Spor bu kadar siyasete bulaşırsa
Bizi bilen bilir... Gerek devlet görevimizi yaparken, gerekse de gazetecilik hayatımızda, spora siyasetin müdahalesine hep karşı çıktık... Bizim alanımıza giren yetkimizdeki her konuyu, politik mülahazalardan uzak tuttuk... Tabii bugün siyasileri, devlet büyüklerini, özellikle de spora büyük hizmetler vermiş Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı bu işe çekmek, kendi işlerini ona yaptırmak, menfaat sağlamak ve beceriksizliklerinin ortağı yapmak isteyen bir güruhun türediğini de kabul ediyoruz... Ancak, mesela Yıldırım Demirören’in, kulüplerin desteğiyle gelmesine rağmen TFF’ye başkan olması, görevini devam ettirmesi konusunda da Sayın Cumhurbaşkanımız’a gizliden gizliye kırgınlığı olanların sayısı hayli fazla... Demirören, içeride adaleti sağlayamadı, dışarıda da başarı getiremedi. Mesela, 2002’de “dünya üçüncüsü” olan Milli Takım’ımızı, birbirinden zayıf takımların yer aldığı Rusya 2018’e taşıyamadı diye biz de zaman zaman çok eleştirdik... Meğerse haksızlık etmişiz, Almanya’ya bakınca ve Merkel’in kendi partisinden olan Hıristiyan Demokrat Milletvekili Reinhard Grindel’i, federasyon başkanı yapınca, anladık... Demirören, hiç değilse Beşiktaş kulübü başkanıydı...
ALMANLAR, TAM SİYASET YAPIYOR
Neymiş, Almanya’nın 2014 Dünya Şampiyonu olmasında büyük rol oynayan, Şansölye Merkel’in bile “Kahraman Türk” diye övdüğü Mesut Özil, TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Arsenal’de oynayan bir Türk asıllı oyuncu olarak Londra’ya geldiği zaman karşılamış, fotoğraf çektirmiş... Hem de yanında, İngiltere’de oynayan Cenk Tosun ve diğer gurbetçimiz İlkay Gündoğan’la birlikte.
Yemiyor içmiyorlar, Mesut ve İlkay’a öfke kusuyorlar... Açıklama yapan yapana... Merkel’den, ekmeğimizi yiyen Daum’a, Matthaus’a, Alman medyasına... Taraftarına kadar... Bir tek yürekli bir adam, aslan oğlu aslan, tek başına kahramanca mücadele ediyor... Joachim Löw... Helal olsun Almanlar’ın hocasına, her ikisini de kadro dışı bırakmadı ve Rusya’ya götürdü, üstelik de tahrik edilen seyircinin tepkisine rağmen oynattı...
NEYMİŞ TÜRKİYE’YE OPERASYON
Biz, 2024 Avrupa Şampiyonası finalleri için, Almanya’yla yarışıyoruz... İki defa Dünya Kupası, bir kere de Avrupa Şampiyonası finallerine ev sahipliği yapan Almanya’yla... Gözü doymamışlığın, çakallığın bu kadarına pes... Haydi diyelim rekabettir, anladık... Bari, bizi yıpratmak için kendi oyuncularınızı harcamayın ülkenizi sabote etmeyin, o kadar hizmete karşı nankörlük yapmayın... Organizasyonu almak için her şeyi mubah gören çirkin anlayışın tam saha uygulanması. Üstelik kendi takımlarına zarar verdiklerinin bile farkında değiller... Favoriyken Meksika’ya kaybetmek bile onları akıllandırmadı...
ALMANLAR'IN RUHUNDA VAR
2006 Dünya Kupası’nı almak için, devletçe yüz milyonlarca rüşvet dağıtan, Asya’nın oylarını almak için Kore’ye ihale veren, S.Arabistan’a ambargoyu kaldırtan, Yeni Zelanda delegesini, rakip G.Afrika’ya oy vermesin diye salondan çıkartan ve oylamayı, 13-12 kaybetmesi gerekirken, 12-11 kazanan Almanya, uluslararası mahkemelerde, hala yargılanıyor... Üstelik İmparator’u Beckenbauer’i de kirlettiler ve bu büyük futbolcusu, 6.5 milyon Euro rüşvet dağıtmaktan, görevi kötüye kullanmaktan yargılanıyor. Rüşvetçi Başkan Wolfgang Niersbach, 2006’dan yolsuzlukla suçlandığı için 2016’da istifa etmişti, yerine gelen siyasetçi Federasyon Başkanı Reinhard Grindel, resmen sporu politikaya alet ediyor, ırkçılığın bayraktarlığını yapıyor... Hâlbuki o tahrik etmese tepki olmayacak, herkes tarafından gayet doğal karşılanacaktı... Mesut ve İlkay’ı savunması ve sahiplenmesi gerekirken, en büyük provokasyonu o yapıyor... Sırf bir organizasyon alma uğruna Almanlar, yine skandala imza atıyor ve sporu şaibe altına alıyor, hem de 2006’dan mahkûm olmuşken... Daimler, Adidas, Bayer gibi şirketleri de suçlanırken.