Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yunanistan’la artan gerginlik sadece karasuları ve adalarla ilgili değil. Doğu Akdeniz’deki egemenlik mücadelesinin bir yansıması olarak Yunanistan-Rum Yönetimi’nin Kıbrıs’taki Türk varlığına yönelik iddia ve hedefleri de iki ülke ilişkilerinde önemli bir kırılma noktası…

        Rum yönetiminin daha önce de gündeme gelen güven yaratıcı önlemler paketini yeni bir öneri gibi dünyaya sunmak istemesi hareketliliği artıracağa benziyor.

        Rum tarafı yıllardır bir çözüm getirmeyen ilke ve önerileri yeniden müzakere için masaya getirmek isterken Türk tarafı bir müzakere olacaksa eğer, iki toplum değil, iki devlet arasında olacağının altını çiziyor.

        Rum tarafı Maraş’ı geri almak istiyor, KKTC burası Türk toprağıdır diyor.

        Yunan-Rum tarafı ada çevresindeki enerji kaynakları üzerinde KKTC’nin de hakkı olduğunu söylese de uygulamada büyük payı kendisinde görüyor. Türk tarafı ise kendi haklarını yedirmeyeceğini açık şekilde ifade ediyor.

        Doğrusu bu tabloda bir müzakere masası yeniden kurulsa bile Rum yönetiminin bundan kaçacağını ya da en uygun zamanda reddedeceğini öngörmek zor değil.

        KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar bu konuda kendi önerilerini kısa bir süre sonra kamuoyuna açıklayacaklarını belirti. Pek muhtemel ki Türk tarafının duruş ve söyleminde de bir değişme olmayacaktır.

        Yunanistan-Rum yönetimi ikilisinin gerek Ege’de adaları üzerinde gerekse Doğu Akdeniz’deki politikaları bu şekilde sürdükçe gerçekçi bir müzakerenin mümkün olmadığı açıktır.

        Tüm bu gelişmeler yaşanırken yaklaşık üç ay sonra KKTC açısından tarihi bir gelişme yaşanacak. Bu köşeden daha önce sizlerle ilk kez duyurmuştuk. KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatında (TDT) gözlemci üyelik başvurusu var ve yaz sonunda Özbekistan’daki liderler zirvesinde karara bağlanacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu son Kıbrıs ziyaretinde bu konunun altını özellikle çizdi. Kendisi de sürecin başından bu yana yoğun bir diplomatik çaba gösteriyor.

        Şu an bu hususta pozitif bir eğilim olduğunu söylemeliyim... KKTC Kıbrıs Türk Devleti adıyla İslam İşbirliği Teşkilatı’nda da gözlemci üye. Ukrayna’daki savaş TDT’nı da kendi arasında daha güçlü bir işbirliğine sevk ediyor.

        KKTC’de katıldığında Macaristan ile birlikte 7 üyeli TDT tüm bağımsız Türk Devletlerini bir araya getirmiş olacak.

        TDT içerisinde iki üyelik sistemi var. Temel üyeler, gözlemci üyeler…Macaristan ve Türkmenistan’da gözlemci üye statüsündeler. Ancak işleyişte çok bir farklılık yok. Hepsi her anlamda ve eşit bir biçimde birliğin parçaları. KKTC’nin üyeliğinin kesinleşmesi ile birlikte TDT’nin ilişkili ve ortak kurumlarıyla da doğrudan ve dolaylı ilişkilerin önü açılacak. Türksoy, Türk Akademisi, TÜRKPA ilişkili kurumlar, AGİT, CICA, Dünya Sağlık Örgütü gibi kurumlar TDT’nin ortaklık yaptığı kurumlar arasında.

        Ve en çok merak edilip, beklenen ise üye ülkelerin gelecekte olası bir tanıma kararı olacaktır. Hele bir zirve tamamlansın, nihayete ersin bunu da ondan sonra yine masaya yatırırız hep birlikte…

        Diğer Yazılar