Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “YARIN yapılacak Millet İttifakı Liderler Zirvesi’nden bir aday isminin açıklanacağını sanmıyorum…”

        Sözün sahibi en yetkin isim, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu…

        TBMM’de dün makamında üç gazeteci olarak sohbet ederken, Perşembe günü aday isminin gündeme gelip gelmeyeceğini konuştuk.

        Son dönem siyasi kulislerde aday adının bu toplantıda karara bağlanacağına ilişkin açıklamalara dikkat çekip, yarınki toplantıda aday adının açıklanıp açıklanmayacağını sorduk.

        “Sanmıyorum ki açıklansın…” diye söze girdi.

        Yine de bir marj bırakıp, “Tabii ki orada 6 liderin birlikte alacağı karara bağlı” diye de sözünü tamamladı…

        Nedenini sorduğumuzda ise geçmişten örnek gösterip ekledi:

        “Nasıl ki Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem metnini liderler olarak belirledik ama açıklaması için bir tarih verdik. Anayasa metni ile ilgili olarak da benzer bir yol izledik. Burada da benzer bir durum olur. Adayı belirleriz ve açıklamak için de ileri bir tarih belirleriz...”

        YÖNTEMİ KONUŞURUZ

        Bu aşamada İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu’nun basın toplantısında “2 Mart'ta Millet İttifakı 13'üncü cumhurbaşkanını belirleyecek” sözünü anımsattığımızda, “Evet yolda gelirken okudum… Bu toplantıda aday belirleme yöntemi konuşuruz…” demekle yetindi.

        REKLAM

        Bu kararlarının gerisinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Mart’ta seçim kararını açıklama beklentisinin yatıp yatmadığını sorduğumuzda ise yanıtı şöyle oldu:

        “Burada bizim adayı açıklamamız konusunda Erdoğan’ın seçim yenileme açıklamasının bir önemi yok... YSK’nın bu konudaki kararı önemli…”

        YSK’NIN GÜVENİLİRLİĞİ

        Bunun üzerine, YSK’nın seçimi yapmama gibi bir yetkisinin olup olmadığını sorduğumuzda da yanıtı şöyle oldu:

        “Öyle bir şansı yok. YSK güven veren bir kurum değil ki! Zaten YSK Başkanı gelir gelmez yaptığı açıklamalar var. Yaptığı açıklamalar güvensizliğimizi pekiştirdi…”

        Bu aşamada YSK’nın geçmişte yine deprem nedeniyle seçim ertelemesi taleplerini geri çevirdiğini anımsattı…

        Malatya’nın bir köyünde YSK’ya deprem nedeniyle gelen seçim erteleme talebini reddettiğini belirtti.

        Başka örnekler olduğunun da altını çizdi...

        MAYIS’A KADAR VAKİT VAR

        Bu aşamada İYİ Parti’nin depremzedelerin göç ettiği kentlerde, kendi illeri için oy kullanmasına dönük yasal düzenleme yapılmasına ilişkin girişimini anımsattık.

        Üzerinde çok durmadı, karşı da çıkmadı ancak olabilirliğini olanak dahilinde görmediğini de şu sözlerle hissettirdi:

        “İlettiler. Arkadaşlar bakıyor ama Mayıs’a kadar da vakit var. YSK’nın seçmen kütüklerini ve sandıklarını bu tarihe kadar düzenlemek için vakti var…”

        YSK’nın bütün bunlara karşın, “Ben seçim yapamıyorum” deme hakkının olmadığını “bunun kabul edilemez” bulunduğunu da kayda geçirdi.

        SAKİN GÜÇ…

        Diğer konulara girmekten de uzak durmayı tercih etti…

        REKLAM

        Konuşmalarımızdan çıkardığım sonuç şu ki Kılıçdaroğlu, bugüne kadar sergilediği siyasi nezaketinden geri durmama konusunda kararlı.

