"Büyükelçiliğin Açıklaması"na dair
Dün önemli bulduğum bir sosyal medya paylaşımını irdelemenin faydalı olacağını düşünüyorum. Öyle ki bu paylaşıma göre bir devletin vatandaşları bir başka ülkede yaşarken kendi ülkelerindeki yakınlarıyla görüşebilmek için o ülkenin büyükelçiliğine gitmek zorunda kalıyordu. Büyük bir lütuf olarak sunulan bu gelişme bir insan hakları başarısı olarak görülüyor olmalı ki video konferans yöntemiyle kurulan buluşmaya bizzat büyükelçinin katıldığı belirtiliyordu.
Evet birçoğumuzun tahmin edebileceği gibi görüşme Çin’in Ankara Büyükelçiliğinde gerçekleşiyordu. Konunun muhatapları ise Doğu Türkistan’dan gelen ve halen Türkiye’de bulunan bazı Uygur, Kazak ve Kırgızlardı.
Büyükelçiliğin resmî sayfasından yaptığı Paylaşımı yeniden hatırlayalım:
“Türkiye’de yaşayan Xinjiang’dan (Doğu Türkistan’a “Sincan” diyorlar) gelen 20 Uygur, Kazak ve Kırgız vatandaşımız, Xinjiang’daki aileleriyle video konferans aracılığı ile görüştüler. Sıcak ve duygu dolu geçen görüşmede özlem gidererek birbirlerine iyi dileklerini ilettiler. Büyükelçi Liu Shaobin görüşmeye katıldı.”
Şimdi bu normal mi gerçekten! Güçlü ya da zayıf, bugüne kadar ki birçok iddiayı bir yana bırakalım, sadece bu tablo bile kuşku uyandırıcı değil mi? Sormak lazım Uygurlar aileleri ile neden denetim ile görüştürülüyor? Bu insanlar aileleriyle özgürce, istedikleri zaman haberleşemiyorlar mı? Eğer haberleşemiyorlarsa bunun sebebi nedir? Örneğin aileleri kayıp mıydı? Ya da oradakiler buradaki yakınlarına mı ulaşamıyordu?
Oysa haberleşme hürriyeti temel bir insan hakkıdır. Bunun engelleniyor olabilmesi de bir insan hakları ihlalidir.
Öte yandan söz konusu açık paylaşım, Çin'in resmî temsilciliğine aittir. Dolayısıyla ülkenin dışişlerini doğrudan ilgilendirmekte ve bağlamaktadır. Bunun bile Doğu Türkistan’da olan bitenlere ilişkin bir işaret niteliği taşıdığını söylemek mümkündür.