Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD Başkanı Trump’un dün imzaladığı sosyal medya şirketlerinin denetimini artıran kararnamesi, hayli konuşulacak gibi görünüyor. Zira salgın ile dünyayı saran sosyal medya ağının merkez üssü ABD…

        Bakın 2020 Ocak itibariyle dünyada 4,5 milyardan fazla insan interneti kullanırken, sosyal medya kullanıcıları 3,8 milyarı geçti. Dünyada en fazla kullanılan ilk 3 sosyal medya ağı sırasıyla Facebook, Youtube, Instagram…

        Trump bu kararı aldıktan saatler sonra hedefindeki Twitter’dan yeni bir hamle geldi ve bir paylaşımında şiddeti öven ifadeler bulunduğu için sansürlendi.

        İşin hazin yönlerinden birisi de Trump’ın ciddi bir süredir 80 milyon takipçisi olan Twitter hesabından dünyaya ayar vermeye çalışması. Başkan Trump bu kararnameyi açıklarken “Hesabınızı kapatacak mısınız?” sorusu üzerine verdiği cevap daha da düşündürücü. Cevaptan anlaşılıyor ki; Trump bile insanlara güvenli ve objektif olarak Twitter’dan ulaşabileceğine inanıyor.

        Bu algı ve beklenti, Türkiye’de de sorgulanan, şikayet edilen sosyal medya gerçekliğine dem vuruyor.

        HAYATIMIZI KUŞATIYOR

        Türkiye’de her yıl sosyal medyaya olan ilgi artıyor. Türkiye nüfusunun %74’ü internete bağlanırken, %64’ü sosyal medya kullanıcısı. Türkiye’de 38 milyon Instagram, 37 milyon Facebook, 12 milyon Twitter, 8 milyon Youtube kullanıcısı var. Her gün internette ortalama 7 saat 29 dakika kalıyoruz. Dünya ortalaması 6 saat 43 dakika. Sosyal medyada geçirdiğimiz zaman ise ortalama 2 saat 51 dakika.

        REKLAM

        Bu rakamlar gösteriyor ki ekonomi, siyaset, sosyo-kültürel hayatın her alanına dokunan bir sosyal medya gerçeği var artık! Sosyal medya hem insanların beklenti ve davranış kalıplarını etkiliyor hem de buna dikkat eden meslek gruplarının bir tür veri havuzuna dönüşmüş durumda. Üniversitelerde yönetim bilişim sistemleri, iş analitiği, veri madenciliği gibi bölümlerin mezunları için potansiyel imkanlar ortaya çıkıyor.

        İşte bu önemiyle birlikte bireylerin sosyal medyada bulunma hedefleri, süreleri ve o ülkedeki sosyal medya ağının içeriği ile psikolojileri de olumlu veya olumsuz bir hal alıyor. Özellikle gençlerin kimlik, kişilik ve davranışlarında belirgin etkiler yaratıyor. Yüz yüze iletişimin ikinci plana geldiği böyle bir dönemde sosyal medyada daha fazla vakit geçiren insanlar gerçek hayattan kopma tehlikesi yaşıyor. Bu kapsamda depresyon, bağımlılık, sorumluluk duygusunun aşınması ve özgüven gibi problemler nesilleri tehdit ediyor. İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre katılımcıların %70’i başka birisine istismarcı bir davranışta bulunduğunu ifade ediyor. Aynı araştırmada katılımcıların %35’i kendine güvenini takipçi sayısıyla özdeşleştiriyor.

        ASIL SORUN…

        İnsanların bu mecrada daha fazla kalmasını ve hatta bağımlı olmasını sağlayan iki önemli gerekçesi olduğunu düşünüyorum. Birincisi süre ve mekan açısından sınırsız iletişim imkanı bulması, diğeri ise kişinin bir tür özgürlük alanı inşa edebilmesi. İnsanlar normalde bir arada bulundukları ortamlarda konuşamayacakları şeyleri konuşabiliyor, demeç verebiliyor, toplantı ve gösteri yürüyüşünün interaktif adacıklarını sosyal medyada rahatlıkla kurabiliyor.

        Asıl sorun da burada başlıyor. Kullanıcıların sahte isim ve profillerle kendilerini gizleme imkanı bulabilmesi “kötülüğün” açığa çıkışına cesaret veriyor. Hatta sosyal ve siyasal yaşamla uyumlu ve grup dinamiği ile hareket eden sosyal medya öbekleri oluşuyor. Böylelikle sosyal medyada yapay propaganda araçları devreye giriyor, algı yönetiminin ve propagandanın gri tonları kendisini gösteriyor. “Trol” dedikleri şeyin kimileri için bir kabusa dönebildiğine şahit oluyoruz. Yan hesaplarla trol dünyasında yerlerini alıyorlar. Rekabet acımasızlaşınca bir karalama kampanyasına dönüşebiliyor.

        REKLAM

        Bu durum, özellikle siyasetin ve toplumsal mühendisliğin merkezine yerleşiyor. Kaderin garip cilvesi olsa gerek, sosyal medyanın kirli ve karanlık yüzüne ışık tutanlar gün geliyor aynı sancıdan şikayet ediyor. Çünkü tüm rakipler benzer şeklinde mevzileniyor ve adeta pusuya yatıyor.

        Son dönemde neredeyse tüm siyasi partiler bundan şikayetçi. AK Parti sosyal medyada 12 etik kuralı açıkladı ve herkesin buna uyması çağrısında bulundu. MHP sahte hesapların önlenmesi için TC Kimlik No ile girişi sağlayacak bir kanun teklifi verdi. Hukuki ve teknik açıdan imkanlar sınırlı olsa da bunlar bir nebze kontrol sağlayabilecek adımlar…

        Ancak köklü çözüm olamazlar.

        Vatandaşın doğru ve tarafsız haber alma konusunda yaşadığı kısıtlar ve vatandaşta düşünce hürriyetine yönelik olumsuz algılar… Yine vatandaşın kendi gerçekliğinde ekonomik ve sosyal problemler arttıkça gerginlik ve kutuplaşma daha da artmakta. Korkarım bunlar oldukça yukarıda bahsedilen sosyal medya tehlikesi varlığını sürdürecektir.

        BİZE DAİR NOTLAR

        • Bir önceki yazımızda Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim ile birlikte Ermenistan’ın Karabağ’da gerçekleştirdiği sözde seçimi ele almıştık. Konunun Habertürk TV’de yer bulmasıyla Azerbaycan’dan çok sayıda mesaj geldi. Aynı akşam Azerbaycan Devlet Televizyonunda haberi masaya yatırdık. Bu iki ülkenin birbirine ne kadar hassas yaklaştığının da bir göstergesiydi.

        *

        • İstanbul’un Fethin 567. yılı kutlu olsun! Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın belirttiğine göre İstanbul fetih kutlamaları ilk kez fethin 500. yılında Nihal Atsız ve arkadaşlarının girişimiyle başlamış, daha sonraki yıllarda yasaklanmış. Bunu önemli buluyorum çünkü Türk tarihini bir bütün olarak görme anlayışının bu örnekle daha iyi anlaşılması mümkün…

        *

        • Türkiye, Libya ile yaptığı anlaşma kapsamında petrol arama faaliyetlerine 3-4 ay içerisinde başlayabilecek. Ulusal Mutabakat Hükümeti ülkeye hakim oldukça bu süre daha da kısalacak. Eğer bu anlaşma olmasaydı bırakın Libya'yı, Kıbrıs etrafında bile bunu yapmak zorlaşacaktı.

        Diğer Yazılar