        Fazlasıyla sakin ve tartışma yaratmadan sorunları sesini yükseltmeden ve kriz içinde kriz yaratmadan çözme özeliğinden bir adım geri atmamama konusundaki tutumunu devam ettiriyor.

        Bu tutumu ile ilgili olarak bir röportajında eşi Selvi Kılıçdaroğlu, şunları söylemişti:

        Kemal hiçbir zaman sesini yükselterek konuşmaz, bağırıp çağırmaz. Ağız tadıyla kavga bile edemezsiniz. Bu kadar sakin olması, bazen beni gerçekten çileden çıkarıyor...”

        Buna kendisi ile ilgili hiçbir talepte bulunmama özelliğini de eklemek gerekiyor…

        Afet sandığı, hem fiziken hem de hukuken imkansız  

        Afet sandığı, hem fiziken hem de hukuken imkansız  
        0:00 / 0:00

        ORTAYA çıkan fiili durum kabul edilmeli ki sadece deprem bölgesindeki seçmen için değil, depremzedelerin gittiği illerin milletvekilleri açısından da sıkıntı yaratıyor.

        Özellikle de örneğin iki milletvekili çıkaran az nüfuslu illere giden seçmenin, kanun gereği burada kütüğe kaydolup oy kullanmaları gerekliliği o illerdeki milletvekillerini kaygılandırıyor.

        Çünkü çok az sayıda oy değişimi bir milletvekilliğinin kaybolması anlamına geliyor.

        Örneğin az nüfusu olan bir ile giden on bin depremzedenin orada oy kullanacak olması ve bu kişilerin siyasi yönlerinin bilinmemesi ister istemez milletvekillerinde öngörülmeyen bir durumun ortaya çıkma endişesine yol açıyor.

        Bununla birlikte daha önce 11 milletvekilinden her birine 70 bin seçmen düşen Hatay’da bugün vekil sayısı aynı kalacağı için 40 bin seçmene bir vekilin düşme ihtimali var.

        Ayrıca bu sayının üç ay sonra yükselme veya düşme gösterip göstermeyeceği konusunda da herhangi bir veri yok.

        Veya diğer kentlere göç eden seçmenin Hatay’a getirilip nasıl oy kullandırılacağı da belirsiz.

        Dolayısıyla hem gittikleri illerin seçim demografisini bozmaları hem de ayrıldıkları illerin milletvekiline düşen oy oranı eşitsizliğine yol açmaları nedeniyle bir süredir arayış söz konusuydu…

        Bunu bir yasal zemine kavuşturmak için de ilk kolları sıvayan İYİ Parti oldu.

        Önce CHP, ardından AK Parti’ye gidip ortak bir yol bulmaları, gerekirse Anayasa’ya geçici bir madde ekleyerek yasal düzenlemelerin sağlanmasının önünü açmaları için nabız yokladı.

        Hemen belirteyim ki yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağını, teklifi getiren de “üzerinde bir çalışalım, bakalım” diyen de biliyor.

        Çünkü bunun böyle olabilmesinin hem fiziki hem de yasal olanağı yok.

        Anayasa değişikliği yapılmış olsa da imkansız…

        Var sayılım ki Anayasa’ya geçici bir madde eklendi ve seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin bir yıl içinde uygulanmayacağına yönelik engel kaldırıldı.

        Seçim yasalarında da düzenleme yapıldı.

        Her bir il için de depremzedelerin gittikleri illerde afet sandığı kurulması için kollar sıvandı diyelim…

        Peki, bu sandıklar öneride olduğu gibi sadece büyük kentlerde kurulursa, Ankara’ya en yakın il olduğu için belirtiyorum Kırıkkale’de olan 10 bin depremzede ne yapacak?

        Benzer şekilde Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Aksaray gibi büyükşehir olmayan illere giden diğer seçmenlerin neden oy kullanamadıkları sorusuna ne yanıt verilecek?

        “Biz sizi seçmenden saymıyoruz” mu denilecek?

        Bu daha ilk adımı…

        Büyükşehirlerde kurulan sandıklar açısından da sorun büyük.

