Dün Kırım'da tahrip edilen sadece köprü değildi!
Rusya ile Kırım arasındaki tek karayolu bağlantısı olan Kerç Boğazı üzerindeki 19 km’lik köprü Ukrayna’nın karşı saldırısı ile ciddi şekilde hasar gördü. Köprünün patlatılma anı ve sonrasındaki gelişmeler sosyal medyada yoğun bir tartışma başlattı.
Aynı zamanda demiryolu hattına da sahip bu yapının Rusya açısından farklı bir önemi bulunuyor.
2014'te Moskova’nın Kırım’ı yasadışı ilhakının ardından Rusya Devlet Başkanı Putin, 15 Mayıs 2018’de kendi sürdüğü bir kamyonla ve 30 araçlık bir konvoyla köprüdeki ilk geçişi yapmıştı. Putin’in açılışta yaptığı konuşma, bu yapıyı Kırım’ın ilhak sürecinin meşruiyeti açısından tasarladığını da gösteriyordu.
Dün Ukrayna’nın köprüye yönelik saldırısı Putin’in 70. doğum gününe denk getirilmişti. Ayrıca patlamanın nükleer silah kullanma tehdidinden günler sonra gerçekleşmesi, Ukrayna açısından ne pahasına olursa olsun geri adım atılmayacağını vurgulayan bir tür propaganda alanı da meydana getiriyordu.
Patlamayla birlikte tedarik hattı en azından bir süre aksayacak olan (tahminen 1 ay) Kırım-Rusya bağlantısının, çatışma sahasına yakın hatları gündeme getireceği anlaşılıyor. İkmal için başka hatlar olsa da Rusya tarafından yüksek bir koruma altında olduğu ileri sürülen köprünün bu şekilde hasar görmesi savaş dengesinde kayda değer bir gelişmedir.
Rusya Federal Meclisi'nin alt kanadı Duma’da bunun savaş ilanı olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Olay sonrası Moskova’nın karşı hamlesi netleşmese de Putin’in emriyle soruşturma için bir hükümet komisyonu kurulduğu açıklandı.
Öte yandan son haftalarda Rus ordusunun ilerleyişi sınırlandığı gibi Ukrayna ordusu Harkov ve Herson’da ciddi bir alanı yeniden kontrolüne almayı başardı. Bu gidişatı gerek sahada gerekse moral gücü olarak lehine çevirmek isteyen Kremlin’den, Ukrayna’ya ait 4 bölgeyi ilhak etme kararı geldi. Ek olarak cepheyi güçlendirmek için kısmi seferberlik ilan edildi. Yaklaşık 300 bin yeni askeri Ukrayna’ya gönderme hedefi bir tarafa şimdiye kadar 700 bine yakın Rus vatandaşının ülkeyi terk ettiği belirtiliyor. Dolayısıyla organizasyon başarısı tartışmalı olan bu yöneliş, ülke içerisinde endişe ve karmaşayı da artırıyor. Bununla birlikte yeni askerlerin eğitimsizliği ve malzeme sağlamadaki zorluklar yaklaşan kış için Rus ordusunun daha da sıkıntılı bir tabloyla yüzleşebileceğini işaret ediyor.
Yakın gelecek açısından daha riskli olan durum ise savaş öncesinde özellikle enerjiye dayalı büyüme ve görece halkın artan refahına karşılık, Rus yönetim tarzının bir ifadesi olan “egemen demokrasinin” içselleştirilme süreci bu kaotik iklimde aşındırıcı bir etkiyle sınanacaktır. Bu süreçte oligarklar arasında yükselen endişe ve çekişmelere rağmen Putin’in hala çok güçlü olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Üstelik Rusya'nın hava gücü ve nükleer silah kullanımı gibi başka seçenekleri kullanabileceği de göz ardı edilemez. Kremlin’i ve çevresindeki gelişmeleri yakından takip eden Rus gazeteci Mikhail Zygar, Rusya’nın nükleer silah kullanma tehdidini “it dalaşında kazanmaya çalışan bir savaş pilotu” benzetmesiyle yorumluyor.
Şimdi Putin’in yaklaşan kış için iki temel karşı koyma stratejisi olacaktır. Birincisi enerji ambargosu ile geri adım atmaya istekli bir Avrupa fotoğrafı ki bunun için bazı üretici ülkelerle fiyatların artışına yönelik hamle masada olabilir. İkincisi de ilhak ettiği dört bölgeye yönelik saldırıları nükleer dahil olmak üzere her türlü araçla karşılamak …
Savaşın 228. gününe gelindiğinde Avrupa son dönemin en büyük sınavına hızla yaklaşırken Rusya ve Putin açısından da belirsizlik, endişe ve hatta kaos artacak gibi gözükmektedir.