Doğu Türkistan meselesini anlamak için ciddi bir ipucu!
Türkiye’de Çin konusunda en fazla gündem olan konulardan biri şüphesiz ve haliyle Doğu Türkistan meselesidir. Son dönemde özellikle aşı tartışmalarıyla birlikte sadece dış siyaset açısından değil iç politikada da etkisini göstermeye başlamıştır. Aslında derinlemesine incelendiğinde Doğu Türkistan, Çin’in Orta Asya ülkelerine olan yaklaşımında da bir projeksiyon görevi görmektedir.
Uygur Türklerinin yaşadığı sorunlar devam ederken dünyanın farklı ülkelerinde farkındalığın artıyor olması Doğu Türkistan’ın batıya açılan kapısı niteliğindeki Orta Asya penceresini de önemli hale getirmektedir.
Buna bir örnek teşkil etmesi açısından kısa bir süre önce Çin’de yayınlanan bir akademik makaleden bazı notlar paylaşmak istiyorum. Böylelikle orada meselenin hangi boyutlarda algılandığını ve neyle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlayabiliriz.
Söz konusu makale Çin’in Lanzhou Üniversitesi Orta Aya Enstitüsünde yayınlandı. Yazarları Dan Yang ve Pan Zhiping Doğu Türkistan konusunda görüşlerine başvurulan isimlerden… "Orta Asya’da Güvenlik Durumunun Analizi ve Etkisi" başlıklı makalenin anahtar kelimelerinden biri “Pantürkizm”… Zaten bunu görünce hemen yazıyı okumaya koyuldum.
Orta Asya’daki güvenlik durumu 5 başlıkta ele alınıyor. “Kırgızistan’daki devrim ve bölgeye etkisi”, “Radikalleşe tehlikesi”, “Ülkelerarası sınır meseleleri”, “ABD’nin bölgeye nüfuz etmek istemesi” ve şimdi bahsetmek istediğim “Pan-Türkçülük” boyutu…
Burada gerçekten önemli bir bakış açısının özetlendiğini söyleyebilirim. Buna göre yazarlar Türk Konseyi’nin giderek genişlemesini ve Kazakistan merkezli Türkçülük çalışmalarının dikkatle takip edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. SSCB’nin dağılmasının ardından belirli aralıklarla yavaşlayan oluşumun son yıllarda hareketlendiğinden söz ediyorlar. Türk Akademisi tarafından hazırlanan Ortak Türk Tarih Kitabı ve buna yönelik okutulan dersi bir tehlike olarak görülüyor. Sırada ortak edebiyat ve ortak coğrafya çalışmalarının da hazırlandığının altı çiziliyor. “Türkçe ders kitabı Çin için ciddi bir sorun” ifadesini kullanıyorlar.
Bir diğeri Nursultan Nazarbayev’in kararı ile başlı başına bir eyalet haline getirilen Türkistan şehrinin Türk Dünyasının Manevi Başkenti olmasından söz ediliyor. Bunun ileride Doğu Türkistan'a ilişkin bir uyanışın vesilesi kabul edilmesi gerektiği aktarılıyor. Hatta Nazarbayev’in her fırsatta Atatürk’ün sözlerini anımsatması ince bir ayrıntı olarak sunuluyor.
Yazarlar pantürkist tehlikenin çerçevesini çizerken Türkiye-Azerbaycan üzerinden Orta Asya ülkelerinin yakınlaşmasına da vurgu yapıyorlar.
Kısaca özetlemeye çalıştığım bu bakış açısı elbette Çin’de mutlak bir değerlendirme olarak sunulamaz. Ancak ciddi bir ipucu niteliği taşıdığı kanaatindeyim. Dolayısıyla Doğu Türkistan sadece Doğu Türkistan değildir diyorum…