Kurukafa öyküleri Fatih'ten bugüne, Papa Francis'e kadar uzanan Otranto Kuşatması'nın unutulan yıldönümü
Eylül ayının ortaları, askerî tarihimiz bakımından önemli bir hadisenin 540. yıldönümüdür: 1480 Ağustos’unda Fatih Sultan Mehmed’in emri ile ve fetih maksadıyla İtalya’ya, çizmenin ucundaki Otranto şehrine giden Gedik Ahmet Paşa’nın askerlerinin 13 ay sonra, 1481 Eylül’ünde İtalya’yı terketmek zorunda kalmalarının yıldönümü...
“540 sene önce yaşanmış ve tarihte pek de iz bırakmamış bir olayın yıldönümünü hatırlatmakta ne gerek var?” diye düşünebilirsiniz...
Ama iş pek öyle zannedileceği gibi değil! Bundan neredeyse beş buçuk asır önce başlayan hadise etkisini yüzyıllarca devam ettirdi, İtalya’ya Türk denizcilerin çıkarma yapması Hristiyan dünyası için dinî bir mesele hâlini aldı, çıkartma sırasında ölen İtalyanlar geçen asırlar içerisinde kutsandılar, zamanla azizlik basamaklarında yükseldiler, derken kilise bu macerayı 2013’te noktaladı ve Otranto’da Türk harekâtı sırasında canlarından olan Hristiyanlar’ı “aziz” mertebesine yükseltti.
Yıldönümü bugünlerde sessiz sadasız geçip gitmekte olan Otranto harekâtı Hristiyan dünyası için işte böyle canlı ve dînî bakımdan da önemli bir meseledir...
Şimdi, 1840 Ağustos’u ile 1481 Eylül’ü aasında Otranto’da nelerin olup bittiğini kısa şekilde ama daha yakından anlatayım...
ÖNCE ROMA, SONRA PARİS...
Fatih Sultan Mehmed’in emri ile Gedik Ahmed Paşa’nın kumandasında yola çıkan gemiler 1480 Temmuz’unun sonunda İtalya’nın güneyindeki Pulya bölgesine, Pulya’nın limanı Otranto’ya vardılar.
Sefer, hükümdarın o zamanlar “Kızıl Elma” diye bilinen Roma’ya hâkim olma plânının ilk aşaması idi. Yıldırım Bayezid’in “Atıma, yemini Roma’daki Sen Piyer Kilisesi’nin mihrabında yedireceğim” dediği söyleniyordu ve Fatih’in de o zamana kadar Roma’da nihayet bulan “Kızıl Elma” hayalinin sınırını Paris’e kadar uzatıp sancağını Notre Dame Katedrali’nin kulelerine dikmekten sözettiği duyulmuştu.
Otranto’ya gemilerden atılan topların mermileri 28 Temmuz’da düşmeye başladı. Şehir tam 14 gün direnmeye çalıştı; Türk denizcileri 11 Ağustos’ya şehre girdiler ve Gedik Ahmed Paşa, cuma namazını maiyetiyle beraber Otranto’nun büyük kilisesinde kıldı...
Şehrin ele geçirilmesi sadece İtalya’da değil bütün Avrupa’da panik yarattı, Türk korkusundan ardarda göçler yaşandı, Papa bile bir aralık Roma’yı terkedip Fransa’ya gitmeye kalktı ve Roma’da kalmayı ancak askerlerin verdiği garantilerden sonra kabul edebildi. Ama gönüllü koruyucularının “Bu iş bedava olmaz, bedeli vardır” demelerine de karşı koyamadı ve Vatikan’da ne kadar gümüş eşya varsa, hepsini elden çıkarttı.
Bu sırada Otranto’da, yoğun bir sevk faaliyeti başlamıştı. Türk çıkartmasına silâhla karşı koyup da esir edilenler gemilerle İstanbul’a gönderiliyor, birlikler de yarımadanın içlerine doğru ilerlemek için hazırlıklarını bitirmeye çalışıyorlardı.
İşte, o günlerde İstanbul’dan gelen bir gemi, ordugâha kara bir haber ulaştırdı: Ülkenin sultanı Fatih vefat etmişti! Tahta oğullarından Bayezid geçmişti ve Gedik Ahmed Paşa’yı İstanbul’a çağırıyordu...
Paşa emre uyup İstanbul’a döndü ama ertesi senenin 18 Kasım’ında, Sultan Bayezid’in emriyle idam edildi!
MEZARLARDAN KURUKAFA TOPLADILAR
Gedik Ahmed Paşa dönmüş ama Otranto’da 8 bin kadar asker kalmıştı...
Napoli ve Aragon Krallarının orduları bir müddet sonra Otranto’yu kuşattılar; kuşatma altı ay kadar devam etti, yiyecek sıkıntısının dayanılmaz hal alması ve üstüne üstlük bir de su kıtlığının başlaması üzerine Osmanlı birlikleri kuşatmacılarla anlaşmaya varıp şehri 1481 Eylül’ünde boşalttılar.
