Afganistan-Türkistan hattında büyük oyun! Peki Türkiye ne yapmalı?
Afganistan’da NATO’nun geri çekilmesi sürerken Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nda kalacağına (şimdilik burası) kesin gözüyle bakılıyor. Hal böyle olunca ABD ve NATO çekiliyor ancak ne hikmetse birliğin en büyük askeri güçlerinden biri olan Türkiye burada kalmaya devam ediyor! Macaristan’ı da buna eklemek mümkün.
Önceki gün AB Başkanı Biden’ın Afganistan Cumhurbaşkanı Gani ile görüşmesinde “Afgan halkı kendi yönünü belirlesin biz mali destek vereceğiz.” mesajı çıktı.
Bu mesajı görünce Afganistan’ın Herat bölgesinden 25 yaşındaki Seyfullah’ın bir İngiliz gazetesine söylediği şu sözleri hatırladım: "Amerika ve İngiltere ülkemize geldi ve Taliban'la savaşın alevlerini körükledi. Ve şimdi yangını söndürmeden kaçıyorlar, bizi bir ölüm kalım mücadelesiyle baş başa bırakıyorlar.”
Her geçen gün öyle vahim bir tablo ortaya çıkıyor ki 20 yıl önce Afganistan’ı “terörden arındırmak”, “huzur getirmek” için buraya girenler bu kez çekilirken ülkenin nerdeyse tamamını Taliban’a teslim ediyorlar.
Nihai olarak Kabil’i hedefleyen Taliban, masada da elini kuvvetlendirmek için çekilme sürecinde olabildiğince Kuzey bölgeleri kontrolüne alabilmek çabasında.
En iyi senaryo Afgan askeri güçleri ile yerel milislerin Taliban’dan bazı yerleri tekrar alması ve dengeli bir ülke haritasının oluşması. Örneğin %50 gibi…
Çatışmalar özellikle ülkenin kuzeyi ve buradan Orta Asya’ya açılan koridorda çok güçlü şekilde hissediliyor.
Sekiz Afgan eyaleti, Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleriyle sınır komşusudur. Batıdan doğuya Herat, Badgis, Faryab, Cevizcan, Belh, Kunduz, Tahar ve Badahşan bölgeleri Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan sınırındadır.
Bu bölgeler ABD’nin 2001’deki girişinden itibaren ilk 10 yıllık dönemde nispeten çatışmasız ve istikrarlıydı. Sınırı ve dolayısıyla komşu ülkeleri rahatsız edecek gelişmeler yaşanmadı. 2013’e gelindiğinde ise yer yer çatışmalar görülüyordu. O dönemden bu yana Taliban-Afgan güçleri-yerel güçler arasında çatışmalar arttı.
Kuzeyde şu an Belh/Mezar-ı Şerif, Kunduz ve Cevizcan dışındaki illerin neredeyse tamamı Taliban tarafından kuşatılmış durumda. Özellikle Belh, Özbekistan açısından kritik öneme sahip. Ülke sınırından sızmalar da burada yoğunlaşıyor. Geçtiğimiz gün 53 Afgan askeri Özbekistan tarafına sığınmıştı.
Gelinen aşamada Pakistan dışında bu üç Orta Asya ülkesinin güvenliğini tehdit eden bir tabloyla karşı karşıyayız. Türkmenler “tarafsızlık anlaşması” sebebiyle, Özbekler de “komşu ülkenin içişlerine karışmama” ilkesiyle meseleye müdahil olmak istemiyor görünse de artık kaçınılmaz bir durum var.
O halde şimdi ne yapmak gerekiyor?
Birincisi Afganistan bölgesel işbirliği ile istikrara yakınlaşabilir. Ülkenin kuzeyindeki Türkçe konuşan toplulukların orada yaşamaya devam etmesi ve demografik bir kıyımın/değişimin yaşanmaması gerekiyor. Bu gereklilik hem ülkenin Orta Asya-Türkistan hattının güvenliği/istikrarı açısından hem de Türkiye’nin Afganistan’daki tarihsel çıkarları bakımından hayati bir öneme sahip.
İkincisi madem Türkiye Kabil Havalimanında kalmaya devam edecek (ki bunun sakıncalarını daha önce paylaşmıştım) ve bir yönüyle bu riski üstlenmiş olacak o zaman en önemli hedeflerden biri oradaki Türk topluluklarının korunması olmalıdır. Bu hedefte ilerleme sağlanabilirse bir yandan Türkiye’nin ülkedeki ağırlığı artacak bir yandan da Orta Asya’ya göç tehlikesi önlenmiş olacaktır. Elbette bu göreceli başarı AB nezdinde de bir etki aracıdır.
Üçüncüsü bunun nasıl yapılacağıdır… Türkiye’nin tarafsız rolü ve yöntemi asla zedelenmemelidir. Macaristan ve Pakistan seslendiriliyor ancak Havalimanı konusunun dışında Kuzeydeki duruma ilişkin Özbekistan’ın diplomasi masasında bir şekilde olması gerektiğini düşünenlerdenim. Doğrudan bile olmasa Türkiye’nin Özbekistan ile bu konuda bir süreç inşa etmesi ve Taliban’ı bu meselede belirli bir alana taşıması Afgan hükümetini de rahatlatacak bir hamle olacaktır. Diğer Orta Asya ülkeleri de sürece bu şekilde eklemlenecektir. Ve Türkiye’nin bu hamleyi kendi öz çıkarları ve iradesiyle inşa etmek gibi bir sorumluluğu vardır.