'Türkiye Rusya'nın aşil topuğunu arıyor'
TÜRKİYE, Rusya’nın aşil topuğunu arıyormuş. Rusya ile Türkiye arasında artan yakınlaşmanın temelinde de işte tam olarak bu hesap yatıyormuş... Bunları Türkiye’den bir yazar ya da akademisyen söylemiş olsa belki o vakit biz de bunları Türk’ün Türk’e propagandasından ibaret “Duy da inanma” minvalinde sözler olarak okuyup görmezden dahi gelebilirdik. Fakat durum bu kez farklı. Ankara’nın Moskova’yı “aşil topuğundan yakalamak üzere” olduğunu bir Rus gazetesi olan Nezavisimaya söylüyor. İddianın temelindeyse Rus gazını Avrupa’ya taşıyacak Türk Akımı boru hattı yatıyor. Bu arada projeyle ilgili son gelişmeyi de aktarmış olalım: Moskova’nın gaz şirketi Gazprom, Türk Akımı’nın Rusya’da kalan kısmını geçtiğimiz hafta tamamladı, projenin Türkiye tarafıyla ilgili çalışmalar da başlamak üzere. Muhtemelen Cumhurbaşkanı’nın 13 Kasım’da Rusya’ya yapacağı ziyarette masadaki konulardan biri de yine bu projedenin akıbeti olacak.
Şimdi Rus gazetesindeki şu aşil topuğu haberiyle devam edelim. Rusya şartlarında liberal bir gazete sayılabilecek Nezavisimaya’ya konuşan Rus Devlet Başkanlığı Akademisi’den Prof. Sergey Khestanov’a göre, bu boru hattı faal hale geldiğinde iki ülke ilişkisi Ankara’nın elini epey güçlendirecek şekilde değişmeye başlayacak. Türkiye’nin doğalgaz piyasasında farklı tedarikçileri boru hatlarıyla kendisine bağlama stratejisi izlediğine işaret eden Khestanov, “Bu pazardan elde edeceği geliri düşürecek olması nedeniyle Moskova’yı en zor duruma düşürecek olan şey, ucuz Türkmenistan gazının da bir boru hattıyla Türkiye’ye bağlanması ve Avrupa’ya satılmasıdır” diyor.
Ancak Ankara’nın çok istediği Türkmen gazını Türkiye’ye, buradan da Avrupa’ya ulaştıracak Trans-Hazar Boru Hattı projesine Rusya karşı çıkıyor. Khestanov, şu an bu itirazı kıracak bir hamlede bulunamayan Ankara’nın manevra alanının Türk Akımı’nın faal hale gelmesiyle genişleyeceğini iddia ediyor. Gazetenin haberine göre; Ankara Rus doğalgazının Avrupa pazarına açılan vanasını eline geçirdikten sonra Türk Akımı’nı bir “şantaj unsuru” olarak kullanıp Moskova’yı Trans-Hazar hattına onay vermeye zorlamak istiyor.
Bilemedim, neticede Türk Akımı’nda herkesin rolü uluslararası hukukla sabitken Rus gazetesinde ortaya atılan bu senaryonun mümkün olup olamayacağından emin değilim. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın geçtiğimiz hafta katıldığı bir toplantıda verdiği mesajlar da Türkiye’nin doğalgaz piyasasındaki geleneksel rolünün farklılaşacağı hesabıyla kendinden emin hareket ettiğini göstermesi bakımından manidardı bana kalırsa. Sayın Albayrak doğalgaz fiyatlarının daha da ucuzlayacağını müjdelerken, “Artık satıcılardan ziyade alıcıların piyasayı domine ettiği bir yöne doğru gidiyoruz ve Türkiye bu piyasada daha aktif oluyor... Türkiye enerjide başka bir yere gidiyor” demişti.
Enerji Bakanı’nın sözlerinden, Türkiye’nin enerjideki bağımlılık halini, ekonomisine, dolayısıyla ulusal güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit olmaktan çıkarıp bir milli güç unsuruna dönüştürme stratejisiyle hareket ettiğini anlıyorum. Albayrak’ın Türkiye’nin enerjideki vizyonunu tasvir ederken çizdiği bu tablonun, Rus gazetesinin neredeyse bir kıyamet senaryosu gibi yansıttığı tahminle de büyük ölçüde örtüştüğünü düşünüyorum.
Umarım bu konudaki son sözü söyleyecek olan zaman, Albayrak ve Rus uzman Khestanov’u haklı çıkarır da Türkiye günün sonunda bir kez daha Rusya karşısında denize düşmüşken yılana sarılmak zorunda kalmış adam sendromuna kapılmaz. Rusya’nın denize düşüldüğünde sarılabileceğimiz tarihi yılan rolünden kurtulmasının ve Ankara-Moskova hattında açılan yeni sayfanın “sürdürülebilir, adil bir işbirliğinin başlangıcı” olmasının yolunun da ancak bu şekilde açılabileceği kanaatindeyim.