Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sovyetler Birliği‘nin (SSCB) dağılışı geçtiğimiz yüzyılın en kritik neticelerinden birisi olmuştur. Netice diyorum zira SSCB’nin siyasi, ekonomik ve sosyal yapısı değişen dünyanın koşullarına uyum sağlayamamış ve sürdürülebilirliğini yitirmiştir. Ardından bir süre kararsızlık ve bocalama yaşayan Rusya Federasyonu, eski Sovyet coğrafyasında etkisini yeniden kurmak için politikalar geliştirmiştir. Doktrin olarak “Yakın Çevre”, organizasyon olarak Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) bu politikaların bir tür ağ düzenekleri olmuştur. O günden bu tarafa “eski Sovyet”, “post Sovyet” denilerek irdelenen literatür çalışmaları esasında süregelen bu hedefin göreli olarak devam ettiğine yönelik bir tespit ve algıyla şekillenmektedir. Günümüz Rus dış politikasında ve güvenlik önceliklerinde de bu tarihi birikim hatırı sayılır bir pozisyonda durmaktadır.

        BDT’nin mevcut üyeleri Rusya, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Belarus, Kazakistan Kırgızistan, Ermenistan ve Moldova. Türkmenistan ve Ukrayna nihai anlaşmaya imza koymadılar. Teşkilatın, mevcut sistemiyle hedeflenenden çok uzak bir görüntüde olduğu söylenebilir. Alınan 500’den fazla kararın büyük bölümü uygulamaya konulamamış. Üye ülkelerin aralarındaki problemler ve özellikle Rusya’nın bu örgüt üzerinden yeniden bir imparatorluk kurmak istediğine yönelik endişeler BDT’yi etkili bir siyasi organizasyon olmaktan uzaklaştırıyor.

        REKLAM

        Aslında BDT’nin genişlemesinden hemen önce Türkiye’yi de yakından ilgilendiren çok ciddi bir oluşum masaya getirilmiş.

        Türkistan Devletler Birliği…

        Bu projeye yönelik tarihsel detayı Çarşamba günü bir TV programında Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev açıkladı.

        Tarih… Aralık 1991… BDT 8 Aralık 1991’de Rusya Federasyonu, Belarus ve Ukrayna arasında imzalanan anlaşma ile kurulmuş. Ancak o dönem Türkistan coğrafyasındaki ülkeler henüz topluluğa katılma kararı almamışlar. Gerisini Nazarbayev şöyle anlatıyor:

        “Orta Asya'daki komşularımızı - Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan Cumhurbaşkanlarını aradım. “ne yapmamız gerektiğini, ileride nasıl olmamız bir araya gelmemiz, durumu görüşmemiz gerektiğini, söyledim.” Aşkabat'ta toplanmaya karar verdik ve 12 Aralık'ta Aşkabat'ta toplandık. Bütün gün sabahtan akşama görüşmemizi devam ettirerek nasıl olmamız gerektiğin müzakere ettik. Masada Üç devlet bir araya gelerek Türkistan Birliği ve bir Türkistan Devletleri Birliği kurulması önerisini tartıştık. Bunun etnik açıdan bölünme anlamına geleceğini düşündük çünkü orada Slavlar, burada da Türkler olacaktı. Uzun yıllar farklı bir ilkeye göre, ideolojiye göre yaşadık, bunu hemen yaparsak çatışmalarla, yanlış anlaşılmalarla ve hatta belki de askeri çatışmalara kadar varabilirdi. Biz görüşmedeyken Boris Yeltsin birkaç kez aradı, nereye gideceğimizden, ne yapacağımızda ve bundan sonra katılıp katılmayacağımızdan (bu ülkelerin BDT’ye üye olmayacağından) çok endişelendiler. Sonra karar aldık. Ayın 21'inde Almatı'da buluşmayı kararlaştırdık, ama Yeltsin’e “biz kimseye katılmayacağız. Bir araya gelerek ne yapacağımıza karar vereceğiz.” Dedik. Elbette Yeltsin hemen kabul etti. 21 Aralık'ta Almatı'ya geldiler ve Almatı’da BDT'yi kurduk” dedi.

        O dönemde Türkiye burada olup bitenlere hazır değildi. Yetkililerin bir kısmı bu ideale soğuk ve ön yargılı bakıyordu. Bir avuç insan Türk Dünyası diyordu. Oysa Atatürk'ün yıllar önce dediği gibi "hazırlanmak lazımdı".

        Sonraki yıllarda Türkistan’da birlik fikri ya da projesi farklı adlar altında ve yine genellikle Nazarbayev tarafından seslendirilmişti. Türk Konseyi de onun önerisiydi ve 2009’da Nahçıvan’da imzalanan anlaşma ile Türk Dünyasının siyasi çatı kuruluşu şeklinde kuruldu. Daha zaman tanınması gereken bu kuruluşta Türkmenistan ve Tacikistan henüz yoklar. Fakat katılımları çok uzak değil…

        Diğer Yazılar