Ali Mahir Başarır portresi ve RTÜK'ün bize yaptığı haksızlık
Geçen cumartesiden beri gündemde neredeyse sadece Ali Mahir Başarır’ın sözleri var.
Dün de yazdığım gibi CHP PM üyesi ve Mersin Milletvekili Başarır ile epey sayıda programa çıktık. Çok tartıştık.
Program çıkışı ettiğimiz uzun sohbetler var. Kendisinin siyasi portresini iyi bilirim. Bu yazıda bu portreye odaklanacağım.
Biliyorsunuz fırtına Habertürk TV’de Eren Eğilmez’in yönettiği programda koptu.
Arkadaşımız Eren, Mahir Başarır’ın söylediklerinden rahatsız oldu ve yayın arasından sonra da Ali Mahir’den sözlerini geri almasını istedi.
Yani Habertürk TV kurumunu temsil eden moderatör bu sözlere karşı tavır aldı.
Buna rağmen sanki Habertürk o sözleri CHP PM üyesi Mahir Başarır’a söyletmiş gibi RTÜK’ün aşırı sert ceza vermesini hiç adil bulmuyorum.
Başka bazı kanallarda yorumcuların saçmalıklarına moderatör de katıldığı halde bu kadar sert ceza yazılmadı RTÜK tarafından.
RTÜK en ağır yaptırım maddesi olan 8-1-a maddesini işletti bu kararda.
CHP PM üyesi bir konuk problemli bir üslup kullanınca Habertürk TV moderatörü buna karşı çıkmasına rağmen nasıl bu kadar ağır bir ceza verilebilir? Adalet ve hakkaniyete uygun mu bu tutum?
Ben CHP’nin diline pelesenk ettiği ‘tank palet tank palet tank palet’ argümanlarını son derece saçma ve anlamsız bulduğumu yüzlerce kez yazmış ve söylemiş bir gazeteciyim.
CHP’nin ‘Tank palet tank palet tank palet’ söylemlerinin AK Parti tabanından bir kişiyi bile ikna etme ihtimali yok. Yaptıkları kuru popülizm ve laf kalabalığı.
Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasette özgürlükçü ve demokrat bir dil tutturma çabasını çok olumlu buluyorum.
Salı günü Kemal Bey’e linç davasında yaşanan rezaletleri CHP’ye uzak bir gazeteci olmama rağmen ben yazdım.
Fakat Sayın Kılıçdaroğlu’nun Ali Mahir’i savunmak için yaptığı grup konuşmasının tonunu da hiç beğenmedim.
Kemal Bey sağdan gelen tenkitleri frenlemek için yüksek doz militarist bir konuşma yaptı ve bu militer bakış açısıyla AK Parti’yi suçladı. 2007 senesindeki Deniz Baykal’ın konuşmaları gibiydi Kemal Bey’in Salı günkü konuşması.
BİRAND’IN PROGRAMINDA ERDOĞAN’A SORU SORAN GENÇ
Şimdi gelelim bu sözleri söyleyerek olay yaratan Ali Mahir Başarır hadisesine…
Ali Mahir kimi AK Partililerin dediği gibi "Ordu darbe yaparken seven ama şimdi ordu asli işleriyle uğraşıyor diye rahatsız olan" bir CHP’li modeli mi?
Adaletli olmak gerekir. Başarır o tipte bir 27 Nisan ve 28 Şubat destekçisi CHP’li modeli değil.
27 Mayıs darbesini hala öven Bedri Baykam tarzı bir CHP’li hiç değil. Elbette sözleri ve üslubu çok yanlış ama eğriye eğri doğruya doğru analiz yapmamız lazım.
Bir yayın çıkışı bana 28 Şubat darbesi döneminde 1997’de Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmara Üniversitesi’ne konuk geldiği Birand programından bahsetmişti.
Orada CHP gençlik kolları üyesi bir hukuk fakültesi öğrencisi olarak Tayyip Bey’e tamamen anti-militarist bir soru sorduğunu ve MGK’yı çok sert eleştirdiğini söylemişti.
İtiraf edeyim o dönem CHP gençlik kolları üyesi olan birinin böyle davranacağına ihtimal vermedim ve kendisinden kaydı bulup bana vermesini rica ettim. Çünkü dönemin CHP’si maalesef 28 Şubat askeri darbesini desteklemişti.
Bunun üstüne Ali Mahir 1997-98 ortamında türban yasaklarına da karşı olduğunu ve türbanlı sınıf arkadaşlarının eylemlerine destek verdiğini söyledi. "Ben her zaman özgürlükçü bir solcuydum" dedi.
Hakikaten de büyük gazeteci rahmetli Birand’ın o program kaydını bana gönderdi o zaman.