        Depremzede gönderen 11 il için biri Cumhurbaşkanı, diğeri Milletvekili için her bir sandık çevresine 22 sandık kurulma zorunluluğu bir yana, il ve ilçe seçim kurullarının yetki sorunu nasıl aşılacak?

        Örneğin seçim kurulu yetkisi kimde olacak, bir başkan 6 asil ve 6 yedek üyeden oluşması gereken sandık kurulları 11 il için ayrı ayrı mı oluşacak?

        Yoksa örneğin İstanbul’un Taksim bölgesinde oy kullanan depremzede seçmen için Beyoğlu Seçim Kurulu yetkili mi kılınacak?

        Daha önemlisi oy birleştirme tutanaklarını kim nerede nasıl çözecek.

        Daha yasalarda yapılması gereken değişikliklerin sadece bir kanun ile kalmayıp, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Kanunu’nda da değişiklik gerektirdiğine kadar yığınla düzenlenmesi gereken madde var.

        Yeni sisteme geçerken, 60 gün olması gereken seçim sürecini eskiyi düzeltmediği için en önemli yerde, Milletvekili Seçimi Kanunu’nda 90 gün olarak unutan hukuk teknokratlarının olduğu da unutulmasın…

        Şurası açık ki bu kadar kısa sürede ne TBMM bu düzenlemeleri yapabilir ne de YSK seçimi yetiştirir.

        Anayasa değişikliği konusunun başka ek maddeleri de beraberinde getirme olasılığının yarattığı endişe ise cabası…

        Bayburt ,Tunceli'nin vekil sayısı bire düşecek…

        Bayburt ,Tunceli'nin vekil sayısı bire düşecek…
        0:00 / 0:00

        DEPREM bölgelerinde az sayıda seçmen ile çok sayıda milletvekili çıkarma tartışması yapılırken, YSK bugün önemli bir karara da imza koyacak.

        YSK’nın aslında dün yapılması gerekirken bugüne ertelenen toplantısında 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla Kanun gereği belirlenen, illerin milletvekili sayısı karar altına alınıp kesinleşecek.

        Milletvekili sayısı da Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 4-5’inci maddelerindeki usule göre belirleniyor.

        Buna göre 81 ile önce birer milletvekili dağıtılıyor, geriye kalan ise son genel nüfus sayımı ile belli olan Türkiye nüfusu geriye kalan milletvekili sayısına bölünerek bir sayı elde ediliyor.

        İl nüfusunun çıkan bu anahtar sayıya bölümü ile her ilin ayrıca çıkaracağı milletvekili sayısı tespit ediliyor.

        KOCAELİ VE SAKARYA ARTACAK

        YSK uzmanlarının bugünkü Kurul toplantısı için hazırladığı illerin milletvekili sayılarında ilginç bir tablo karşımıza çıkacak.

        Yerel genel seçimde, hemşerilerinin kütüklerini aldırması dolayısıyla nüfusu artan ve milletvekili sayısı ikiye çıkan Bayburt, son nüfus sayımına göre yine bir milletvekiline düştü.

        Bayburt ile birlikte Tunceli de bir milletvekiline düşen iller arasında yer aldı.

        Bu iki ilden düşen milletvekilleri ise nüfusları son sayımda artan Sakarya ve Kocaeli’ne eklenecek.

        Kocaeli’nin milletvekili sayısı 14, Sakarya’nın da 8 olacak…

        Bu durum deprem dolayısıyla göç veren iller açısından da önemli bir veri oluşturuyor.

        Özellikle afet sandığı kurulmasına karşı çıkanlar bu illeri örnek göstererek, “Bayburtlu, Tuncelili veya 790 bin Sivaslı ile yarım milyonu aşan Yozgat, Kastamonu, Trabzon, Rizeli de İstanbul’a kendileri için sandık kurulmasını istese ne olur?” sorusunu yöneltiyor.

        Haksız da değiller…

        Diğer Yazılar