Dünya bu kuralı değiştirmeden özgür ve huzurlu olamaz!
Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) bu yıl 75.kuruluş yıldönümünü kutluyor. Bugün başlayacak resmi program tarihte ilk defa uzaktan yapılan konuşmalarla sürdürülecek. Yarın ise liderlerin söz alması bekleniyor.
İkinci Dünya Savaşı'nın ardından 24 Ekim 1945'te oluşturulan ve bugün 193 üyeye ulaşan BM'nin temel amacı, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak.
Ancak 75 yıl öncesinin koşulları bugün değişmiş olmasına rağmen o koşullar geçerliymişçesine 5 Daimi Güvenlik Konseyi üyesi dünyanın kaderini belirleyebiliyor. Genel Kurul kararlarının aksine Konseyin aldığı kararlar 193 üye ülke üzerinde bağlayıcı. Bu durum daimi üyelerin kendi ulusal çıkarları için kullanılmakta ya da bu gerekçelerle başka ülkelere yaptırım uygulanmaktadır.
193 üyelik dünya sistemi, adeta 5 ülkenin iki dudağı arasında…
BM’nin tıkanan bu sisteminde reform yapılması gerekliliği artık farklı ülkelerde yüksek sesle konuşuluyor.
75.dönemde Genel Kurul Başkanlığına seçilen Volkan Bozkır’ın bu süreçte en büyük çabası söz konusu reformların hayata geçirilmesi olmalıdır.
Nitekim kurulduğu dönemde Güvenlik Konseyi, temsil ilkesinden ziyade sorumluluk ve kapasite temelinde tasarlanmıştı. İkinci Dünya Savaşı'nda galip ülkeler Çin, Fransa, Rusya, Birleşik Krallık ve Birleşik Devletler ile Genel Kurul tarafından iki yıllık dönem için seçilen altı geçici üyeden oluşuyordu.
Asıl dikkat çekilmesi gereken nokta beş daimi üye 1945'te dünya nüfusunun %50'sinden fazlasına sahipken bugün dünya nüfusunun %26'sını oluşturuyorlar. Üstelik Çin olmadan, diğer dört daimi üye dünya nüfusunun sadece %8'ini oluşturuyor.Dünya nüfusunun yüzde 58,6'sını temsil eden Asya-Pasifik Grubu'ndaki 53 ülke, koltukların %20'sine sahip. 1963’te bir genişleme olsa da daimi üyelik sistemi hiç değişmedi. 1945’ten bu yana 142 yeni ülke BM’ye katılmış olmasına rağmen o tarihteki güç dağılımı aynı şekilde uygulanmak isteniyor. Özellikle Afrika, Asya, Latin Amerika ve Karayipler bu temsilde yetersiz. Almanya, Japonya, Hindistan gibi ülkelerin de konsey içerisinde daimi statüde yer alması konuşuluyor. Örneğin Almanya BM çalışmalarına en çok katkıda bulunan dördüncü ülke...
Türkiye son olarak 2008 yılında konseyin 10 geçici üyesinden biri olmuştu. O tarihte bizzat Afganistan'a giderek hazırladığım teknik yardım çalışması oylama öncesinde genel kurul üyelerine dağıtılmış ve etkili de olmuştu.
Geriye bakıldığında 2005'te yoğunlaşan ancak bugüne kadar bir çözüme kavuşmayan reform tekliflerinde ikisi öne çıkıyor.
Belki de en önemlisi, Almanya, Hindistan, Brezilya ve Japonya tarafından hazırlandı…Bu kapsamda Güvenlik Konseyi'ne altı yeni daimi üye eklemek. Bu üyelerin sırasıyla Asya, Afrika, Batı Avrupa, Latin Amerika ve Karayip ülkelerine verilmesi öngörülüyor. Ayrıca Güvenlik Konseyi'ne dört geçici üye eklenmesi isteniyor.
İkinci teklif ise daimi olmayan üyelerin sayısında iki katı artış sağlanması ve daimi üyelerin veto yetkisini düzenlemek. Bildiğiniz gibi şuan 5 üyeden herhangi biri veto etse teklif kabul edilemiyor. Afrika Birliği de daha önce benzer bir teklifte bulunmuştu.
Bugüne kadar reformun yapılamayışının temel sebebi de yine bu 5 daimi üyenin istemeyişi. Zira BM Şartı’nın 108. Maddesine göre değişikliğin ilk aşamada Genel Kurulda 193 üye devletin en az 128’i tarafından onaylanması gerekiyor. Ancak daha sonra, beş daimi Konsey üyesi dahil olmak üzere üye devletlerin en az üçte ikisi tarafından ulusal prosedürlere uygun olarak kabul edilmeli.
İşte bu çıkmaz Güvenlik Konseyi'nin, dolayısıyla BM’nin otoritesini, meşruiyetini ve etkinliğini zayıflatıyor. Gelin görün ki; bugün dünyanın uluslararası hukukun adil bir şekilde uygulanmasına ve makul işbirliğine ivedilikle ihtiyacı var.