Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İlk önce Başkan Trump, "Askerlerimizi Suriye’den hızla çekeceğiz" dedi. Bir süre her kafadan bu konuda bir ses çıktı.

        En son olarak ise Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton "İran milisleri Suriye’den tamamen temizlenene kadar askerlerimiz orada kalır" dedi.

        Ve işler tamamen karıştı.

        Kongre’den, "Hani siz orada askeri DEAŞ’la mücadele için tutuyordunuz?" sesleri yükselmeye başladı.

        "Bu İran ile mücadele de nereden çıktı?" diye konuşan kongre üyeleri de var.

        JEFFREY'NİN DE İŞİ ZOR

        ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jefrrey ise esas amaçlarının DEAŞ ile mücadele olduğunu söyledi. Aynı zamanda John Bolton ile ters düşmek de istemediğini ekleyerek, Suriye’de siyasi istikrarın sağlanabilmesi için İran etkisi ile kesin mücadele etmek gerektğini anlattı. Bu noktada Bolton ile anlaşıyorlar.

        Jeffrey, "Suriye’de siyasi istikrar Esad baştayken sağlanabilir mi?" sorusuna ise biraz düşündükten sonra "ABD rejim değişikliği ile ilgili değil biz istkrar olsun diye çalışıyoruz" cevabını verdi.

        İran’da rejim değişikliği için açıkça uğraşmakta olan bir yönetimin temsilcisinin bu sözleri fazla gerçekçi bulunmadı gazeteciler arasnda.

        BUNLARIN HEPSİ BAHANE

        Bu, yönetimin 'Esad baştan illa da gidecek' fikrini açıkça söylememek için bulunmuş bir bahane gerekçesi olarak algılanıyor.

        Washington’daki bütün bu Suriye koşuşturması arasında yönetimden tek bir isim bile Fırat’ın doğusu, yani gerçekler hakkında konuşmuyor.

        ASIL GERÇEK

        Aslında benim izlenimim, aktarmış olduğum bütün bu laf kalabalığının altında gerçek neden olarak Fırat’ın doğusuna yönelik gerçek planlarını açıkça söyleyememeleri yatıyor.

        Ancak ne kadar üstünü kapatmaya çalışsalar da ortada bir gerçek de var.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta söylediği gibi, Amerika bugüne kadar YPG’ye 18 bin TIR ve 2 bin kargo uçağıyla silahlar yolladı. Ayrıca bölgede 20’den fazla üssü de var ABD’nin.

        Bu silahlar neden ve kime karşı yollanıyor. Bunun cevabını yönetimden kimse ifade edemiyor. Kongre sorduğunda ise "DEAŞ ile mücadele için" deniliyor veya İran bahanesi ortaya atılıyor.

        Gelecek tepkiden korkulduğu için kimse, "İlerde kurulması planlanan Kürt oluşumunun askeri temeli kuruluyor" da diyemiyor.

        Bir tek Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tehlikeyi görüyor ve her platformda anlatıyor bunu. New York’ta konu açıldığında Türkiye’nin yapılmak istenene müsade etmeyeceğini de açıkladı.

        RUSYA-ABD DİYALOĞU

        Jim Jeffrey’in Esad ile ilgili lafı başka bir gelişme ihtimaline de işaret ediyor.

        Rusya bir Kürt oluşumunun Esad ile anlaşarak ve ülke bütünlüğü bozulmadan kurulmasını istiyor.

        YPG yönetim kadrosunun Esad ile görüşmesinden önce devreye giren DEAŞ ile mücadele koordinatörü Brett McGurk YPG’yi bu konuda Esad le anlaşmaya teşvik etti.

        Yani sonuçta Rusya ile Amerika Suriye’nin bütünlüğü bozulmadan bir otonom Kürt bölgesi üzerinde anlaşabilirler. Jeffrey’nin 'geri dönüşü olmayan siyasi çözüm süreci'nden kastettiği bu olabilir.

        Amerikan kaynakları bu modelin ‘Kamışlı modeli’ olarak adlandırılabileceğini söylemeye başladılar bir süredir.

        Bu modelde otonom Kürt oluşumunun Suryie bayrağı taşıması ve sınrlarının Suriye tarafınfdan kontrol edilmesi isteniyor. Bunun karşılığında Suriye merkezi yönetimi askerleri oluşumun içine girmeyecekler ve otonomi ayrıcalığını sağlayacaklar.

        Diğer Yazılar