Batı ambargonun nasıl delineceğini de öğretti…
RUSYA ve Ukrayna’da yatırımları olan işadamı, “Batı'nın sürekli gelen ambargoları bize nasıl delineceği de öğretti” diye söze girdi.
Batı'nın Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya getirdiği yeni yaptırımların bir etkisinin olmayacağının da altını çizdi.
Turizm ve ihracatta bazı sorunların yaşanabileceğini ancak bunun da aşma yollarının olduğunu belirtip Osetya ve Kırım işgalleri sonrası yaşanan gelişmeleri anımsattı.
Batılı ülkelerin o dönemde de ciddi yaptırımlar getirdiğini ancak Rusya Devlet Başkanı Putin’in geleceği öngörüp bu adımları atmadan önce uygulamaya koyduğu sistemler ile sorunu aştığına vurgu yaptı.
Rusya’da inşaat ve turizm yatırımları bulunan işadamı, bunun gerisinde de Türk bankalarının Rusya’da da şubelerinin çok sayıda olduğunu anımsattı.
Rusya içinden internet bankacılığı aracılığıyla bu şubelere Ruble aktarımını kolaylıkla yaptıklarını söyledi.
PARA TRANSFERİNİN YOLU
Sürecin nasıl çalıştığını da Türkiye’den yeni getirip muhatabına teslim ettiği mermer satışı üzerinden aktardı.
Muhatabı ile pazarlığını uluslararası piyasalarda o günkü Dolar ve Euro kuru üzerinden yapmış.
Çıkan miktarı yine o günkü Ruble kuru üzerinden çevirmiş.
Hesabına Ruble yatmış; aynı anda bu parayı Ruble olarak Türkiye’ye sevk etmiş.
Ruble cinsinden para Türkiye’ye geldiğinde bu kez Türk lirasına dönüştürmüş; mermer madencilerine paralarını da TL üzerinden ödemiş.
Paranın dönüştürülmesi sırasında kur farkları nedeniyle kayıplarının olup olmadığını sorduğumda, “Bu kadarına alıcı da satıcı olarak biz de katlanıyoruz artık…” dedi.
İlginç bir bilgiyi de aktardı.
Türkiye’den gelen firma yöneticilerinin ceplerinde taşıdıkları Visa ve MasterCard’a bir yenisini eklemiş.
Rusya’nın batıdan gelen yaptırımlara karşılık olarak çıkardığı ve Rusçada dünya anlamına gelen “MIR” adını verdiği kredi kartları da koymaya başlamış.
“İŞİME BAKARIM…” YAKLAŞIMI
Anlattıkları aslında Türk sanayicisi, dolayısıyla da vatandaşının Rusya’nın işgaline yaklaşımının yansıması…
“Ben işime bakarım…” diyor…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Ne Ukrayna ne Rusya’dan vazgeçeriz” sözünde özetlenen tutumu sergiliyor.
Avrupa Konseyi’nde dört gün önce yapılan ve üzerinde tartışma yaratan oylama da bunun bir başka yansıması.
Rusya’nın üyeliğinin askıya alınmasına yönelik teklife Avrupa Konseyi’nin 47 üyesinden 42’si olumlu oy kullanırken, Rusya, Ermenistan ret oy vermiş, Azerbaycan ve Sırbistan ise oylamaya katılmamıştı.
Türkiye ise katılıp çekimser oy kullanmıştı…
Bu da tartışmalara neden olmuştu…
Benzer durum bütün Avrupa Rus uçaklarına hava sahasını kapatırken de yaşandı; Türkiye böyle bir adım atma yoluna gitmeyi tercih etmedi.
NE KADAR SÜRDÜRÜLEBİLİR?
Asıl soru da bu noktada başlıyor; Türkiye her iki tarafa da eşit mesafeli diplomasisini ne kadar sürdürebilir?
Çünkü kriz iki süper güç arasında karşılıklı restleşme adımları ile sürekli tırmanıyor.
Biri bir adım atıyor, diğeri ona karşı daha ağır bir yaptırım getiriyor.
Diğeri bu yaptırıma karşı resti çekip daha ileri bir adım atıyor.
Mesele Donbas bölgesi ile sınırlı kalacağı sanılırken, bir anda Odesa’dan Harkiv’e, Melitopol’dan Kiev’e kadar geniş bir coğrafyaya yayılmasının gerisinde de bu yatıyor.
Dolayısıyla meselenin bugünden yarına, Ukrayna ve Rus heyetlerinin karşılıklı görüşmesi ile çözüleceği sanılmasın.
Hatta meselenin sadece Ukrayna ile sınırlı kalacağına da inanılmasın.
Suriye sahasından Libya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada Rusya’nın etkili olduğunu görmemiz gerekiyor.
Dolayısıyla Türkiye’nin atacağı adımın sadece turizm ve doğalgazda değil, İdlib ve Libya’da da karşısına çıkacağını görmemiz gerekiyor.
Özellikle İdlib’in getireceği yükün turizmden de ticaretten de ağır olduğu gerçeği de ortada duruyor.
Karadeniz ile Akdeniz arasında dengenin sağlanmaması halinde nelere mal olacağı da ortada.
O nedenle Türkiye’nin kahramanlık yapılması için sosyal medya kalemşörlüğü ile aklınca gaz verenlerin yaşanacaklardan kendilerinin de etkileneceğini idrak etmeleri gerekiyor.