Nahçıvan koridoru: Fırsatlar, tehditler (2)
Dün Nahçıvan’ın tarihsel ve stratejik öneminden, bugünlere nasıl ve hangi süreçlerle taşındığından bahsetmiştik. Türkiye-Nahçıvan-Azerbaycan ve oradan Hazar’ın çevresinde yaşanabilecek olası bir hareketlilik sadece Güney Kafkasya için değil Avrasya’nın yeni bir ivme yakalamasına neden olabilir. Bu ivmeden Çin’den Avrupa’ya uzanan ipek yolunun orta kuşak çizgisi etkilenebilecektir. Zira Bakü-Tiflis-Kars ve ona bağlı diğer bağlantı koridorları doğrudan bu hattın bir parçası. Ancak bu hat üzerindeki bir değişimin, yüzyıllar boyu Avrasya’da zıt güçler halinde hareket eden ülkeleri yakından ilgilendiriyor.
Bu bakımdan söz konusu projelere yönelik adımlar atarken kavramlar dünyası ve ilişkiler ağı çok hassas yönetilmek zorundadır. Karabağ’daki çatışmalar sürecinde hem Türk Konseyi’nin hem de Avrasya Ekonomik Birliğinin üyeleri olan Türk Cumhuriyetlerinin yaklaşımları nasıl bir strateji izlenmesi gerektiğine yönelik ipucu teşkil etmektedir.
İşte yine böyle bir süreçle karşı karşıyayız. Karabağ’daki anlaşmanın ardından Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, “Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolunun ana damarlarından Divriği-Kars hattında kapasiteyi 5 milyon tondan 20 milyon tona çıkaracağız. Azerbaycan’daki yeni gelişmeler sonrası Nahçıvan tarafına bir demir yolu planlıyoruz.” dedi. Bunun üzerine Türkiye ile Azerbaycan arasında Nahçıvan üzerinden kesintisiz ulaşım sağlanacağı iddia edildi.
Daha önce de Cumhurbaşkanı Erdoğan 2020 Şubat’ında Azerbaycan’a gitmiş ve bir dizi anlaşma imzalanmıştı. Aliyev ile ortak basın toplantısında Kars-Iğdır-Nahçıvan demiryolu hattı ve Kars-Nahçıvan gaz hattının yapılacağı açıklanmıştı. Konuşmasında şöyle demişti: “Siyasal alanda önemli bir adım Nahçıvan ve Türkiye arasındaki demir yolu meselesidir. Bu, Nahçıvan`nın gelişimi bakımından çok önemlidir. Bir başkası ise Nahçıvan`da sınıra kadar, aynı şekilde, Iğdır`dan da sınıra kadar doğalgaz boru hattının çekilmesidir. Böylelikle, takriben 160 kilometrelik boru hattının çekilmesi ile Nahçıvan doğalgazla ilgili daha elverişli imkan elde edilecektir.”
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı'nın açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Başbakanı Bakıtcan Sagintayev, Özbekistan Başbakanı Abdulla Aripov ve Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili katıldığı törenle yapılmıştı.Nahçıvan hattı aslında 2008’de Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun temeli atılırken gündeme gelen ve Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanlığı döneminde ilk defa etütleri yapılan bir projeydi. O tarihte Gürcistan özelinde bazı problemler çıksa da Yıldırım’ın girişimiyle Bakü-Tiflis-Kars projesi ilerletilmişti. Bu temel üzerinde Nahçıvan’ı da içerisine alan mutabakat zaptı yaklaşık 2 yıl sonra imzalanmış oldu. Demiryolunun geliştirilmesi kapsamında Ulaştırma Bakanlığı'nın 2023 hedeflerinden biri de “Uzak Asya’dan Batı Avrupa’ya uzanacak olan Modern Demir İpekyolu’nun hayata geçirilerek iki kıta arasında kesintisiz demiryolu koridoru oluşturulması...” şeklindedir. Bu noktada Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ve Marmaray/Boğaz Tüp Geçişiyle belirtilen demiryolu koridoru işlevsel kılınmaktadır. Ayrıca uzak vadede Sivas hattı dahil Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesiyle entegre edilmesi hedeflenmektedir. Eğer planlandığı gibi giderse 2034 yılı sonunda; Bakü-Tiflis-Kars projesi 3 Milyon yolcu ve 17 Milyon ton yük taşıma kapasitesine ulaşılacaktır. Böylelikle Türkiye-Nahçıvan-Azerbaycan işbirliği Uzakdoğu ve Orta Asya’ya bağlanmış olacak. Bütünsel olarak ihracat potansiyeli artacaktır. Haliyle Türk Konseyi de bölgenin başat aktörlerinden birisi haline gelebilecektir. Bakü, Atrau, Tükmenbaşı limanların arasındaki taşımacılık da açılacak koridor ile birlikte bölgeye komşu tüm ülkeler için yeni bir ticaret potansiyeli meydana getirecektir.
Buna karşın 2004 yılında yapılan bir anlaşmayla Azerbaycan, İran sınırındaki Astara’dan bu bölgeye doğalgaz verirken buna karşılık olarak İran aldığı gazın %85’ni Nahçıvan’a veriyor. Buna göre Türkiye’nin Nahcıvan’a gaz hattı çekmesi İran açısından stratejik bir durum. Ayrıca Çin’in son dönemde Güney Kafkaslar’da etkisini artırmaya çalıştığı biliniyor. Henüz istediği alanı bulamasa da Türkiye ve Rusya’dan sonra Azerbaycan’ın en büyük ithalat ortağı haline gelmiş durumda.
Nahçıvan’daki muhtemel hattın yeri, mesafesi ve kullanım şekli, ikili ve çoklu ticareti, kargo/taşımacılığı, turizmden, bilet fiyatlarına kadar Güney Kafkasya’nın işleyen mekanizmasını kökten değiştirebilir. Salgının de etkisiyle gelecek yıl Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan’da %3 ile 5 arasında değişen bir ekonomik daralma yaşanacak. Eğer diğer anlaşma koşullarını dışarda tutarsak Nahçıvan Koridoru bölgede uzun yıllar süregelen bir tür savaş ekonomisinden, barış ve işbirliği ekonomisine yönelen anahtar olabilir. Örneğin Nahçıvan’a açılacak bir karayolu Bakü-Nahçıvan arasındaki mesafeyi 581 kilometreden 403 kilometreye düşecek. Ayrıca hattın genişliğine göre Azerbaycan ile Türkiye arasındaki mesafe 343 km azalacak. Sadece Azerbaycan ve Türkiye değil, İran ve Ermenistan açısından da yeni imkanları ortaya çıkaracak.
İlk bakışta kulağa hoş gelen bu tablonun ancak yeni bir iklimin ve bir tür paradigma değişiminin sağlanmasıyla işlevsel ve sürdürülebilir olacağını vurgulamak gerekiyor. Çünkü Nahçıvan sadece “Türk Kapısı” olmanın dışında Kafkasya’nın barış ve huzurunu tesis edecek, kökleşmiş düşmanlıkları ekonomik bağımlılık temelinde öteleyecek bir muhtevaya sahip. Dolayısıyla Rusya’nın merkezinde yer aldığı 9 maddelik anlaşma metni bu fırsat ve tehditlerle birlikte değerlendirildiğinde yukarıdaki potansiyeli akamete uğratabilecek ciddi belirsizlikler bulunuyor.
YARIN bunları madde madde sıralayacağız…