Terör örgütüyle mücadelede hangi noktadayız?
Bir süredir terör örgütlerine yönelik önemli bir mücadele veriliyor. 2015 yılından itibaren “çözüm sürecinin” sona ermesiyle birlikte PKK-YPG’ye yönelik operasyonların örgütün yurt içindeki pozisyonuna ciddi darbe vurduğu anlaşılıyor. Bu süreçte özellikle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sistemli ve kararlı yönetim modelinin emniyet, jandarma, istihbarat ekseninde güçlü bir koordinasyon ve motivasyon sağladığı görülüyor. Yoğun operasyonel ve istihbari baskı da böyle bir anlayışın ürünü… Toplum desteğinin de artmasıyla birlikte terör örgütünün önemli kaynakları adım adım bertaraf ediliyor.
Bu açıdan bakıldığında terör örgütüyle mücadelede en etkili hamlelerden biri, lojistik ve bilgiye dayalı yurt içi ağ düzeneklerini birbirinden koparmak ve işlevselliğini yitirmesini sağlamaktır. Öyle ki bu sebeple örgüt mensuplarının erzak bulamadığı ve bazı bölgelerde suya dahi ulaşamadıkları ifade ediliyor. Bir yandan örgüt mensuplarının sayıca azalması, bir yandan da sözde lider kadroda yaşadıkları yoğun kayıplar, moral-motivasyon gücünde büyük bir kırılmaya sebep oluyor. Bakın 2020 yılında istihbarata dayalı operasyonlarla 6’sı turuncu, 15’i gri kategoride sözde lider terörist etkisiz hale getirilmiş. Buna ek olarak ikna kapsamında gelenler de aralarında olmak üzere, 50’si ölü 150’si sağ-yaralı, 89’u teslim olarak 289 terörist etkisiz kılınmış.
Mücadelenin geldiği genel seviye sayısal açıdan dikkat çekiyor. Yurt içi terörist mevcudu 2017 yılında 3 bin civarındayken 2020 Ocak ayında bu sayı 526 düzeyine düşürülmüş. 1 Haziran 2020 itibariyle yurt içinde, kırsaldaki terörist sayısı 460 civarında...
Yurt içinde teröristle mücadelede varılan noktayı göstermesi bakımından örgütün kendi içerisindeki telsiz haberleşme ağı da dikkate değer… 2019 yılı ilk 5 ayında 165 telsiz haberleşmesi gerçekleşirken, 2020 yılı ilk beş ayında %40’lık bir azalma ile bu sayı 100 dolaylarına gerilemiş.
Bu rakamlar Türkiye’nin PKK terörüne karşı yurt içinde verdiği mücadelenin sayısal neticeleri. Ancak bunun kadar önemlisi sınır ötesi operasyonlar ve Suriye, Irak'taki bütünleşik yapılanmadır. Buradaki adımlar yurt içindeki tabloyu da bir anda değiştirebilir. Uluslararası ve karşı diplomasi de göz ardı edilemez. Geldiğimiz noktada ABD başta olmak üzere pek çok ülkenin terör tanımı ve beklentisi farklıdır. Uluslararası kuruluşlar nezdinde bile bu farklılaşma dikkat çekiyor. ABD, PKK’yı terörist görürken YPG’yi öyle değerlendirmiyor. Dolayısıyla başta kendi ülkenizde kavramlar dünyasındaki savaşta galip gelmek zorundasınız.
Terörle mücadeleye uygun kavramlar geliştirmek kadar önemlisi, terör örgütlerine katılımların kesilmesi yönünde adımlar atabilmektir. Bu noktada da terör örgütüne katılımların ciddi biçimde düştüğü görülüyor. 1 Haziran itibariyle 2020 yılında sadece 16 katılım gerçekleşmiş. Bu rakamın özelikle 2016’den bu yana oransal olarak düştüğü anlaşılıyor. Öyle ki terör örgütüne katılımlar 2015 yılında 3884, 2016 yılında 703, 2017 yılında 161, 2018 yılında 136, 2019 yılında ise 130…
Katılımları önleyen bir başka etken de ikna yoluyla teslim olan terörist sayısındaki artıştır. Bu konudaki başarı, örgütün yeni eleman devşirmesinde psikolojik bir bariyer görünümündedir. Bu kapsamda ikna çalışmaları sonucunda 2016 yılında 49, 2017 yılında 135, 2018 yılında 165, 2019 yılında 273 ve 2020 yılında 81 olmak üzere toplamda 703 teröristin teslim olması sağlanmış...
Maalesef şehitlerimiz de oluyor. İç güvenlik operasyonları kapsamında 2020 başından bu yana 7 şehit verdik. Bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
İşte bu rakamlar içerisinde bulunduğumuz kırılgan ve kaotik dönemi dikkate aldığımızda,Türkiye için son derece anlamlıdır!