Bu kaydı şimdi siz Habertürk okurlarıyla da paylaşıyorum. 23 yaşındaki Ali Mahir’in o dönem 44 yaşında olan Tayyip Erdoğan’a MGK ile ilgili sorduğu soruyu buradan izleyebilirsiniz.
Son 15 saniye soru soran genç Ali Mahir Başarır
BAŞARIR MAHİR ÇAYAN ÇİZGİSİNDE BİR SİYASETÇİ Mİ?
Öte yandan özellikle MHP ve TSK çevrelerinden gelen tepkilerde adını Mahir Çayan’dan aldığından hareketle Başarır’ın bir Marksist ve aşırı solcu CHP’li olduğu gibi imalar yapılıyor.
CHP ve sol içinde bir kahraman olarak romantize edilse de devletin bakış açısıyla Mahir Çayan silahlı bir terör örgütü lideri olarak görülür. TSK’nın hafızasında da Çayan bir terörist.
TSK güçleri yani Mehmetçikle çatışma sırasında öldürülmüş olması da Çayan’ı bir hukuk cinayetiyle idam edilmiş Deniz Gezmiş’ten ayırıyor.
Deniz Gezmiş’e askeri mahkemede haksızlık edildiği bugün en katı devlet görevlilerinin bile kabulüdür ama Çayan’ın Türk askerlerine silah sıkmış bir terörist olarak görüldüğü ve ölümünün zulüm olmadığı hep vurgulanır.
Başarır da bana isminin Mahir Çayan’dan geldiğini anlatmıştı. Babası o dönem Dev-Genç Akdeniz sorumlusu ve 12 Mart’ta tutuklanıp ağır işkence görüyor. 1974 affıyla serbest kalıyor.
Zaten babasının Dev-Genç geçmişi nedeniyle ismi Mahir konmuş. Kardeşine ise Taylan Özgür'den hareketle Taylan adını vermişler.
Öte yandan ailesinin bu Marksist mirasına rağmen Mahir Başarır bana Marksist ya da sosyalist bir çizgide olmadığını ve silahlı mücadele yolunu sonuna kadar gayrimeşru bulduğunu söyledi.
Kendisini özgürlükçü bir solcu olarak tanımlıyor Ali Mahir Başarır. Fakat belki de bir yorumla anti-militarist yanının da bu sol gelenekten süzüldüğü söylenebilir.
Öte yandan CHP içindeki Canan Kaftancıoğlu gibi Marksistlerin bu olaydan sonra Mahir Başarır’a destek twiti atmadığını da belirtelim. CHP içindeki Marksistler de Ali Mahir’e pek olumlu bakmıyor.
NİKAH ŞAHİDİ SÜLEYMAN DEMİREL
Başarır’ın aile fotoğrafının üzerinde muhakkak durmam gerek.
Dev-Gençli olan babası Sünni bir Türk. Annesi ise Alevi bir Kürt.
Fakat Alevi-Kürt anne tarafı Demokrat Partili bir aile. Baba tarafından dedeleri CHP’li ama mesela koyu CHP’li olan babaannesi de çok dindar bir Sünni kadınmış.
Annesinin babası yani Alevi-Kürt olan dedesi ise çok koyu bir Menderesçi sonra da Demirelci yani Adalet Partili.
1938 Dersim katliamından sonra Tarsus’a sürülen bir Alevi aile ve o sebeple CHP’ye olumlu bakmamış aile büyükleri.
Anne tarafı o merkez-sağ siyasi çizgiyi hiç bırakmamış. Hatta Mahir Başarır’ın nikah şahidi Süleyman Demirel’miş!
Yani çok ilginç bir siyasal portreyle karşı karşıyayız…
Tank-Palet konusundaki sözleri sonuna kadar yanlış ama bu iki taraflı aile geçmişi yönüyle de siyasi programlardan tanıdığım Ali Mahir Başarır portresini sizlere aktarmak istedim.
Hem Sünni hem Alevi hem Türk hem Kürt hem DP-AP’li hem de CHP’li yönleri olan bir geçmişten geliyor.
9 YAŞINDAKİ İKİZ KIZLARININ NE SUÇU VAR?
Ali Mahir hata yapmış olsa da bundan ötürü eşinin ve evlatlarının sorumlu tutulmasını da asla doğru bulmuyorum.
Bakıyorum sosyal medyaya… Ortalık hakaretten geçilmiyor. Eşine ve iki çocuğuna neler söyleniyor neler… 9 yaşında dünya tatlısı ikiz kızları var. Bu çocukların ve başarılı bir avukat olan eşinin bu tartışmayla ne ilgisi var? Yazık değil mi? Ayıp değil mi? Günah değil mi bir aileyi hedef göstermek?
Neden hemen nefret aile üyelerine yöneliyor?
Maalesef bu hastalıklarımızdan kurtulamıyoruz…