Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fırat’ın doğusu için Türkiye stratejik hamlelerini yapmaya başlamışken Amerika’dan ne tür karşı hamlelerin gelebileceğini anlamamız için Washington’un bugünkü durumunun net bir fotoğrafını çekmemiz gerekiyor.

        Bugün 13 Aralık Perşembe itibariyle Washington’daki durumlar şöyledir;

        1- DEAŞ’a karşı mücadelede YPG ile birlikte hareket edileceğinin açıklandığı ilk günden başlayarak Amerikan yönetimi bölgeye yönelik kapsamlı ve tutarlı bir strateji oluşturmadı.

        2- Başkan Trump siyasi açıdan Suriye’ye hiç bir zaman konsantre olamadı. İpler bu siyasi boşluk nedeniyle CENTCOM ve Savunma Bakanı Mattis’in eline geçti. Kuzey Suriye ve Fırat’ın doğusu ile ilgili kararlar alınırken Beyaz Saray hep dışlandı. Hep Pentagon devredeydi. Ortada uzun vadeli bir bakış ve strateji olmadığından askerler hep günü birlik, sahanın o andaki ihtiyaçlarına bakarak kararlar aldılar. Bugün de aynı durum sürüyor.

        RUSYA FAKTÖRÜ

        3- ABD siyasi tavır koyamadığından Suriye için Rusya daha güçlü devreye girebildi.

        Anayasa oluşturma ve siyasi adımları atma zamanı geldiğinde neler yapılması gerektiğini Ruslar belirleyip Amerika’ya anlatmaya başladılar. Bunu iki liderin yaptığı zirveler dışında Washington-Moskova arasında kurulmuş olan gizli mekanizmalarla da yapıyorlar.

        4- Washington’daki birimler arasında bir tek dışişleri bakanlığı ve Pentagon kendi iç tutarlılığını korumakta. Diğer birimler Beyaz Saray’daki dağınıklığı yansıtıyorlar aynen onun gibi bir dağınıklık içindeler. Diplomatlar Suriye hakkında bir siyasi tavır konulmamış olmasından, bir strateji bulunmamasından rahatsızlar. Bunu tüm kozları Rusların eline vermek anlamına geldiğini düşünmekteler. Aynı camia içinden gelmiş ve yönetim içinde Türkiye’ye en sıcak bakan kişi olan James Jeffrey Suriye Özel Temsilcisi olunca yönetim içindeki siyasi tavrın netleştirilmesini savunan birimler asker hegemonyasına karşı hareketlendiler.

        GÖZLEM NOKTALARI

        5- Yönetimin diplomasi ağırlıklı kanadı Suriye konusunda Türkiye’nin Rusya ile birlikte etkili olmasından son derece rahatsız ve bunun ABD’yi devre dışı bıraktığını vurgulayıp Beyaz Saray’ı etkilemeye çalışıyorlar. James Jeffrey’in Astana sürecine karşı açıklamaları ve İdlib’te ABD’yi de devreye sokacak adımlar planlaması işte bu bağlamda görülmeli. Yönetimin askeri cephesi Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’un da desteğini alarak sınırda gözlem noktaları karşı hamlesini bu ortamda yaptı. Türkiye’nin doğal olarak tepkisini çeken bu hamleyi Washintgton’da sürmekte olan bu tartışma bağlamında görüp anlamak gerekiyor.

        6- Yönetimin Suriye bağlamında kafasında en net olduğu konu Türkiye ile Rusya’nın artık stratejik ortak gibi hareket etmelerinden duyulan derin kaygı. Hem diplomatlar hem de askeri cephe Rusya’nın Fırat’ın doğusunu Türkiye ile Amerika’nın arasının daha da bozulmasına neden olacak bir gelişme olarak görüp değerlendirdiğini biliyorlar.

        7- Türkiye ile Amerika arasındaki askeri iletişim kanalları hiç bir zaman kopmadı. Bugün de yenileri eklenerek sıkı bir iletişim sürdürülüyor. Sahada iki ülkeyi karşı karşıya getirecek bir kazanın olmaması için tüm iletişim alanları yoğun olarak kullanılıyor. Diplomatlar ise Rusya’nın beklentileri gerçekleşmesin diye Türkiye ile ABD’nin arasının daha da bozulmaması için çareler üzerinde düşünüyorlar. YPG’nin daha da güneye Deyrizor bölgesine çekilmesi durumunda Türkiye’nin kaygılarının azalacağını ve bir operasyon gereğinin kalmayacağını söyleyenler de var. Buna askerler arasından karşı çıkanlar bulunuyor.

        YPG’yi bölgedeki İran milislerine karşı bir etkin güç olarak kullanmayı düşünenler de bu güneye çekilme fikrine karşılar.

        İDLİB MODELİ

        8- Suriye Özel Temsilcisi Jefrrey Türkiye’nin İdlib’te Rusya ile birlikte başlattığı ve daha sonra Fransa ve Almanya'yı da dahil ettiği sürecin önemli olduğunu ve bazı amaçlara henüz ulaşılamasa da bu sürecin çok yakında Suriye’de başlatılması amaçlanan siyasi ve anayasal süreç için bir model olabileceğini düşünüyor. İşte bu yüzden İdlib’de ABD’nin de Rusya ve Türkiye ile işbirliğinde olması gerektiği yönetim içinde söylenmeye başlandı. Bu işbirliği İdlb’te başarılırsa bunun daha sonra Fırat’ın doğusuna da ABD-Türkiye-Rusya işbirliğinin temel olabileceği fikrinde olanlar var yönetim içinde.

        9- Bölgede bir Kürt oluşumun kurulması üzerine Rusya ile ABD anlaşması durumunda bunun Türkiye’yi rahatsız etmeyecek biçimde nasıl yapılacağı da üzerinde kafa patlatılan konular arasında Washington’da. Rusya’nın önermiş olduğu Kuzey Irak modelinin yapılabilirliği üzerinde düşünüldüğünü de bilmek lazım.

        Diğer Yazılar