Yönetenler Siyasetname'den neden ders çıkarmazlar!
Büyük Selçuklu devletinin veziri Nizâmülmülk'ün kaleme aldığı Siyasetname adlı eser, devlet yönetimi hakkında ciddi bilgiler içeren bir başucu kaynağıdır. Birçok ilmi araştırmaya konu edildiği gibi siyasetçilerin de söylemlerinde başvurduğu önemli sözleri ihtiva eder.
Ancak garip bir tekerrürdür ki; yönetime talip olanların oradan seslendirdiği kimi ifadeler bir süre sonra onların da aynı söylemlerle eleştirilmesiyle sonuçlanır!
Siyasetname'nin Nizâmülmülk'ün gücünün zirvesinde olduğu bir dönemde yazıldığı bilinmektedir. Dolayısıyla bütünüyle bugüne uyarlanması düşünülemese de yönetenlere samimi bir yol gösteriş olduğu söylenebilir. Kitapta öğütler, hikmetler, özlü sözler, peygamber kıssaları, adil padişah hikayeleri vardır. Siyasetname'nin en günceli Molla Çelebi nüshasına dayanarak yapılan tercümesidir.
Sultan Melikşah, 1086-1087 yıllarında yanındaki devlet adamlarında böyle bir eser yazılmasını ister. Bunun üzerine aynı tarihlerde Nizâmülmülk eserini yazmaya başlar. 50 fasıl halinde yazdığı çalışmayı saray katibine teslim eder.
Yine ilginçtir ki bir süre sonra padişah ile vezirin arası açılır. Vezirin kendi yakınlarını göreve getirdiği ve artık yöneten kadar güçlü olduğu iddiası ölümüne uzanan süreci tayin eder!
Bunlar bir tarafa Siyasetname'den öne çıkaracağımız çok başlık olsa da günümüz yöneticilerine en belirgin tavsiyeler aşağıdaki şu başlıklarda sıralanabilir. Ve artık bunlar sadece devleti yönetenlere değil, kamu ya da özel, irili ufaklı pek çok yönetim kademesine yol göstericidir.
(1) "İstişare doğru yola taşır" (8. ve 18. fasıl):
Padişah önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığında yaşını almışları, bilgili insanları, sevdiklerini bir araya getirip danışır. Haftada bir iki defa alimleri çağırır. Bilmediği şeyleri sorar öğrenir. Herkesi dinler, sözünü kıyaslar, doğru olan yolu tutar. Çünkü istişareden kaçınmak düşünce zayıflığının, istişareye önem vermek sağlam görüşlülüğün işaretidir. Böyle kimseler bencildir. Neler olacağını önceden gören, vahiy ve mucize gönderilen Hz. Peygambere Kur’an’da “bir iş yapacağın zaman istişare et” denilmiştir.
(2) "Devlet işlerinde acele etmemek, soğukkanlı olmak" (39. fasıl):
İşlerde aceleci olmamak gerekir. Bir şey olduğunda ya da duyulduğunda gerçek anlaşılıp yalan ile doğru birbirinden ayrılıncaya kadar ağırdan alınmalıdır. İki hasım huzura çıktığında birbirleri hakkında bir şeyler söylerler de Padişahın hangisinden olduğu anlaşılmamalıdır. Anlaşılırsa haklı korkar, haksız cesaretlenir ve yalan konuşur.
(3) "Liyakati gözetmek ve aynı kişinin her görevi almasını önlemek" (42. fasıl):
Günümüzde liyakatsiz olduğu halde on görev verilmiş kişiler vardır. Başka bir görev çıkacak olsa bu kişiler onu da üstüne alır. Oysa düşünülmez bu adam bu işin ehli mi? Liyakati var mı? Hele hele devlete hizmet etmiş, hakkı geçmiş, yararlılık göstermiş kişiler bundan mahrum bırakılır? Bu daha da acayiptir!
(3) "Mazlumlara kulak vermek ve adalet dağıtmak, adil olanı uygulamak" (3. fasıl 50. fasıl):
Yöneten haftada iki gün şikayetleri dinler zalimden mazlumun hakkını alır. Böyle olunca zalimler korkar. Zulmü terk ederler. Bu başlıkta anlatılan şu rivayet ilginçtir: Humus Valisi, Ömer bin Abdülaziz’e şöyle bir mektup gönderir.
- Humus şehrinin duvarları harabeye döndü. Onarılması gerek. Ne buyurursunuz?
Aynı kağıda cevabını yazar.
Şehrin duvarlarını adalet duvarı haline getir. Yolları korkudan zulümden temizle. O zaman harca ve kerpice ihtiyacı kalmaz.
(5) "Cimrilikten kaçınmak ama israftan uzak dumak" (51. fasıl):
Her şey kayıt altında tutulur. Hiçbir şey gizli kalmaz. Padişah insaflı olmalıdır. Eski padişahların da adetlerini, törelerini yaşatmalıdır. Cimri olmamalı, israf ve ifrattan kaçmalıdır. Yoksa “Har vurup harman savuruyor” derler. Geliri adil dağıtmazsa insanlar incinir, hizmette ihmalkar davranmaya başlar. Düşmanla barış yapacak şekilde savaşır, savaş yapacak şekilde de barış yapar.
*Nizâmülmülk, Siyasetname, (Çev. Kanar, M.), Say Yayınları, Ankara, 2021.