Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kesin dille söylediğinin biraz sonra tamamen aksini yapabildiğinden…

        "Onu çok severim, çok iyi arkadaşımdır" diye konuştuğu kişiye biraz sonra en büyük kötülükleri yapabildiğinden...

        Yönetim birimlerine hiç danışmadan kendi başına aldığı hiçbir kararının birimler tarafından ciddiye alınmadığını bildiğimden...

        Bırakınız günlüğü, dakika başı 180 derece fikir değiştirebildiğinden...

        Başkan Trump’ın "Askerlerimizi Suriye’den tamamen çekiyoruz" açıklaması bende bu yüzden fazla sevinme duygusu hiç yaratmamıştı.

        GERÇEKLER ŞÖYLE

        Nitekim "Askerlerimizi hemen çekiyoruz" açıklaması üzerinden kısa zaman geçmeden 400 askerin bırakılacağı açıklaması geldi. Bunun üzerine bu da yetmedi şimdi 1000 askerin kalabileceği üzerine çalışma yapılabiliyor.

        Burada misafir olmasam bütün bunların bir başkanın ruh halindeki aksamalara bağlayıp meseleyi unutabilirdim.

        Bunu yapan Amerikalı dostlarım var onlar da pek haksız sayılmazlar.

        Ancak bu durumda işin içinde, perde arkasında yaşanan başka şeyler de bulunuyor. Ruhsal dengesizlik durumunu unutmadan bunları da anlamalıyız ki ABD karşısındaki pozisyonlarımızı tayin ederken elimizde bütün veriler doğru olarak bulunsun istiyorum.

        JOHN BOLTON MANEVRALARI

        Konu hakkında yaptığım tüm temaslardan ve konuşmalardan sonra anladım ki Suriye ile ilgili olan tüm pozisyon değişikliklerinde ve adımların temelinde perde arkasında John Bolton bulunuyor.

        Ulusal güvenlik danışmanı, Trump’ın ruh halini en iyi tanıyan ve bunun kendisine bürokratik manipülasyonlar yapmak için büyük fırsatlar tanıdığını tespit etmiş durumda.

        Çünkü Trump "Askerlerimizi çekiyoruz" diye hiç bir birime danışmadan açıklama yaptıktan sonra bu konuyu sanki olmamış gibi unutup yaşayabiliyor. Konuyu dakikalar içinde unutunca bu varsayılan çekilme işini koordine etmekle görevli John Bolton hemen devreye giriyor.

        Bolton, Washington’da bürokrasiyi en iyi tanımasıyla ve onu kendi politikaları doğrultusunda manevra etmek yeteneğiyle biliniyor.

        Bolton, Suriye’den çekilmeye karşı ve Türkiye’ye karşı da pek iyi duygular beslemiyor. Askerlerin çekilmesi fikrine zaten destek veren tek bir Amerikan birimi de bulunmuyor. Bu durum John Bolton’a büyük bir manevra alanı ve imkanı tanıdı.

        Bolton, İran’a yönelik şahin kesimin de başında geliyor. Suriye’den askerlerin çekilmemesini İran tehdidini kullanarak hemen her birime kolaylıkla kabul ettiriyor. Bu aynı birimler PYD/YPG’nin de desteklenmesinden yana olduklarından Bolton daha fazla asker bulundurulması fikrini onları da koruma düşüncesini de argümanlarına ekleyerek güçlendirebildi.

        Ve sonunda Trump hala daha çekilme fikrinin geçerli olduğunu düşünürken arkasından devlet aygıtları bunun tam tersi sonuçlar getirecek adımları atabildiler. Devlette neler olduğunu ona anlatanın da John Bolton olduğu düşünülürse Bolton’un gerçekleri kendi prizmasında geçirerek anlattığına kimsenin şüphesi olmasın. Ve ayrıca Trump’ın da kendisine anlatılanları dinlediği de şüpheli. Yazılı raporları da okumuyor. Raporları sadece çizgi film formatında gördüğü takdirde kavradığı şeklinde bir söylenti de bulunuyor.

        WASHINGTON'UN YENİ NORMALİ BU

        Durum maalesef böyle! "Dünyanın en güçlü ülkesinde, güçlü bir başkan nasıl öyle olabilir?" diye sorduğunuzu duyabiliyorum. Ama ne yapalım gerçek bu. Dünyanın yeni normali bu durumda.

        Sonuç olarak Bolton’un istediği oluyor. Amerikan askeri Suriye'den filan çekilmiyor. Hem İran’a karşı durmak için hem de YPG/PYD'yi korumak için orada kalacaklar. Bu sembolik düzeyde bir güç de olmayacak sahada son derce aktif de olmaları bekleniyor Washington’da. Bu konuda ABD’nin başkenti şu anda Trump’ın değil John Bolton’un Washington'u durumunda.

        Diğer Yazılar