Gedik Ahmet Paşa, Otranto’da sadece şaşkınlık ve korku değil, Hristiyan dünyasında “Otranto Şehitleri” diye bilinen bir de muamma bıraktı...
Şehri korumaya çalışanların başında esnaftan Antonio Primaldo vardı; Primaldo bir iddiaya göre savaşırken can vermiş, bir başka iddiaya göre de şehri savunan diğer İtalyanlar ile beraber İslamiyet’i kabul etmediği için Gedik Ahmed Paşa tarafından idam ettirilmişti. Kaç kişinin kafalarının kesildiği hakkında kesin bir bilgi yoktu, ortaya 278 ile 1300 arasında değişen sayılar atılmıştı...
Halk, Türk askerlerinin şehri terketmesinin hemen ardından 1480’in 11 Ağustos’unda Gedik Ahmed Paşa’nın birlikleri ile yaşanan muharebede hayatlarını kaybedenlerin ve idam edilenlerin mezarlarını açtı, 278 adet kurukafa ile binlerce kemik toplandı ve bunlar şehrin merkezindeki katedrale yığılıp orada muhafaza altına alndı.
“Otranto Şehidleri”ne ait kemikler hâlâ aynı yerde, büyük camekânların ardında teşhir ediliyorlar...
BU İŞ ŞİMDİKİ PAPA’YA KADAR UZANDI!
Vatikan, “Otranto Şehidleri”ni aradan yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen unutmadı ve ölenleri “aziz” ilân etme çabası tâââ 16. asırda başladı. Ölmüş bir kişiyi “aziz” statüsüne yükseltmenin ilk şartı o kişinin mucize göstermiş olması idi. Kilise, bunun için asırlar boyunca Antonio Primaldo ve arkadaşlarının mucizelerini tesbit etmeye çalıştı...
Önce “mezarlarından çıkıp öldükleri yerlerde dolaştıklarının görüldüğü” duyuruldu; bunu başka mucize iddiaları takip etti ve Primaldo ile arkadaşları 1539’da kutsandılar! 1771’in 14 Aralık’ında zamanın Papa’sı 14. Clement tarafından azizliğin ilk basamağı olan “béatification” merasimi yapıldı ve 21 yüzyıla gelindiğinde de Papa 16. Benedictus 2013 Şubat’ında makamından ayrılacağını duyurmasından hemen önce Otranto kuşatmasında ölmüş olan kim varsa hepsini “azizlik” makamına yükseltti, işin tamamlanması için gereken âyini yapmak da 12 Mayıs 2013’te şimdiki Papa Francis’e düştü...
Vatikan’da Papa Francis’in idare ettiği âyin öncesinde Sen Piyer Kilisesi’nin meydana bakan üst katlarındaki balkonlara üzerinde bir idam sahnesinin ve ölümü bekleyen sıra sıra idamlıkların, arka plânda da bazı kadırgaların göründüğü büyük boyda bir halı yahut örtü asıldı. Halıda görünen cellât bir Osmanlı askeri, arkadaki kadırgalar Fatih Sultan Mehmed’in gönderdiği donanma ve kellelerinin kesilmesini bekleyenler de Otrantolular idi!
Antonio Primaldo ile arkadaşları işte bu törenle “aziz” ilân edildiler, isimleri Kilise’nin “Azizler Defteri”ne “Otranto Şehidleri” diye kaydedildi ve yine Vatikan’ın inancına göre cenneti garanti ettiler!
Otranto’da bizden pek hoş olmasalar da hâlâ birşeylerin kalmış olduğunu, Türkiye’ye ilk defa bir Türk gazeteci, rahmetli Cihan Akerson ortaya çıkarmıştı... 1980’lerde çizmenin ucundaki bu küçük kasabaya ilk, hattâ son giden ve katedralde cam arkasında muhafaza edilen kemiklerin mevcudiyetini duyuran o oldu ama tarihçilerimiz konu ile pek ilgilenmediler...
Meselenin önemli ve vahim tarafı Avrupa bizimle alâkalı hadiseleri üzerlerinden yüzlerce sene geçmiş olmasına rağmen bir türlü unutmayıp Vatikan’da âyinler vasıtası ile hâlâ canlı tutmaya çalışırken, bizdeki bir kesimin bundan iki asır önce daldığı “Avrupalı olma” rüyasından hâlâ uyanamamasıdır!
Gedik Ahmed Paşa’nın askerleri tarafından öldürüldüğüne inanılanlara ait olan 278 adet kurukafa ile binlerce kemik, Otranto’daki katedralde böyle teşhir ediliyor. Papa Francis, bu kurukafaların ve kemiklerin sahiplerini 12 Mayıs 2013’te “aziz” ilân etti. Rahmetli gazeteci Cihan Akerson, 1980’lerin başında Otranto Kalesi’ndeki “Otranto Şehidleri”ni anlatan kitabenin önünde. Otranto Katedrali’nde bulunan ve Gedik Ahmed Paşa’nın şehir halkını idam edişini gösterdiği iddia edilen bu tablonun benzeri, Vatikan’da 12 Mayıs 2013’te yapılan ayin sırasında Sen Piyer Kilisesi’ne de asılmıştı.