Çanakkale Zaferi'ni anlatan en önemli eser, 70 küsur senedir yayınlanmayı bekliyor!
1915’te yedi düvele karşı kazandığımız zafer, her 18 Mart’ta Çanakkale’de törenlerle kutlanır...
Aynı tören bugün de yapıldı ama geçmiş senelerdekilerden çok farklı oldu: İnşaatı tamamlanan 1915 Çanakkale Köprüsü, törenin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından hizmete açıldı...
Bizde bir kesimin ve bir zihniyetin âdetidir: İyi, faydalı ve işe yarar her hizmete karşı çıkarlar ve bu karşı çıkmayı da kendilerine mutlak bir vazife edinmişlerdir!Aynı zihniyet şimdi Çanakkale Boğazı’nda inşa edilen yeni köprüyü diline doladı ve mâlûm âdeti “Pahalıya mâloldu”, “Dünyanın dövizi gidecek” yahut “Bu köprüye ne gerek vardı?” diyerek yerine getirmeye çalışıyor.
Köprünün maliyeti üzerine kafa yormayı, inceden inceye döviz hesapları yapmayı, en lüzumlu işlere bile siyasî maksatlarla karşı çıkma inadını bir tarafa bırakın, vaktiyle Çanakkale’nin bir yakasından diğerine geçebilmek için saatlerce nasıl arabalı vapur beklediğimizi hatırlayın, kâfi! O sıkıntıları hatırınıza getirip “zaman”ın insan hayatında ne kadar kıymetli olduğunu düşündüğünüz takdirde iki saatlik bekleme ve yolculuk müddetinin altı dakikaya inmesinin önemini farkeder ve zaman meselesine hakikaten kıymet veriyorsanız geçiş ücretini de mesele yapmazsınız!
1915 Çanakkale Köprüsü hakkında hayır temennilerinden bulunduktan sonra, 107 sene önce kazandığımız büyük zaferin en önemli kaynaklarından birinden, zaferde büyük rolü olan kahraman bir askerin, Esad Paşa’nın şimdiye kadar maalesef yayınlanmamış olan hatıralarından bahsedeceğim...
Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasını sağlayan kahramanların başında üç kumandan gelir: Öncelikle 19. Tümen ile Arıburnu’ndaki birliklerin kumandanı Yarbay Mustafa Kemal Bey, Müstahkem Mevki Kumandanı Cevad ve nihayet Kuzey Grubu Kumandanı Esad Paşa...
15. asırda Özbekistan’dan Bursa taraflarına gelen ve İkinci Murad zamanında şimdi Yunanistan’da bulunan Yanya’ya yerleştirilen bir aileye mensup olan Esad Paşa 1862’de Yanya’da doğdu, 1890’da Harp Akademisi’ni bitirdi, dört seneliğine Almanya’ya gönderildi ve dönüşünde Osmanlı Ordusu’na modernize etmekle görevli Alman general Colmar von der Goltz’un maiyetine tayin edildi.
1897’de çıkan ve Osmanlı Ordusu’nun zaferi ile neticelenen Yunan Savaşı sırasında Yanya Ordusu’nun kurmay başkanlığına getirildi, daha sonra çeşitli orduların kumandan yardımcılığı ile kumandanlığını yaptı. Balkan Savaşları’nda Türk birliklerinden kat kat güçlü olan Yunan ordusuna karşı Yanya’yı müdafaa etti ama 1913 Şubat’ında teslim olmak zorunda kaldı ve dokuz ay kadar Yunanistan’da esaret hayatı yaşadı.
Esaretten dönüşünde önce Trakya, Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine de Çanakkale’nin Kuzey Grubu Kumandanlığı’na getirilen Esad Paşa, emrindeki diğer kumandanlarla beraber cansiperâne bir savunma gösterdi, Conkbayırı’nın savunulmasında büyük rolü oldu.
Mustafa Kemal Bey, Cevad Paşa ve Kuzey Grubu’ndaki diğer kumandanlar onun emrinde idiler; Esad Paşa’nın üzerinde Çanakkale’deki ordunun kumandanı olan Alman general Liman von Sanders vardı, Paşa’nın 15 yaş küçük kardeşi Vehip Paşa da yine Çanakkale’deki Güney Grubu’nun kumandanı idi ve o da Liman von Sanders’e bağlıydı.
