Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri şüphesiz ekonomi. Özellikle artan işsizlik ve daha da ötesi genç işsizlik sorunu aynı zamanda yapısal bazı hata ve eksikliklerle de ilişkili. Öyle ki 2011 yılında organize sanayi bölgelerinde yaptığım bir araştırmadan elde ettiğim bulgulardan biri, üreticinin en çok "ara eleman” diye adlandırılan personelin eksikliğini dile getirmesiydi. Bu araştırmaya göre firmaların %88`i en çok ihtiyaç duydukları eleman tipinin ara elamanlar olduğunu belirtirken, %74`ü istenilen özelliklere uygun ara eleman bulmakta zorlandıklarını ifade etmişti. Ara eleman adaylarının ise %65`i kendilerine uygun bir iş bulamayacağını vurgularken, %55`i uygun iş alanları ve işletmeler konusunda sağlıklı bilgiye ulaşamadıklarını belirtmişti.

        Hatta çok sayıda sanayici, bu elamanları bulmaları durumunda 4 yıllık lisans mezunlarından daha fazla ücret verebileceklerini söylüyordu.

        Yani ulaşılan netice şuydu ki, Türkiye’de genel ekonomik problemlerin meydana getirdiği istihdam ve işsizlik sorununun bir yerinde, iş arayanlar ile eleman arayanlar arasındaki uyumsuzluk da yer alıyor.

        Bu noktada özellikle üniversitelerin İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri (İİBF) mezunlarının istihdam sorunu yüzbinlerce kişiyi ve onların ailelerini etkileyen bir hal almakta. Bugün sayıları 400 bine yaklaşmış olan mezunlarıyla her yıl yeni mezunlar veriyor. Ve her gün sosyal medyada çeşitli platformlarda birçok genç insan bu soruna dikkat çekmeye çalışıyor. Bana da yüzlerce mesaj gönderdiler.

        REKLAM

        Bir İİBF’li olarak daha üniversite yaşamına adım attıklarında onların gözündeki endişeyi ve karamsarlığı görebiliyorum. Vaktiyle ben de mezun olduğumda diplomamda “Kamu Yönetimi Uzmanı” yazıyordu. Ancak kamuda yönetici olmak için bu diplomanın yeter şart olmadığını kısa zamanda anlamıştım. Üstelik zaman içerisinde gerek şartlar arasında da olmadığını fark ettim doğrusu… Kamu bürokrasisinin en önemli sorunlarından birisidir bu!

        Geçtiğimiz gün sosyal medyada Türkiye gündemine girmeyi başaran İİBF mezunları da bu yanlışlığa dikkat çekiyordu aslında...

        Zira ilgili bölümlerden mezun olan insanların kendi mezuniyet alanlarına uygun kadrolara başvurduklarında “lisans mezunu olmak” koşulu (4001 kodu) ile karşılaşmalarından şikayetçilerdi. Çok da haksız sayılmazlar... Zaten açılan kadro sayısı çok ama çok az. Üstelik bir mühendis ya da doktor kadrosuna nasıl İİBF’li başvurmuyorsa aynı süzgeç bu bölümlerle ilgili kadrolarda da işletilmeli. Bu açıdan yasal bir düzenleme ihtiyacı olduğu açık. Özel sektör zaten istediği personeli farklı değerlendirmelerle istihdam etmekte.

        Elbette bu öneri, sorunun kalıcı çözümü için sadece bir alt boyut.

        Mezun sayısının gözden geçirilmesi, eğitim kalitesinin artırılması, kamu istihdam sahasının uyarlanması, kadro sayısının genişletilmesi ve öğrencilerin daha tercih yaparken bilinçli bir programla hareket etmeleri gerekiyor.

        "ŞEHİTKEMAL" İlçesi geliyor…

        "ŞEHİTKEMAL" İlçesi geliyor…
        0:00 / 0:00

        İstanbul Milletvekili ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız geçen hafta bir kanun teklifi vererek Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesinin adının “ŞEHİTKEMAL” olarak değiştirilmesini teklif etti. İstanbul Milletvekili olsa da bir Yozgatlı olarak TBMM’de bu konuyu gündeme taşıyan kişi oldu. Ben de destekleyenlerdenim…

        1917 yılında Boğazlıyan Kaymakamlığı görevinde bulunan Mehmet Kemal Bey tehcir sırasında ihmali olduğu gerekçesiyle görevden alındı. Konya’da yargılanması sonucu azil kararı kaldırıldı. İttihat ve Terakki hükümetinin görevden düşmesinin ardından işgalcilerle birlikte hareket eden Damat Ferit Paşa hükümetinin kararıyla yeniden gözaltına alınmış ve yapılan yargılamanın ardından 10 Nisan 1919’da Beyazıt Meydanında idam edilmiştir. Ve 1922 yılında Bakanlar Kurulu Kararıyla “Milli Şehit” olarak ilan edilmiştir Kemal Bey…

        Kızı Müşerref hanımın anlattığına göre Atatürk, şehit Kemal Beyin dedesini kabul eder:

        -“Gel bakalım devletin babası” diyerek karşılar.

        -“Aman Paşam devletin babası sizsiniz.”

        Atatürk şöyle der: “Sen öyle evlat yetiştirdin ki meşaleyi tutmasaydı ateşi yakamazdık.”

        Feti Yıldız’ın bu teklifi sembolik yanının dışında bir başka açıdan daha önemlidir. Boğazlıyan Belediyesi her yıl bu konuyu yurt çapında gündeme getirecek sempozyum vb etkinlikler yapmayı arzu ediyordu. Bu teklifin yasalaşması durumunda daha etkili organizasyonlarla ilçeye de yeni bir ivme kazandıracaktır. Şehit Kemal beyin ruhu şad olsun!

        Diğer Yazılar