Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İsrailoğulları, Firavun'un kendilerine yaptığını şimdi Filistin'e uyguluyor, onların çocuklarını öldürüyor. Dünyanın nefretini kazanan İsrailoğulları'nın bu yaptıklarını ataları görse oturup ağlardı

        İNSANLIK 21. asra yakışmamaktadır. Bugün dünyada olanlar insanlığın bütün erdemini alıp götürmekte, koca bir cehaleti kol gezdirmektedir. Bu olanlarla insanlık Allah'ın huzuruna çıkmaya layık değildir. Bu yazımızda İsrail'in Gazze'ye reva gördüğü muameleyi ele alıp bir hatırlatma yapacağız. Kuran'da bu konudaki ayetlerden ikisi şöyle:

        "Hani, sizi Firavun'un yandaşlarından kurtarmıştık. Zira onlar azabın en kötüsünü size layık görüyorlardı. Erkek çocuklarınızı boğazlıyor, kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı. Bu uygulamada sizin için, Rabb'inizden bir imtihan vardı. Sizin için denizi yarmış, sizi kurtarmış ve Firavun taraftarlarını boğmuştuk; siz de bunu görüyordunuz." (Bakara, 49-50)

        Yüce Allah, İsrailoğulları'na birtakım nimetler vermiş ve bu nimetler sebebiyle de onları başkalarından üstün kılmıştı. Halbuku onlar bu nimetleri takdir edemediler. Bakara 49 ve 50. ayetlerde bu nimetlerin bazıları sayılmakta, bir durum değerlendirilmesi yapılmaktadır.

        1. Bu ayetlerde, daha önce İsrailoğulları'na Allah'ın bahşettiği nimetler anılmaktadır. Allah'ın, İsrailoğulları'na azap eden Firavun ve taraftarlarını denizde boğması ve onları zulümden kurtarması, büyük bir nimettir.

        2. Bu ayetlerin ilkinde, imtihana konu teşkil eden önemli sosyal olgular yer almaktadır. Bunların başında, İsrailoğulları'nın hürriyetlerinin ellerinden alınarak köle edilmeleri ve ekonomik bakımdan sömürülmeleri vardır. Ayette geçen "azabın en kötüsü" ifadesi buna işaret etmektedir:

        "Firavun, ülkesinde gerçekten azmış, halkını çeşitli gruplara ayırmış ve onlardan bir zümreyi zayıflatıp eziyordu." (Kasas, 4)

        Kuran, devleti yönetenlerin halkı parçalara bölmesini, bazılarını öne çıkarıp bazılarını ezmesini ve onlara haksız muamele etmesini "zulüm" olarak nitelendirmekte, böyle yapanlar için büyük bir azap olduğunu haber vermektedir.

        Bir ülkede bulunan halkı gruplara ayırıp bazılarının hukuki haklarını çiğnemek, kişiliklerini ellerinden almak, ağır ekonomik şartlar altında ezmek ve böylece onları sömürmek, işkence ve azabın en kötüsüdür. Hz. Musa, Firavun'un İsrailoğulları'nı köleleştirdiğini şöyle ifade etmektedir:

        "Başıma kaktığın o nimet, İsrailoğulları'nı kul köle yaptığın içindir." (Şu'ara, 22)

        3. Erkek çocukları kesip kızları bırakmak, insanlık tarihinin şahit olduğu en ağır ahlaksızlıklardan birini oluşturmuştur.

        İnsanlık tarihi üç büyük cahiliye dönemi yaşamıştır:

        ■ Kadınları bırakarak erkekleri cinsellik aracı olarak kullanan Lut dönemi.

        ■ Erkek çocukları kesip kızları bırakan Firavun dönemi.

        ■ Kendilerinden ötürü utanç duydukları kız çocuklarını diri diri gömen Arap cahiliye dönemi.

        Burada dikkat edilecek husus, cahiliyetin temel özelliğinin, insanın insana yaptığı kötü muamele olduğudur.

        Firavun, İsrailoğulları'nı kul köle yapmak, ekonomik haklarını ellerinden almakla yetinmeyip, erkek çocuklarını da boğazlıyordu. Allah, bu durumu şöyle ifade etmektedir:

        "Çünkü o, iyice azdı" (Taha, 24); "Çünkü o, bozgunculardandı" (Kasas, 4); "Gerçekten, Firavun yeryüzünde kibirlendi" (Kasas, 4).

        Allah, Firavun'un zulmünün ve onun İsrailoğulları'na reva gördüğü çekilmesi güç hayatın arkasındaki | psikolojik yapının açılımını yapmaktadır. Firavun, kibirli ve karanlık bir iç yapıya sahipti.

        İsrailoğulları, Firavun'un kendilerine yaptığını şimdilerde Filistin'e uygulamaktadır. Onların kız ve erkek çocuklarını öldürmektedir. Böylece Firavun cahiliyetiyle Arapların cahiliyetine denk bir zulüm işlemektedir. Tarihte bu zulümleri gören İsrailoğulları aynı zulmü başkasına reva görmemelidir. Böyle yapmakla bütün dünyanın nefretini kazanmaktadırlar.

        Artık insanlarla, komşularıyla barış içinde yaşama çağına gelmiş olmalıdırlar. Yaptıklarıyla tarihi bile ağlatıyorlar. Onların Firavun'un zulmündeki ataları, bunların yaptıklarını görseydi gerçekten oturup ağlardı. Ben onlara ince, merhametli ve barış dolu bir gönül diliyorum.

        BAYRAKTAR HOCA yanıtlıyor

        İdamın kaldırılması adaletsizlik değil mi?

        ■ İslam'da idam cezası var mı? Devlet idam cezasını kaldırabilir mi? Benim yakınımı öldüren bir kişiyi devletin affetmesi adaletsizlik değil mi? N.C.

        Sorduğunuz soruyu zaten kendiniz cevaplandırmışsınız. Evet İslam'da kısas vardır. Birisini öldüren kişinin eğer şartları tutuyorsa cezası idamdır. Burada hangi nedenlerle öldürdüğü önemlidir. Devletin idam cezası gerektiren kişiyi affetmesi, dediğiniz gibi adaletsizliktir. Burada vârisler önemlidir. Vârisleri isterse kısas ister, isterse diyet ister, isterse affeder.

        Gönülden geçenden sorumlu muyuz?

        ■ Aklımıza gelen ama fiiliyata geçmeyen kötü şeylerden dolayı sorumlu muyuz? S.M.

        Gönülden geçen bazı şeylerden sorumlu olacağımızı yüce Allah, Bakara Suresi'nde söylüyor. Fakat

        hangilerinden sorgulanıp hangilerinden sorgulanmayacağımız belli değil. Onu ancak Allah bilir.

        Hacer-ül esved kutsal bir taş mıdır?

        ■ Kabe'deki hacer-ül esved taşı cennetten mi indirilmiştir. Bu taşı öpmeye çalışıyorlar, bu doğru mu? E.B.

        Hacer-ül esved, cennetten indirilmemiştir, herhangi bir kutsallığı yoktur. Bu taş tavafın başlayıp bittiği yeri ifade eder, öpmek doğru değildir.

        Diğer Yazılar