Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yazıya, "Ey cahiller!.. Bilmediğiniz şeyleri yazmayın..." diye başlayacaktım... Ancak Spor Müdürü kardeşim Erhan Hartaç, "Abi, çok bozuluyorlar..." deyince; cahillere cahil demekten vazgeçtim... Ama, Romanya maçının ardından Fatih Hoca için yazılanlar hala midemde taş gibi oturuyor... Kaç gün geçti bir türlü sindiremiyorum...

        Fatih Terim'in avukatı değilim. Onun da bu saatten sonra hiç kimsenin avukatlığına ihtiyacı yok. Mesele etikle ilgili. 40 yıldır futbolun içindeyim... Futbol sahalarından akademiye... Oradan medyaya, ardından tekrar akademiye... Yine futbol sahalarına kadar uzanan dolu dolu bir 40 yıl... Yarısı Türkiye'de, diğer yarısı da Almanya ve Avrupa'da geçen...

        Bilenler bilir... Hep bilimden ve adaletten yana olduk. İşte onun içindir ki; şok yenilgi sonrası Romenlerin, "Muhteşem Süleyman..." gibi dedikleri Fatih Hoca için... Bizim arkadaşların; "Vayy be... Yine motive etti... İşi bitirdi..." ya da, "Karizması yetiyor..." şeklindeki primitif yorumları... Yanlıştır, eksikliktir, yetersizliktir, bilgisizliktir... Ve de en önemlisi; Fatih Hoca ile Milli Takım oyuncularına yapılan büyük bir haksızlık, saygısızlık ve hatta hakarettir...

        MOTİVASYON NEDİR?

        Bir kere, sakız gibi ağızlarından düşürmedikleri motivasyon kelimesinin spor ve futbolda ne anlama geldiğini tam olarak bilmiyorlar... Sıkıntı da buradan kaynaklanıyor zaten. Öyleyse önce futbol literatüründeki motivasyonu anlatalım...

        Futbolda genel performans yeteneklerini ve değerlerini ifade eden kondisyon; iki ana kola ayrılır. Birisi 'fiziksel kondisyon'dur... Bunun alt kolları da dayanıklılık, kuvvet, çabukluk, hareketlilik ve koordinasyondur. Diğeri ise 'psikolojik kondisyon'dur... Bunun alt kolları da Emotion (Duygu), Kognition (Bilişsellik) ve Motivasyon'dur... Burada yabancı kelime gibi duran bilişsellik sözcüğünü; algılama ve farkındalık olarak ifade edebiliriz.

        Yani; motivasyon, 'Psikolojik kondisyon'u ifade eden üç kavramdan sadece bir tanesidir. Dolayısıyla, Fatih Hoca'nın futbolcularını motive etmesi için; bilişsel ve duygusal faktörleri de çok iyi kullanması ve bilmesi gerekir.. Ki, bunları da çok iyi ve zamanında kullandığını görüyor ve biliyoruz. Maçtan sonra futbolcuların, "Samimi, içten ve baba gibi sevecen... Bize güven veriyor... Olumsuz sonuçta tüm sorumluluğu kendisi yükleniyor... Kafamız rahatlıyor, onu can kulağıyla dinliyoruz..." demeleri; bilişselliklerini ifade eden sözler...

        Özetle; Fatih Terim farkını ortaya koyan psikolojik kondisyon faktörü, sadece saha kenarındaki karizmatik duruş ya da birkaç kamçılayıcı sözden ibaret değil... Orada, yukarıda belirttiğimiz kavramlarla örülü daha kompleks bir yapı var. Bir tarafta, Fatih Hoca'nın yaşam boyu kendisine yüklediği kimlik, kişilik, karakter özellikleri... Diğer yanda bütün bu özellikleri bire bir algılayan, son derece önemseyen ve sahada yüzde yüz kullanmaya hazır bir futbol takımı...

        ANTRENÖRLER DERS ALMALI

        Gördüğünüz gibi... Fatih Terim formatındaki üst düzey bir teknik adamın başarısını, "Vay motivasyona bak!.." demek, tek kelimeyle cahilliktir... Bunun başka bir adı olamaz. Oysa, Romanya karşısında son derece değerli bir galibiyet alırken; Fatih Hoca Bükreş'te adeta bir "Ustalık Eseri" sergiledi. Kendilerini bazı kalıplar içine sıkıştıran, gelişimden ve değişimden korkan bütün antrenörlere öneriyorum! Bu maçın kasedini bulup defalarca izleyin... Özellikle sistem ve taktik kavramlarının günümüz futbolunda ne kadar önemli olduğunu... Pozisyonlara göre doğru oyuncu tercihlerinin bir maçın kaderini nasıl etkileyebileceğini göreceklerdir.

        Diğer Yazılar