Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ABD-Türkiye ilişkileri belki de son yüzyılın en zor günlerinden geçerken bir başka tartışmanın daha arifesindeyiz. ABD Başkanı Joe Biden 24 Nisan 2020’de yaptığı yazılı açıklamada “Seçilirsem, Ermeni Soykırımı’nı tanıyan kararı destekleme sözü veriyorum. Evrensel insan hakları bir numaralı önceliğim olacak” diyerek oy istemişti.

        Bu konuda önemli bir iddia gazeteci İan Bremmer’dan geldi. Bremmer’e göre “Biden sözde soykırımı resmen tanıyacak ve bunu yapan ilk başkan olarak tarihe geçecek.”

        Yine bu kapsamda geçen hafta, Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez’n başını çektiği 38 senatör, Biden'a sözde soykırımı tanımaya çağıran bir mektup yazdı.

        Önemli bir detay da Ocak ayı sonunda Dışişleri Bakanı adayı Antony Blinken’ın, Senatör Ed Markey'in bir sorusu üzerine verdiği cevaptı. Blinken “Yönetimimiz bu önemli kararda Kongre’ye danışacaktır” demişti.

        Doğrusu Kongre’de tanıma girişiminin aksine bir eğilim oluşur mu? Mevcut bilgilerle bunu söylemek hayli zor.

        Daha önce Obama benzer bir taahhütte bulunmasına rağmen soykırım yerine “büyük felaket” sözünü kullanmayı tercih etmişti. 2019’da da Temsilciler Meclisi'nde bir metin kabul edilmiş ancak Trump tarafından durdurulmuştu. Dahası bugün ABD Başkan Yardımcısı olan Kamala Harris’in, 2019'da senatörler Bob Menendez ve Ted Cruz ile birlikte ABD Senatosu'na soykırım tanınma önergesi vermiş olmasıydı.

        ABD’deki yorumlara bakıldığında başta S400 tartışması olmak üzere iki ülke arasındaki gerginlik, liderlerin henüz görüşmemiş olması ve Biden’ın Putin için kullandığı “katil” ifadesinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının sözde soykırım konusundaki beklentileri artırdığı ifade edilebilir.

        Burada iki husus Biden’ın tanıma kararında etkili olabilir. Birincisi böyle bir gelişmenin Türkiye’yi baskılama, sıkıştırma hedefleri için bir araç olarak görülmesi olasılığıdır. İkincisi de Rusya’nın ev sahipliğinde Karabağ’da varılan anlaşmada ABD devre dışı kalmıştı. Bu yolla yeni bir süreç başlatmayı amaçlayabilirler. Zira ciddi bir süredir Ermenistan’da bu yönde bir beklenti vardı. Biden’ın böyle bir tanıma kararı alması Karabağ’da kaybeden Ermenistan için ve hatta erken seçime hazırlanan Paşinyan açısından da ciddi bir önem taşımakta.

        Ancak her iki gerekçe de Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği açısından kabul edilebilir değil. Öncelikle böyle bir karar Türkiye’deki insanların hemen hemen ortak tepkisine ve karşı duruşuna zemin oluşturacaktır. Sonrasında bu karar Türkiye’nin Rusya ile daha da yakınlaşmasına katkı sağlayacaktır. Bremmer’in haberinde Obama’nın ulusal güvenlik kadrosunda yer alan Rhodes'un şu ifadesi vardı: “Türkiye, uğraştığımız bazı sorunlar için hayati önem taşıyordu.

        İlişkilerin tarihsel boyutu ve geleceği dikkate alındığında ABD açısından bu önemin ortadan kalktığını söylemek mümkün mü?

        Sanırım 24 Nisan yaklaşırken Türk kamu diplomasinin bu gerçeklerin altını çizmesi oldukça hayati olacaktır...

        Diğer Yazılar