Fransa'nın Dağlık Karabağ hamlesi ve KKTC'nin tanınması…
Dün Fransa Senatosu partilerin ortak imzasıyla “Dağlık Karabağ’ın tanınması gerekliliğini” içeren kararı 305 milletvekilinin evet oyuyla kabul etti. Kararın bir bağlayıcılığı yok. Fransa hükümetine bir mesaj niteliği taşıyor. Bu aslında bir süredir Paşinyan yönetiminin üzerinde çalıştığı hamlenin ilk aşamasıydı. Çatışmalar sırasında da pek çok girişimler yapılmış ancak senatoya getirilememişti. Geçtiğimiz hafta da 15 kentin belediye başkanları ve Paris belediye meclisi, benzer bir karar almışlardı.
Karar sonrası sosyal medya hesabından bir açıklama yapan Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, karar taslağının Fransa Senatosu tarafından kabul edilmesini tarihi bir hamle olarak değerlendirdi ve başka ülkelerde de benzer kararların önünü açacağını ifade etti. Doğrusu Paşinyan’ın tavrı züğürt tesellisinden öte bir şey değil. Ama bir arka planı var...
Senatodaki karar taslağının arkasındaki isimlerden biri olan Fransa'daki Ermeni Örgütleri eşbaşkanı Mourad Papazian “Fransa daha önce de pek çok defa Dağlık Karabağ’ın statüsünü tartıştı ve buranın güvenliği ancak bağımsızlığının tanınması yoluyla güvence altına alınabilir.” derken Ermeni diasporasının Fransa üzerinden bir tanınma kararı ile statüko konusundaki mevcut belirsizliği aşmak istediğini işaret ediyor.
Karar sonrası Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian "Dağlık Karabağ’ın bağımsız bir devlet olarak tanınması kimseye fayda sağlamaz.” açıklamasında bulundu. Geçen hafta yine Fransız Bakan parlamentoda bir milletvekilinin sorusu üzerine şöyle demişti: “…Bu ateşkes temeldeki sorunu çözmez. Asıl şimdi ortaya çıkan soru şudur: Belirsizlikler gelecekte nasıl çözülecek? Öncelikle Fransa Cumhurbaşkanı ile Putin arasında, dün de Paris'te Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile benim aramda görüşmeler vardı. Ateşkesin belirsizliklerini ortadan kaldırmak için Moskova'da bir toplantı yapacağız. Sorunlar mülteciler, ateşkesin parametreleri, Türkiye'nin varlığı, savaşçıların dönüşü ve Dağlık Karabağ'ın statüsüne ilişkin müzakerelerin başlamasıdır.”
Öyle anlaşılıyor ki Fransa, Rusya ile Türkiye’nin sorunun çözümüne yönelik adımları karşısında Ermenistan’ın gönlünü almaya ve AGİT Minsk Grubunu devreye sokmaya çalışıyor.
Fransa’nın bu adımları meselenin çok kritik olan bir başka boyutunu hatırlatıyor.
Sanırım 2007 yılıydı. Azerbaycan’dan KKTC’ye çoğunluğu işadamlarından oluşan bir gayriresmi uçak inmişti. Tabi o zamanlar Türkiye’de de KKTC’de de farklı bir iklim vardı. Ermenistan’la sınırların açılması dahi yazılıp çiziliyordu. Benim gibi olayı fark eden pek çok kişi bu uçak kararıyla heyecanlanmıştı. Ancak sonrası gelmedi. İşte sonrasını tam o tarihlerde gittiğim Bakü’de iktidardaki Yeni Azerbaycan Partisinin Genel Başkan Vekili Ali Ahmedov’a sormuştum. Cevabı ise bugüne ışık tutuyordu.
“Bu uçaktan sonra Avrupa Parlamentosu bize ulaştı ve dediler ki eğer siz KKTC’yi tanırsanız biz de Dağlık Karabağ’ı tanırız. Biz de bunun üzerine Türkiye ile görüşerek süreci durdurduk.”
Bu açıklamayı bir süre sonra ilke kez Türkiye basınında gündeme getirdim ve sürekli KKTC’nin tanınmasının bir gün mümkün olacağını anlatmaya çalıştım.
Şimdi gelinen aşamada Fransa ve AB yetkilileri şunu bilmelidirler ki eğer şartlar böyle giderse KKTC’nin tanınması gerçekten çok uzak değildir…