Liyakat çizgisinde devlet adamlığı: Gün Sazak!
"Siyaset ne için yapılır?" sorusu aslında Türk siyasetinin de ilkesel bir izdüşümüdür! Her ne kadar “millete hizmet etmek” cevabı çoğunlukta olsa da hangi millete ya da milletin hangi bölümüne hizmet edildiği de “halk için siyaset” tartışmasının çıkmazlarındandır…
Elbette siyaset bir rekabet ve hatta makul ölçülerde bir çıkar çatışmasıdır. Ancak farklı çıkarların millete hizmet hedefini gölgelediği durumlarda orada toplumsal bir uzlaşmadan bahsetmek mümkün değildir.
Çünkü millet, yalnızca bugünü değil, geçmişi ve geleceği kapsayan siyaset üstü bir kavramdır.
Böyle bir bilinçle siyaset yürütüldüğünde zamanı aşan bir rol ve etki gücü ortaya konulabilir. Devlet adamlığı da bu farklılık üzerinde inşa edilebilen bir niteliktir.
İşte Gün Sazak ismi de siyasetin zamanı aşmayı başarmış gerçek bir rol modelidir. Bu sebeple millete ve özellikle yeni nesillere hatırlatmak katkı sağlayıcı olacaktır.
Rahmetli Gün Sazak, 21 Temmuz 1977 tarihinde kurulan 2. Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin dışarıdan atanan Gümrük ve Tekel Bakanı’dır. MHP Lideri Alparslan Türkeş’in davetiyle en zor görevlerden birini üstlenen Sazak, o yıllarda ciddi bir problem haline gelen rüşvet, adam kayırma ve kaçakçılığa karşı amansız bir mücadele vermiştir.
Adeta eleğe dönen sınır kapıları onun 5,5 aylık bakanlığı döneminde yeniden devletin kontrolüne alınmış ve bu başarısıyla farklı siyasal kesimlerde de büyük saygı uyandırmıştır.
Öyle ki siyasi görüşü taban tabana zıt olmasına rağmen gazeteci Abdi İpekçi’nin onunla ilgili görüşleri ve Sazak’ın kaçakçılığa karşı başarısından söz etmesi örnek bir olaydır. Yine bu minvalde merhum Uğur Mumcu da “İpekçi, kaçakçılık konusunda açıkça MHP’li Gün Sazak’ı desteklemektedir. Oysa siyasal görüşleri Gün Sazak’ınkiyle taban tabana zıttır…” diye yazmıştır.
Ve bu noktada rahmetli gazeteci Behiç Kılıç’ın şu ifadelerini hatırlarım: “Eylül Darbesi öncesinin 'faili meçhul'lerinden biri Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak’ın uğradığı suikast olayıdır. Hem gazeteci Abdi İpekçi hem de Bakan Gün Sazak aynı 'karanlık dosyaları' aydınlatmaya çalışıyorlardı…”
Sazak’ın sağ-sol ayırımı yapmadan, dürüst ve ehil kadrolarla yürüttüğü bu kararlı ve inanmış mücadelesi gerçek bir liyakat öyküsüydü. Hürriyet gazetesinden Ülkü Arman onun şu ifadelerini kayda geçirmişti: “Ben beraber çalıştığım kişinin hangi partiyi tuttuğuna bakmam. Meselâ, filan bey için CHP’li diyorlar, doğrudur. Ama adam çok dürüst, üstelik işinde particilik yapmıyor. Bu adamın, başımın üstünde yeri var.”
Hal böyle olunca kısa zamanda soyguncular, milletin kaynaklarını savuranlar, çeteler ve diğer suç odakları için istenmeyen adam olmuştur.
27 Mayıs 1980 tarihinde evinin önünde hain bir pusuda şehit edildi.
Ruhu şad olsun diyorum!