Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son 5 yıldır ısrarla altını çizdiğim bir husus vardı: Fenerbahçe, Aziz Yıldırım'ın yönetme kabiliyetini aşmıştır. 'İnşaatçı vizyonu' ile bu kulüp yönetilemez. Artık değişim zamanıdır diye... Son tahlilde çok geç de olsa bu değişim gerçekleşti. Ali Koç, hesap kitap bilmeyen Aziz Yıldırım'ın yerine geldi ve şeffalık ilkesi ile olanı biteni açıkladı. Aziz Yıldırım da bir açıklama yaptı.

        Öne çıkan 3 başlık var:

        1- Borç 621 Milyon Euro değil, 429 milyon Euro. Çünkü bazı paralar ödeme performansını etkilemeyecek yani ödenmeyecek.

        2- 150 milyon Euro verecektim. Ali Koç 150 + 1 milyon Euro verecekti. 50 milyon dolar verdi. Gerisini de versin...

        3- Biz çalsak çırpsak, kulübün didik didik edildiği 3 Temmuz sürecinde bu ortaya çıkardı. Çalıp çırpmadık. Hatalarımız olmuştur ama asıl çöküş sebebi 3 Temmuz'dur.

        Şimdi işin gerçeklerini yazalım. Kararı Fenerbahçeliler versin:

        Önce sondan, yani 3. şıktan başlayalım:

        Evet, 3 Temmuz'da FETÖ'nün en kuvvetli zamanında bu kulüp MASAK tarafından didik didik edildi. Bir tek açık bulunamadı. Ama zaten ne olduysa, paradigma nasıl değiştiyse özellikle Yıldırım hapisten çıktıktan sonra ekonomik kötü gidiş yokuş aşağı giden kamyon gibi oldu.

        Bir kere 3 Temmuz sonrası kasaya ekstradan 120 milyon Euro girdi. Hatırlayın tahvil ihracını, hisse satışlarını, Sow ve birkaç transferin kulüpten tek kuruş çıkmadan yapıldığını... Kulüp hak ettiği halde 1 kez Şampiyonlar Ligi'ne alınmadı. Şampiyonlar Ligi'nden ve Avrupa'dan diğer men cezası ise zaten Arsenal'e elenilip Şampiyonlar Ligi'ne katılım hakkı elde edilememişken gerçekleşti. Ama biz yine de bu 2 sezonun Şampiyonlar Ligi gelir kaybı olarak değerlendirsek bile toplam kayıp olsun olsun 90 milyon Euro'dur.

        Buna karşın; halka açık olduğu günden bugüne değin futbol hiç ama hiç zarar etmemiş. Yani futbol, süper ötesi kötü yönetilse dahi kendi faaliyetinden zarar etmemiş. Futbol A.Ş'nin zararı finansal. Yani Futbol A.Ş.; kredi çekmiş derneğe aktarmış. Karlı, en azından zarar etmeyen Futbol A.Ş.; üstüne kredi yükü bindirip kör kuyu derneğe aktarmış... Bütün yükü, bu finansal operasyonlar sebebiyle oluşmuş. Gelelim bu kredilerin nereye kullanıldığına... Basketbol şubesi için bir yıl 30 milyon Euro bütçe ayrılmış, diğeri de geçen seneki 15 milyon Euro. Etti mi size 45 milyon Euro. (Ondan öncekiler tamamen Ülker'in finanse ettiği yıllardı) Bayan Voleybol her sene sponsorla faaliyet gösterdi. Peki geri kalan amatör branşlar toplamda her sene 5 milyon Euro zarar etse, 100 milyon Euro yapar. 45 de basketbol alın size 145 milyon Euro. Fazla fazla ekleyelim 175 milyon Euro etsin. Azizbahçeli'ler diyor ki "Gerisi de arazilere gitti..." Hemen açıklayalım: Ataşehir arazisini Ülker aldı. Kayışdağı, Ankara İncek ve ölü yatırım olan Düzce'deki kamp tesislerinin hepsini toplasanız 50 milyon Euro eder. Gebze'deki arazi de su havzası imiş. Yani çöp... Diyelim ki bir imar barışı oldu, bir mucize eseri fiyatlar arttı tüm bu gayrimenkuller 100 milyon Euro olsun. Etti size 275 milyon Euro... Peki geri kalan 621 milyon Euro'ya tamamlanması gereken artan rakam nereye harcandı? Bu kulübün bu kadar harcama yapacak kapasitesi yok.

        Şimdi gelelim Ali Koç yönetiminin son bedelli öncesinde SPK'ya verdiği izahatnamedeki korkunç bilgilere... Fenerbahçe Kulübü açıkça dolandırılmış...

