Doğu Türkistan meselesi 2021'de çok konuşulacak...
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin'in Doğu Türkistan'daki Uygurlara yönelik sürdürdüğü baskının “soykırım” anlamına gelip gelmediğini belirlemek için bir inceleme emri verdi. Geçtiğimiz gün Foreign Policy’de çıkan bir makalede yeniden gündeme gelen bu iddia bu kez daha ciddi görünüyor. Zira bu gelişme mevcut yönetimin görevi tamamlamadan önce Çin’i “soykırım yapmakla” suçlayabileceği yorumlarına sebep oldu. Pompeo bu çalışmayı Küresel Ceza Adaleti Bürosu ve bakanlığın hukuk birimince gerçekleştiriyor. Böyle bir gelişme bu 2016’daki ABD Dışişleri Bakanı John Kerry döneminden bu yana ileri sürülen ilk “soykırım” çıkışı olabilir. Kimi analistler Trump'ın 20 Ocak'ta görevden ayrılmadan önce Çin'e daha sert tedbirler alma yoluna gitmesinin Joe Biden'in bu ilişkiyi yönetmede bir çıkmaza sokacağını düşünüyorlar.
Aslında bundan aylar önce de özelikle seçim sürecinde benzer bir tartışma yapılmış ve adaylar birbirlerine Çin’le ilişkileri konusundaki eleştirilerinde Doğu Türkistan’ı bir araç olarak kullanmışlardı. Hatırlanacak olursa Biden'ın seçim kampanyasından sorumlu danışmanı Andrew Bates yaptığı bir açıklamada "Uygurların Çin'in otoriter yönetimi altında maruz kaldığı tarifsiz baskı, bir soykırımdır ve Joe Biden buna en güçlü biçimde karşı çıkmaktadır" demişti. Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton kitabında “Trump, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'e Uygurlara uygulanan muameleyi onayladı.” şeklinde yazmıştı.
Yine de o dönem ABD Dışişlerindeki görüş “soykırım” sözcüğünün telafisi mümkün olmayan kırılmalara sebep olacağı yönündeydi. Üstelik BM Güvenlik Konseyi’nin bir üyesi olan Çin açısından karşı hamlelerin de gelmesi demekti. Bu sebeple konuyu gündeme taşırken Çin için "insanlığa karşı suçlar" veya "etnik temizlik" kavramlarını kullanmak daha öncelikliydi. Kongre üyelerinin bir kısmı ise “soykırım” yönündeki bir belirlemenin Çin’e yönelik yaptırımları artırmak ya da uluslararası mahkemelere sevk etmeyi kolaylaştırabileceği düşünüyordu.
Pompeo’nun verdiği iddia edilen bu talimat nasıl sonuçlanır bilinmez ancak gelinen aşamada “soykırım” kavramını kullanıp kullanmayacakları, ne tür verilere, ilkelere ve kaynaklara başvuracakları çok daha önemli olacaktır. Çünkü Çin de bu iddialara karşı lobi ve propaganda çalışmalarını sürdürmektedir.
Diğer yandan Türkiye’nin olası neticelere karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Öyle ki Doğu Türkistan meselesi ABD-Çin arasında ciddi bir diplomasi savaşının merkezine oturursa, örneğin mesele bu minvalde BM çatısı altına gelirse Türkiye nasıl bir tavır sergileyecektir? Bu vb. ihtimaller Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve güvenlik hassasiyetleri bakımından farklı sonuçları bir arada sunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin Doğu Türkistan meselesindeki yaklaşımını ciddi bir diplomatik başlık olarak ele alması kaçınılmaz gözükmektedir.