Canavar, yanmış gibi duran yüzüyle önceki versiyonlara göre daha korkunç.

        Frankenstein’ın İntikamı 1958 (The Revenge of Frankenstein) Yönetmen: Terence Fisher “The Curse of Frankenstein”ın bittiği yerden başlıyor film. Dr. Frankenstein’in giyotinden kurtulup Almanya’da kendine yeni bir düzen kurması inandırıcı olmasa da, en ilginç Frankenstein öykülerinden biri olduğu kesin. Peter Cushing’in canlandırdığı karizmatik bilim adamı, bu kez düzgün bir fiziğe kavuşmak isteyen yardımcısını kullanıyor denek olarak . Ameliyat iyi gitse de sonuçlar yine trajik oluyor.

        Genç Frankenstein 1974 (Young Frankenstein) Yönetmen: Mel Brooks Dedesinin canavar öykülerine inanmayan torun Frankenstein, bulduğu kitapla aile geleneğine dönmeye karar verir. Brooks, James Whale’in 30’lu yıllardaki filmlerinden esinlenerek siyah beyaz gotik bir atmosfer kuruyor ve eski usul efektlerle nostalji hissini güçlendiriyor. Amacı sadece matrak geçmek değil. orijinal öyküye duygusal ve saygılı bir yaklaşım getirmek. “Frankenstein nasıl telaffuz edilmeli” tartışmasına yapılan katkıyı da unutmayalım.

        The Rocky Horror Picture Show 1975 Yönetmen: Jim Sharman 1975’te gösterildiğinde kimsenin ilgisini çekmedi. 1980’lerde ise insanların hafta sonları toplanıp izlediği bir kült filmdi. Richard O’Brien’in müzikalinden sinemaya uyarlanan film, işin içine transseksüelliği ve cinselliği dahil eden en çılgın Frankenstein uyarlaması. Her şey nişanlı bir çiftin yağmurlu gecede Dr. Frank-N-Furter’ın evine sığınmasıyla başlıyor. Hayranlarının satır satır ezberlediği müzikalin “yaman bir sürprizi” olduğunu da belirtelim.

        Frankenweeenie 1984 Yönetmen: Tim Burton Köpeği Sparky’yi elektrik marifetiyle mezardan çıkarıp hayata döndüren çocuğun öyküsü, hoş bir Frankenstein uyarlaması. Burton meseleye her zamanki gibi “öteki” ve “canavar” haline getirilenin cephesinden bakıyor, önyargı ile hoşgörüsüzlüğü mahkûm ediyor. Amerikan banliyösünü gotik bir atmosfere dönüştüren resimli roman tadındaki kadrajlar da harika. 2012’de uzun versiyonunu çekti ama 30 dakikalık bu filmin tadını yakalayamadı

        Van Helsing 2004 Yönetmen: Stephen Sommers. Çağdaş aksiyon sinemasıyla Frankenstein’ın arası hiçbir zaman çok iyi olmadı. Uyarlamaların çoğu geçmişteki filmleri arattı. 1930’lu yıllardaki filmlere saygıda kusur etmeyen “Van Helsing” ise en azından orijinal bir çaba olarak dikkat çekici bir yapım. Üstelik eğlenceli ve sürükleyici. Vatikan tarafından görevlendirilen avcı Van Helsing daha çok Drakula ve gelinlerine karşı savaşsa da Dr. Frankenstein ve canavarı hikâyede kilit bir rol oynuyor.

        Diğer Yazılar