        2015 yılına ait dört dosyaya göre, Ark Metal A.Ş., Nihan İnşaat ve Han İnşaat, Fenerbahçe'nin 979 bin 609 TL parasını iç etmiş! Ama asıl ilginç olan bu değil, bu şahısların ve şirketlerin hiçbir mal varlığına rastlanmamış olması. Yani bu şirketler F.Bahçe'yi dolandırmış! Ama kulüp bu şirketlerin kimin olduğuna bakmamış. Para veya iş verirken teminat almamış!

        Bir de reklam ajansları var ki o tam felaket.

        Havadar Reklam, Boğaziçi İletişim, Partner Medya, MSH reklam, WLB Work Fenerbahçe'nin 2.6 milyon TL'sini ödememiş. Kulüp bu ajanslarla işbirliğine gitmiş. Hakettiği paraları tahsil edememiş. Bu şirketlerin adresleri bile belli değil. Şimdi piyasadaki küçük şirketler bile teminat mektubu alırken, bu şirketlere neden bu kadar güvenilmiş! anlamak mümkün değil. İnşaatla ilgili sıkıntılı bir durumu da divan kurulunda Fethi Pekin anlattı zaten. Kulüp DKY inşaattan gayrimenkul almış. Toplam 10.6 milyon lira ödenmiş bu evler için ama bugün itibariyle bu evlerin tapusu nerede bilen yok! 11 milyon lira da öyle gitmiş işte. Hay Allah!!!

        Yani özetle, Aziz Bey cezaevinden çıktığı günden beri kulüpte bomba üstüne bomba yapılmış.

        ● Gelelim 1. maddeye... Fenerbahçe'nin borcuna...

        Ali Koç dedi ki; borç 612 milyon Euro, Aziz Bey'e göre 429 milyon Euro..

        Aziz Bey diyor ki: "Ali, ödenmeyecek borçları da ekledi..."

        Oysa borç, Ali Koç'un dediği gibi açıklanır. Bizim kulüplerimiz yıllardır borç/alacak farkı diye bir şey uydurduklarından, borç miktarı hep daha az görünüyor. Ali Koç, kulübe artık ödenmeyecek paraları da borç hanesine yazıyor. Örneğin stadın isim hakkı 10 yıllık. Aziz Bey yönetimi 10 yıllık parayı 1 senede yemiş. Kalan 9 yıl için borç yazmamış. Ali Bey yazıyor. Çünkü kalan 9 yılda kulüp bu gelirden mahrum. Tıpkı 2023'e kadar yayın gelirinden mahrum olduğu gibi. Şimdi alacağınız artık yokken o senenin maliyetini borç olarak yazmaz mısınız? Bizim kulüplerimiz yazmıyor ama onlar yazmıyor diye o meblağlar borç olmaktan çıkmıyor.

        Haa borç / alacak farkı olmadan açıklama yapılsa, G.Saray ve Beşiktaş'ın da borçları bugünkünden çok daha yüksek çıkar. Basitçe şöyle örnekleyeyim: Bir iş yerinde çalışıyorsunuz ve bir geliriniz var. Patron size 5 yıllık maaşınızı peşin veriyor. Bu parayı 1. yılda tüketiyorsunuz. Kalan 4 yılda borçlu musunuz değil misiniz? İşte Koç'un hesabı budur ve borç 621 milyon Euro'dur.

        ● 2. madde ise yani "Ben 150 milyon Euro vereceğim dedim. Ali de verir herhalde" iması ise tamamen komedi.

        Çünkü çok iyi hatırlanacağı gibi Aziz Bey statta önce gaza gelip '150 milyon Euro' dedi, sonra '150 milyon TL'ye çevirdi. Ali Koç da 50 milyon dolar hibe ederek zaten 150 milyon TL nin epey üzerinde bir para verdi. Ki bugüne kadar kulübe ne kadar hibe ettiği açıklanmayan Aziz Bey'in 150 milyon Euro vereceğini beklemek saflık olur. Zaten her iki isim de "Allah birdir" dese milletin kime inanacağı belli iken, inandırıcılığı sıfırın da altına inmiş ex başkanın 150 milyon Euro vaadine sadece tebessüm edilir.

        Aziz Bey'in "Son 1 dönem daha devam etmek istiyorum"un tek amacı kulübü satmaya hazır hale getirmekti. Bu iddiamda ısrarlıyım.

        Son tahlilde Fenerbahçeliler'e sesleniyorum:

        Azizbahçeliler'in salvolarına bakmayın. Borç 621 milyon Euro'dur. 2012'den sonra kulüp feci yönetilmiştir. Yukarıdaki dolandırıcılık örnekleri kulüp tarafindan SPK'ya verilen izahatnamede mevcuttur. Ali Koç ve yönetimi 8-10 yıl içinde bu krizden kulübü çıkartacaktır. Bu kulüp "iflasını açıklayıp kayyuma devredilip satılacak" aşamasından kurtarılmıştır. Bundan sonrası yeniden ayağa kalkma devresidir.

        Diğer Yazılar