Öğretmenler çözüm bekliyor!
Bugün ve yarın gerçekleşecek olan YKS, gençler için hayati bir önem taşıyor. Ciddi ve uzun bir hazırlığın meyvesini almaya çalışacaklar. Öncelikle hepsine başarılar diliyorum.
Bu vesileyle konuyla da ilişkili bir problem haline gelen atanamayan öğretmenlerin ve adayların durumlarını irdelemek istiyorum.
Eğitim sisteminin temel öğeleri denildiğinde; öğretmenler, öğrenciler (veliler), yöneticiler, uygulanan programlar, fiziki/teknolojik altyapı ve ek finansal destekler geliyor.
Şüphesiz bu sistemin gövdesi öğretmenler…
Hem öğrenciye en yakın hem de uygulamayı bizzat üstlenen ağ düzenekleri onlar. Hele ki Türkiye gibi ülkelerde öğretmenlik stratejik bir güvenlik sahası olarak irdelenmeli.
Görevde olanlar, mezun durumda atama bekleyenler ve halihazırda ilgili bölümlerde okuyanlar....Onları ve ailelerini bir araya getirdiğinizde milyonları etkileyen bir alt sistem burası.
Onların başarısı, motivasyonu ve doğru yöntemle niteliklerinin sisteme yansıtılması ülkenin geleceği açısından hayati bir önem taşıyor.
Ancak gelinen noktada bir üniversiteden mezun olup öğretmen olarak atanmayı başarmak, bu bölümlere yerleşmekten daha önemli hale gelmiş durumdadır! Üstelik kimi bölümlerde ihtiyaç olmadığı halde kontenjan açılması, özel üniversitelerin buna eklemlenmesi her yıl olması gerekenden daha fazla adayın mezuniyetini sağlamaktadır.
Sınava hazırlanan öğretmen adayları bu sınavı hayatlarının önemli bir dönüm noktası olarak gördükleri için de hazırlık sürecinde kendilerini stres ve baskı altında hissetmektedir.
Dünyada genel olarak öğretmen seçme yöntemlerine bakıldığında ikisi dikkat çekmektedir. İlki ideal bir ölçüt olarak ihtiyaç kadar kontenjanda kalarak her mezunun atanabilmesi, ikincisi de ihtiyaçtan fazla öğretmen mezun olduğu için istihdamda ikinci bir seçme yapılmasıdır.
Bizdeki KPSS de böyle bir çıkmazda süregelen merkezi bir yerleştirme sınavıdır.
Sınavın içeriğine ya da teknik yönüne girmek istemem, ancak KPSS giderek öğretmen adayları için bir yarışma ve belirleme yöntemi olmanın ötesinde olumsuzluk algısının yükseldiği bir bariyer haline geliyor. Tabii bir de bununla ilişkili ücretli öğretmenlerin problemleri. Asgari ücretin altında maaş, yasal güvenceden yoksunluk ve gelecek belirsizliği…
Bu hususta farklı yıllarda yapılmış olan araştırmalarda (Özsarı, 2008; Odabaş, 2010; Sezgin ve Duran, 2011; Tösten vd.2012; Erdem ve Soylu 2013; Epçaçan,2016, Güven ve Dak,2017; Kaya vd.2020) mezun veya öğrenci konumunda adayların ciddi bir kaygı eşiğinde olduğu anlaşılıyor.
Öğretmen adaylarının önemli bir kısmı KPSS’yi hayatlarında aşmaları gereken en büyük engel olarak görürken, bir kısmı güvenmiyor, bir kısmı da amacına hizmet ettiğine inanmıyor.
Buna karşın %20 ile %35’i arasında daha küçük bir kısmı KPSS sınavının faydalı ve/veya seçenekler arasında şu an en uygun belirleme yöntemi olduğunu düşünüyor.
Gelin görün ki bu sorunun kısa vadede kesin bir çözümünü bulmak güç… Zira öncelikle ilgili fakültelerdeki kontenjanların azaltılması gerekiyor. O halde kısa vadede iki yol var gibi duruyor. Birincisi ihtiyacın tümünü karşılayacak şekilde mevcutta biriken adayların daha yüksek atama ile olabildiğince eritilmesi. İkincisi de eğer sınavla ilgili adayların kanaatleri bu kadar olumsuz ise KPSS dışında farklı ölçütler kullanılabilir mi, buna bakmak lazım. Tabii bu arada kontenjanları azaltmayı sürdürmek gerekiyor.
2021 yılında Sayıştay raporuna göre 138 bin 393 öğretmen açığı var. MEB 85.000'den fazla ücretli öğretmenle öğretmen açığının bir kısmını gideriyor. Ücretli öğretmenlik yerine KPSS'ye girenlerin atamaları gerçekleştirilmeli.
Burada özellikle 2020 KPSS’ye giren adayların serzenişlerini tekrar hatırlamak faydalı olacaktır. Buradaki sorun 2020 KPSS sınavına giren ve belge geçerlilik süresi 1 yıl olan adayların 2021 KPSS sınavı açıklandıktan sonra 15 bin atamasa karma bir şekilde yerleştirmeye dahil edilmesi. Oysa 7 Kasım 2019’da Cumhurbaşkanı kararnamesi ile karma atama kaldırılmıştı.
Genel olarak öğretmenlerin talebi daha fazla atama yapılması yönündedir.
Umarım bu konuda çözüm için kısa ve orta vadede etkili adımlar atılır. Değilse her yıl yenilerinin eklendiği bu kitlenin (ve ailelerinin) sorunlarını konuşmayı sürdürürüz..