Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Karabağ’da anlaşmayı sağlayan 10 Kasım mutabakatının ardından Ermenistan’da taşlar yerinden oynadı. Muhalefetin sesi giderek yükselirken, Paşinyan’ın istifasını isteyenler her geçen gün arttı. İhanetten yargılanması isteyenler az değil… Paşinyan ise "Kendimizi anlaşmayı imzalamaktan başka bir alternatifin olmadığı bir durumda bulduk" diyerek anlaşmaya zorunlu bir biçimde imzaladıklarına inandırmaya çalışıyor.

        Sosyal medya hesabından paylaştığı üzere Paşinyan, 19 Ekim'de Putin'den bir telefon almış. Putin savaşı durdurma çağrısında bulunmuş ve Ermenistan’ın eski cumhurbaşkanları Robert Koçaryan, Sarkisyan ve Levon Ter-Petrosyan'ın da bu kararı desteklendiğini belirtmiş. Söylediğine göre Paşinyan rayonlardan vazgeçmiş ama Şuşa’yı vermeyeceklerini söylediği için ateşkesin o gün sağlanamadığını ileri sürüyor.

        Paşinyan’ın asıl dikkat çeken açıklaması yine dün akşam şöyleydi: “Savaşı daha erken durdurmamız gerektiğini söylüyorlar. Savaşı daha erken durdurmanın bedeli aynıydı. 7 rayonun teslimi. Şuşa ve Hankendi’nin kaybına sebep olacak tehdit koşullarında 3 bölgeyi teslim etmek bir ihanetse, 7 rayonun nispeten daha iyi koşullarda teslim edilmesi nasıl bir ihanet olmaz?”

        Tam da bu aşamada Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan dün Rusya’ya özel bir ziyaret gerçekleştirdi. Akşam saatlerinde Moskova’dan yaptığı açıklamada hükümeti istifaya davet etti. Aslında Sarkisyan 6 Kasım’da da “ülkede erken parlamento seçimlerinin kaçınılmaz olduğunu ve bu tarihe kadar bir mutabakat hükümetinin gerektiğini” söylemişti. Bu arada gerek çatışmalar sırasında gerekse anlaşmanın ardından Aliyev’in yaptığı açıklamaların Paşinyan’ı oldukça zor durumda bıraktığının altını çizmek gerekiyor.

        REKLAM

        "Ne oldu Paşinyan..." şeklindeki sözleri bile travmaya sebep olacak türden!

        Ancak unutmamak gerekiyor ki Sarkisyan’ın bu açıklamasının perde arkasında Ruslar var. Rusya açısından çatışmalar öncesinden başlayan ve anlaşmaya kadar devam eden temel bir algı vardı: Azerbaycan mantıklı bir stratejik ortak, Ermenistan ise batıyla da flört etmeye çalışan şımarık bir partner görünümündeydi. Buna göre ciddi bir süredir Paşinyan yönetimine sıcak bakmayan Putin’in koşullar oluştuğunda kendisine daha yakın bir yönetime destek vereceği ifade ediliyordu. Hatta Azerbaycan’ın ilerleyişini bu yaklaşıma bağlayanlar da oldu.

        Bununla birlikte Sarkisyan’ın istifa çağrısı Fransa’nın sürece müdahil olma çabalarının olduğu bir dönemde gerçekleşti. Cuma günü Erivan’a giden Fransa Dışişleri Bakanı “Ermenistan’ın yanında olduklarını ve anlaşmadaki belirsizlikleri AGİT Minsk Grubu eşbaşkanları üzerinden yeniden masaya yatırmak istediklerini” ifade etmişti. Paşinyan da benzer bir çözüm önerisiyle AGİT Minsk Grubunun devreye sokulmasını önermişti. Ayrıca Fransa Senatosunun “Dağlık Karabağ tanınsın” önerisi Paşinyan için yeni bir umut haline gelmişti. Bunun dünyadaki tanınma sürecinin önünü açacağını halka yutturmak istiyor.

        Dolayısıyla bu durumun Moskova’yı rahatsız ettiği ortada. 4 Aralık’ta Paşinyan’ın da Moskova’yı ziyaret etmesi ve ardından istifasını vermesi bekleniyor.

        Doğrusu mevcut koşullarda Paşinyan’ın yönetimde kalmayı başarması neredeyse imkansız... Paşinyan artık uçurumun kenarında gözükse de dikkatle takip edilmesi gereken bir sürecin başlangıcı olduğu kanaatindeyim. Çünkü Rusya Karabağ’daki ateşkesin ardından istediği ikinci neticeyi de almak üzere. Anlaşmadaki belirsizlikler bir tarafa Rusya’nın yapacağı yönetim değişikliğinin yönü 5 yıllık dönemde barış ve huzurun mu yoksa yine bir oldu bitti siyasetinin mi etkili olacağının işaretlerini verecek.

        Diğer Yazılar