Çanakkale Zaferi’nin ardından başka görevlere de getirilen Esad Paşa 1919’da emekli oldu, kısa müddetle Bahriye Nazırlığı yaptıktan sonra evine çekildi, siyaset ile hiç alâkadar olmadı ve 1952’de İstanbul’da vefat etti...
KENDİ GİBİ HATIRALARI DA MACERA YAŞADI...
Ailesinin asırlar önce Taşkent’teki boy ismi olan “Bülkat”ı 1934’te soyadı olarak alan Esad Paşa’nın askerî kahramanlıklarının dışında tarih bakımından çok önemli olan bir diğer hizmeti de emeklilik senelerinde kaleme aldığı ayrıntılı hatıralarıdır ama bu hatıralar şimdiye kadar yayınlanmamıştır ve yazdıklarının maceralı bir hikâyesi vardır...
Paşa, hatıralarını çok sayıda askerî harita ve çizim ile de desteklemiş, kullandığı Alman haritaları ile İngiliz esirlerin üzerlerinden çıkan İngiliz çizimlerinin gerçek oldukları konusunda 1940’larda Ankara’daki Alman Büyükelçiliği’nin askerî ataşesi Klaus Gollnick’ten de yazılı bir doğrulama beyanı almıştı.
Hatıralarını yazıp tamamladıktan sonra metni bir diğer erkek kardeşinin oğlu ¬ve Yapı ve Kredi Bankası’nın hem kurucusu hem sahibi olan o devrin önemli işadamı Kâzım Taşkent’e emanet etti. Vefatından iki sene önce noterden çıkarttığı bir vekâletname ile de eserinin Genelkurmay tarafından yayını için gerekli izni Kâzım Taşkent’e devretti...
Eski harflerle olan hatıralar Paşa henüz hayatta iken yeğeni Kâzım Taşkent tarafından iki nüsha olarak daktilo ettirildi, altı cilt olacak şekilde düzenlendi. Taşkent nüshalardan birini seneler sonra, 1978 Aralık’ında Harp Akademileri’ne hediye etti ve akademinin o zamanki kumandanı Orgeneral Bedrettin Demirel, Kâzım Bey’e bir teşekkür mektubu gönderdi.
Ama, Esad Paşa’nın bu kadar önemli olan hatıraları, “herşeyi yazması”, yani içerisinde “zülf-i yâre dokunacak birşeyler de olması” sebebi ile bir türlü yayınlanmadı. Fakat hatıralardan Esad Paşa’yı konu alan bazı bilimsel çalışmalarda, meselâ Mustafa Talha Savaş’ın Sakarya Üniversitesi’nde 2019’da yaptığı “Son Dönem Osmanlı Kumandanlarından Mehmed Esad (Bülkat) Paşa” başlıklı yüksek lisans tezinde kısa alıntılar yapıldı.
Burada, hatıraların Esad Paşa’nın ailesinde bulunan nüshasının bazı sayfalarının ve hatırat ile ilgili birkaç evrakın görüntüsünü yayınlıyorum...
Mehmed Âkif’in meşhur şiiri ile taçlanan ve her yıldönümünü parlak törenlerle kutladığımız Çanakkale Zaferi’nin gölgede kalmış çok önemli kahramanlarından olan Esad Paşa’nın hatıralarının tam metninin yayınlanmasının hem onun, hem de Çanakkale şehidlerinin ruhlarını şâdedeceğine emin olun!
Esad Paşa, Çanakkale’de. Esad Paşa, hatıralarının yayın yetkisini kardeşinin oğlu Kâzım Taşkent’e 1950’de bu vekâletname ile devretmişti. Esad Paşa’nın, hatıralarında kullandığı Alman haritaları ile çizimler hakkında Alman Büyükelçiliği Askerî Ataşesi’nden aldığı doğrulama beyanı. Hatıraların orijinal nüshasının kapak sayfası. Esad Paşa’nın hatıraları, bu soyağacı ile başlıyor. Amcası Esad Paşa’nın hatıralarının bir nüshasını Hrp Akademileri’ne hediye eden Kâzım Taşkent’e Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel’in 26 Aralık 1978’de gönderdiği teşekkür mektubu.