Türk savunma sanayinin ardındaki güç…
Geçtiğimiz günlerde Türk Savunma Sanayi hakkında bir haber kamuoyuna yansıdı. Dünyadaki en büyük 100 savunma şirketini satış rakamlarına göre sıralayan ve bu alandaki en prestijli yayınlardan biri olarak kabul edilen Defense News’in 2020 sıralamasında Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı (TSKGV) bünyesindeki şirketler üst sıralarda yer almayı başardılar. İşte bunun ardında ciddi bir detay yatıyor ve vurgulanmasını önemli buluyorum.
Öncelikle TSKGV, savunma sanayinde faaliyet gösteren 6 bağlı ortaklığı ve 8 iştiraki olmak üzere 14 şirkette doğrudan pay sahibi... Bugün itibariyle Türk Savunma Sanayinin toplam satışlarının %42’si, ihracatın %33’ü bağlı ortaklıklar eliyle gerçekleştiriliyor. Söz konusu ortaklıklar pek çoğumuzun ismine aşina olduğu şirketler. Aselsan, Roketsan, Havelsan, Türk Havacılık Uzay Sanayii (TUSAŞ), İsbir, Aspilsan… Bir de bunların ülke genelinde doğrudan ve dolaylı hissesinin olduğu şirketler var ki bu sayı toplamda 60’a çıkıyor.
Yukarıdaki sıralamada Aselsan 48’nci, TUSAŞ 53’ncü, Roketsan 91’inci, Havelsan’ın 99’uncu olduğu açıklandı. Ayrıca İstanbul Sanayi Odasının 500 büyük şirket sıralamasında da Aselsan 11’inci, TUSAŞ 18’inci...
Görüştüğüm yetkililer şu an dünyadaki 3 uçaktan birinin motor üretiminde Türkiye’nin dahili olduğunu belirtiyorlar. Nasıl derseniz, nihai marka başka olsa da o motorun üretim sürecinde mutlaka Türk Savunma Sanayi şirketlerinin payı var. Bu da gösteriyor ki asıl sıçramayı yapabilmek için dünya çapında bir marka ürün meydana getirmek ve bu ürünü kendi markanızla kabul ettirmek nihai hedeflerden biri olmalı.
Bir başka önemli husus savunma sanayinde yerli katkı oranı 2016’da %58, bugün ise %70 düzeyinde. Ve şuan 10 binden fazla çalışanı ile savunma sanayi sektörü ulusal ekonomi açısından çok değerli. 2018 yılında 2650 yerli KOBİ ve alt yüklenici ile çalışılırken bu rakam 2019’da 6380’e gelmiş.
Gelecek yılı dikkate alacak olursak iki önemli yatırım öne çıkacak. Birisi ortaklıklardan İŞBİR’in üstlendiği ve Balıkesir’de inşaatı devam eden alternatör (şarj dinamosu) ve jeneratör üretecek fabrika, diğeri de Aspilsan tarafından Kayseri’ye kurulmakta olan lityum bazlı pil üretim tesisi… Planlandığı gibi tamamlanırlarsa her türlü batarya ve kesintisiz güç kaynağı yerli üretime sahne olacak. Lityum deyip geçmemek gerek. Afganistan’da kaldığım dönemde ABD’nin işgal sebeplerinden birisinin ülkedeki Lityum yatakları olduğunu bazı Afgan yetkililerden duymuştum. Bu arada Endüstriyel Kenevir üretiminin yüksek teknoloji alanındaki etkisi hafife alınamamalı. Yozgat Bozok Üniversitesi bu yıl Endüstriyel Kenevir üretiminde pilot üniversite seçildi. Kısa süreye rağmen yurtdışından konuya ilgi gösteren firmalar gelmeye başladı. TSKGV’deki yetkililere önerim Kayseri’deki Aspilsan’a entegre biçimde burada Kenevir bazlı eklemlemeyi sağlayacak bir tesisleşmeye gidilebilir. Bunun için teknik koşullar müsait gözüküyor.
Ve elbette donanımlı insan kaynağı bu alanı ilerletmek için şart. Aselsan ve TUSAŞ gibi kuruluşlar çekirdekten yetiştirmek için teknik okullarla protokol imzalıyorlar. Belirtmek gerekir ki Türkiye’nin sadece bu alanda değil diğer alanlarda da atılım yapabilmesi için mesleki ve teknik okulların kalitesini ve tercih edilebilirliğini artırması gerekiyor. Yani okulların sayısından çok niteliğinin nasıl olduğu önemli. Birbirine benzeyen lisans programları ve artan işsizler ordusu bu konuda köklü adımlar atılmasını gerekli kılıyor.
Yukarıda bahsettiğim ilerlemede fazla yazılıp çizilmeyen bir detayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, TSK’nın savaş gücünü artırmayı hedefleyen bir kuruluş ve birçok gelir kaynağına (finansal gelir, kâr payları, İDEF gelirleri vb) sahip. Sanırım bunların en etkilisi ve anlamlısı vatandaşların bağışlarıyla elde edilen gelir. Halkın desteğini ve gönül gücünü kazanmanın sektörel ilerlemedeki rolü rakamlara da yansıyor. TSKGV 33 yaşında bir kuruluş ve 2017 yılına kadar olan 30 yıllık dönemde 27 bin kişi bağışta bulunmuşken son 3 yılda bağış yapan kişi sayısı 135 bine yükselmiş. Yine 2011 yılındaki toplam bağış tutarı 1.402 milyon TL iken bu rakam son üç yılda toplam 164.132 milyon TL’ye ulaşmış. Dolayısıyla savunma şirketlerinin bu konuma gelmesinde vatandaşlarımızın desteği ve yaptığı bağışlar hayati bir öneme sahip…