Suriye'nin kuzeyinde tehlikeli senaryo
Salgında yeni normale dönüş için hazırlıklar sürerken Türkiye’nin “beka sorunu” olarak gördüğü Suriye’nin kuzeyinde gelişmeler hız kazanıyor. Özellikle yeni bir senaryo “Fırat’ın doğusunda” uyarlanmak isteniyor. Tabii ki sahnede yine YPG (PYD) ve onun kamuflajı diyebileceğimiz (Suriye Demokratik Güçleri) SDG bulunuyor.
ABD’ye gelince orada da değişen bir şey yok! ABD’nin bu konuda sorunu zamana yayan, ama bir o kadar kararlı bir tutum sergilediği görülüyor. Öyle ki Türkiye’nin Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile eş zamanlı biçimde “YPG’ye söz vermedik”, “Türkiye’nin hassasiyetlerini anlıyoruz” ve hatta “Çekiliyoruz…” şeklinde açıklamalarda bulunmuş olsalar da her defasında yeniden konuşlanmanın, terör örgütü ile yeniden bir etkileşim kurmanın yolunu buldular.
Hatırlanacak olursa ABD Başkanı Trump, 2019 sonunda “Petrolü seviyorum. Elimizde tutacağız. Kürtler ile çalışıyoruz” demişti. Hoş… Onların sürekli “Kürtler” diyerek inşa etmek istedikleri şey, Türkiye’ye yönelik tavırlarını da ortaya koyuyor. Nitekim Türkiye hiçbir zaman bölgedeki Kürtlere karşı değildir, olmamıştır. Sorun, terör örgütleriyle bir ve beraber olanlar için geçerlidir.
Çok eski değil daha Mayıs sonunda askeri malzemeler taşıyan ABD konvoyu, El Velid sınır kapısını geçerek Haseke şehrine ulaştı. Ayrıca Irak'ın El Mahmudiye köyünde ABD'ye ait 6 zırhlı araç da, Suriye'deki bazı petrol yataklarına gönderildi.
İşte bu askeri yığınaklarla, bilmem kaç bin tırlık yardımları terör örgütüne ulaştıran Pentagon, sadece silahlandırmakla kalmayıp bu kez de maşalarını Suriye’deki anayasa görüşmelerine hazırlıyor. Bildiğiniz gibi Türkiye Cenevre’deki görüşmeler başta olmak üzere bu sürecin içerisinde YPG-PKK unsurlarını istememişti. Terör örgütü resmi anlamda buraya bir temsilci gönderememişti. Bir başka hatırlatma Rusya’nın da SDG görünümlü YPG’ye soğuk bakmadığı…
Peki son gelişmeleri önemli kılan nedir?
Suriye’de Kürtleri temsil ettiğini (sözde) iddia eden iki önemli yapılanma var. Biri PYD (YPG) diğeri de Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS)…
PYD’yi artık biliyoruz!
ENKS: 2011 yılında Irak’ta Barzani inisiyatifiyle kurulan bir örgüt. Kürt siyasi partileri ve bazı sivil toplum kuruluşlarından oluşuyor. YPG’yi terör örgütü olarak görmeyen ENKS, bir dönem YPG’nin de hedefi olmuştu. Süreç içerisinde Türkiye de bu iki örgütü ayrı tutmaya çalıştı. Şubat ayında Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ENKS heyeti ile bir görüşme yapmış ve “Kürtlere asıl zararı PKK/YPG’nin verdiğini vurguladık” demişti. Bu iletişim Türkiye’nin, terör örgütlerine karşı dururken Suriye’deki Kürtleri doğrudan muhatap alma çabasının da bir sonucuydu.
Gelin görün ki geçen ay başından bu yana PYD ile ENKS arasında yoğun bir diyalog süreci başlamış durumda. Görüşmelerin ABD’nin Ortak Görev Gücü Komutanı Eric T.Hill’in ”Mazlum Kobani” kod adlı teröristle görüşmesinden sonra hızlanması da dikkat çekici. Terörist Şahin Cilo, “Kürtler arasında başlanan diyalogun ilk aşaması başarılı bir şekilde sonuca ulaşmıştır. Diyalogun ikinci aşamasına geçilmiştir. Siyasi taraflardan beklentimiz halkın çıkarlarını ve geleceğini esas almalarıdır. Biz birlikte başarıp tarih yazacağız.” açıklamasıyla sanki bir müzakerenin ötesinde, yeni bir devlet düzenine hazırlığın işaretlerini verir gibiydi. Bu noktada YPG’nin Rejimle de görüştüğünü unutmayalım.
Bir başka önemli husus da ENKS, 80 üyeli Suriye Ulusal Konseyi’nin de bir parçası… Burada 14 üyeleri bulunuyor. Dün doğrudan Konseyin Başkanlığını yürüten Abdurrahman Mustafa’ya sordum. O da tehlikenin farkındaydı. Şöyle dedi: “ENKS koalisyonun içerisinde muhalefetle birlikte hareket eden bir yapıydı. Son iki ay içerisinde PYD ile bir araya getirip görüşmeler devam etti. Barzani de destek veriyor. Biz bu görüşmelere kaygı ve kuşkuyla yaklaşıyoruz. Bizim terörle iç içe olan SDG ile bir araya gelmemiz mümkün değil.”
Bir başka bilgi de Haziran ayında Müzakere Heyetinde, Temmuz’da da Ulusal Koalisyon’da seçimler yapılacak olması…
Bu gelişmeler en az Korona kadar önemli!