İran'da Karabağ etkisi ve kaçınılmaz yüzleşme!
Azerbaycan ordusu dünkü ilerleyişi ile İran-Karabağ hattını kontrolüne geçirdi. Ağbend sınır kapısının da alınmasıyla İran’dan işgal bölgesine lojistik desteğin önü ciddi oranda kesilmiş oldu. Bunun sahada ve hatta masada etkileri olacağını söylemek mümkün.
Zira bu haliyle Karabağ sorunu İran açısından oldukça stratejik ve karmaşık bir hal almaktadır.
Öncelikle tarihsel bakımdan 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay anlaşmaları ile o günkü Azerbaycan’ın kuzey ve güney olarak ikiye ayrıldığını hatırlamak gerekiyor. Kuzey Çarlık Rusya’da, Güney Azerbaycan ise İran’da kalmıştı. İran bu kavramsallaşmayı hep bir tehdit olarak gördü. 1918'de kuzeyde kurulan Azerbaycan Cumhuriyetini bile yaklaşık 2 yıl sonra tanıdı.
Azerbaycan bağımsızlığını elde ettikten sonra yoğunlaşan Ermenistan işgali ve meydana gelen çatışmalar İran’ın da güvenliği için tehdit oluşturunca Tahran’ın iki kez yaptığı arabuluculuk denemesi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hatta bu iki denemede de Ermenistan’ın elde ettiği netice işgalin en kritik adımları olmuştur. Birincisi 24 Şubat 1992’de İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Velayeti, taraflar arasında arabuluculuk yapma amacıyla bölgeyi ziyaret etmiş ve uzlaşmaya çalışılırken Ermenistan Hocalı Soykırımı`nı gerçekleştirmiştir.
İkincisi 7 Mayıs 1992’de, Tahran’da Azerbaycan Parlamento Başkanı Yakub Memmedov, Ermenistan Devlet Başkanı Levon Petrosyan ve İran Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani arasında görüşme gerçekleştirilmiştir. Burada Azerbaycan ile Ermenistan arasında 8 maddeden oluşan bir anlaşma imzalanmıştır. Ama anlaşmadan iki sonra 9 Mayıs’ta Ermenistan Şuşa’yı, 17 Mayıs Laçın’i işgal etmiştir...Bu iki başarısız girişim İran’ın gelecekteki çabalarını da engellemiştir.
İran için Güney Kafkasya’da bölge dışı aktörlerin etkisini kırmak adına Karabağ'ın stratejik önemi bulunmaktadır. Özellikle ABD ve batının burada etkinleşmemesi adına Karabağ bir araçsallık taşımaktadır. Azerbaycan-İsrail ilişkilerindeki ilerleme de İran’ın Ermenistan ile yakınlaşmasında bir başka etkendir.
Bununla birlikte İran’daki 35 milyon Azerbaycan Türkünü dikkate alarak Karabağ’daki çözümsüzlük halini Azerbaycan’a bir baskı aracı olarak görmektedir. Sorun Azerbaycan lehine çözülürse İran’daki insanlara bir umut olacak, İran’ın bütünlüğü risk altına girecektir. Kaldı ki bir gün kuzey ve Güney Azerbaycan’ın birleşeceği yönündeki istek ve iddialar yeni değildir, farklı mecralarda açıkça seslendirilmektedir.
Ayrıca Ermenistan’ın bugün Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’la olan ilişkileri sebebiyle dış ticaretinin gerçekleştiği en önemli ülkelerden biri İran’dır. Burada İran’ın Ermeni diasporasını kendi lehine kullanma hedefi de etkilidir. İran’da Ermenilerin ana dil hakkı 35 milyon Azerbaycan Türk'ünden çok ileri durumdadır. Bu yönüyle İran Karabağ problemindeki politikasıyla Ermenistan’ın kendisine daha bağımlı hâle gelmesini hedeflemektedir.
Ancak yine de çatışmaların uzun sürmesi İran açısından riskleri artırmaktadır. Kaosun artmasıyla Hristiyan Ermenistan ve Müslüman Azerbaycan arasında tercih yapma zorunluluğu İran'ı içeride de zorlamaktadır. Ve son çatışmalarda olduğu gibi buradaki Azerbaycan Türkleri tepkilerini ortaklaştırmaktadır.
Dolayısıyla İran kendi bütünlüğü ve bölgenin istikrarını gerçekten önemsiyorsa Azerbaycan'ın toprak bütünlüğü ilkesini amasız/fakatsız desteklemelidir.