Genç seçmeni ikna etmek hiç kolay olmayacak!
Türkiye’de siyasetin seyrini belirleyecek en önemli kitlelerden birinin gençler olduğunu düşünüyorum. Zira eğilimlerinin tespit edilmesindeki güçlük bir yana, oy verme davranışlarını etkileyen geleneksel usullerin değişim gösteriyor olması da tüm siyasal partiler açısından irdelenmesi gereken bir konu...
Hani seçim bahsi açıldığında son dönemde çok duyar olduğumuz "..oğluma kızıma söz geçiremiyorum…” şeklinde yorumlar ve değerlendirmeler esasında buradan yansıyan bir retorik…
Her ne kadar dijital dünya üzerinde “z kuşağı” vb kavramlarla adlandırılsalar da esasında sorgulama ve algılama biçimi olarak yeni bir kültürel alt sistemin inşasını gerçekleştiriyorlar.
Dolayısıyla siyaset dünyası açısından bu sadece bir seçime yönelik olarak gerçekleşip bitecek bir merak ya da endişe olmamalı.
Öyle ki bu hal beraberinde köklü bir zihinsel dönüşüme ve haliyle yeni bir siyasi kadro yelpazesine zorlayacak siyasal partileri…
İşte işin en zor kısmı da burası…
Gençlere dokunmak onlarla bir uzlaşı meydana getirmek bu kez partiler için hiç kolay olmayacak.
Özellikle sosyal medyada kendi gazetesini, haberini, etkileşim araçlarını kendi belirlemeye başlayan genç seçmenin ikna edilmesi için nicelikten çok, sunulan içerik ve sözün/eylemin niteliği önemli hale gelecek.
Bakın Türkiye’de 2020 sonu baz alındığında genç nüfusun (15-24) toplam nüfus içindeki oranı %15.4…Genç nüfusun kendi içindeki dağılımı incelendiğinde %71,4’ü yani yaklaşık 9,3 milyonu 18-24 yaş grubunda. 2023’te 13 milyon civarında olacağı tahmin ediliyor. Yani yarın seçim olsa oy verme hakkına sahip genç nüfus oranı hakkında bilgi verebilir...
IPSOS’un 22 Nisan-16 Mayıs tarihlerinde online olarak gerçekleştirdiği araştırmada 18-25 yaş arası gençlerin muhtemel eğilimlerine ipucu olabilecek tutumlar var. (hata payı, %95 güven aralığında ± %3’tür.)
Halkın genelinde olduğu gibi gençlerin de birinci gündem maddesi ekonomi… En büyük sorun "ekonomi" diyenler %54, ardından %28 ile "salgın" geliyor. Bu tablo genel ortalamadan 10 puan daha yüksek. Sosyal medyada son dönemde başlıklar oluşturan üniversite mezunu gençlerin istihdam taleplerine, kadro adaletsizliğine dikkat çekmelerine artık yabancı olmasak gerek...
Yine her on gençten dokuzu fiyat artışlarından ve her on gençten sekizi ise faturaları ödeyebilmekten endişeli. 18 yaş üzeri genel kitlede bu oran %95’e ulaşıyor. Ayrıca her 10 geçten 5'i salgın tedbirlerine olumsuz bakıyor.
Salgın sürecinde haberleri nereden takip ettiklerine bakıldığında gençlerde TV’deki haber programları ilk sırada geliyor (%68). Ancak sosyal medya ve internet haber sitelerinin salgınla ilgili haber almak için kullanımı, gençler arasında çok daha yaygın. Sosyal medya %67 ile televizyon haber programlarının hemen arkasından geliyor. Internet haber siteleri de %62 ile önemli bir paya sahip. İlginç bir veri de TV'lerdeki tartışma programlarından haber edinme oranı tüm yaş gruplarında %45 ve 18-25 yaş arasında bu oran %38’e geriliyor!
Aynı araştırmada gençlerin ruh halini belirlemeye yönelik soruya verdikleri cevaba göre 18-25 yaş arası gençlerin %56’sı yorgun, %52’si bıkkın, %35’i endişeli, %33’ü yalnız hissediyor. Bu duyguları tercih oranı gençler arasında toplumun geri kalanına kıyasla daha yaygın. Araştırmadan elde edilen verilere göre gençlerin bu olumsuz ruh halini, çok yoğun kullandıkları sosyal medya aracılığıyla da birbirlerine aktardıkları, canlı tuttukları görülüyor.