Yüz yüze bakmanın önemi
Birkaç gündür İstanbul’dayım.
Bana adeta ikinci bir şahsiyet haline gelmiş olan doğal çalışma ortamımdan uzaktayım.
Washington’dan ayrılmadan önce öğrendiklerimin önemli bölümünü yazdım.
Bir tanesi var, onu çalışma ortamıma dönmeden yazmayacağım.
Çünkü bu zorunlu ara vesilesiyle bir şeyi de iyi öğrendim.
Washington gibi anlatılanların nüanslarının çok önemli olduğu, size her konuşanın da farklı bir oyun planı ve niyeti olduğu, aldatmaların tuzakların pek bol olduğu, çalışma ortamlarında konuşan insanın yüzüne bakmanın ne kadar da önemli olduğunu daha iyi anladım.
KIDEM VE TECRÜBE
O ortama yılların emeğini verdiğimden, Washington’un şu anda en kıdemli ve tecrübeli yazarları arasında yer aldığımdan, Washington’a özgü tuzaklara pek düşmediğimi düşünüyorum.
Size kouşanın vücut dilini ve yüz ifdelerini mutlaka görmeniz gerekiyor Washington’da.
Bir müstehzi gülüş bile anlatılanın aslında tamamen tersini düşünmeniz gerektiğini söyleyebiliyor size.
Üstelik konuşanların önemli bölümünün istihbarat çevreleri ile yakın bağlantıları olduğunu da bildiğimden o ortamda sağlam durabimek için dikkati maksimum düzeyde tutmak gerekiyor hep.
İstanbul’dan kendimi zorlasam yazabilirim tabii ki. Ancak benim şu durumumda bunun yanlış olacağına karar verdim.
Türkiye’nin gündemine ortasından dalmak doğru değil. Bana yeni, orijinal gelenin size de öyle geleceğinin hiç garantisi yok.
BİRKAÇ GÜN SONRA
Bu nedenle birkaç gün yazmayı durduracağım ve ilk yazımı Washington’a döner dönmez yazmayı planlıyorum.
Önemli olabilecek bir gelişme var Washington’da, bunu oradan ayrılmadan önce fark etmiş ve nedeninin de ipucunu almıştım.
Döndükten sonraki ilk yazmın bu konu olacağına eminim. Bunu olması için elimdeki ipucunun olgunlaşması gerekiyor, bu ancak yüzlere baktıktan sonra olabilecek.
Bir süre sonra, inşallah görüşmek üzere.