İstanbul bir şekilde çözülür ama Doğu Akdeniz'i kaybetmeye doğru gittiğimize emin olabilirsiniz
Aslında bu yazının başlığı sadece ‘BU ARADA’ olacaktı.
Ama çok soyut kaçacağı için daha ipucu veren şimdiki başlığı tercih ettim.
Bizler ülke olarak yerelleşmişken, içimize çekilmişken ‘bu arada' ne yazık ki fazla konsantre olamadığımız önemli, tehlikeli gelişmeler de olmayı sürdürüyor.
S-400, F-35 bunalımları ve ciddi yaptırım tehditlerini biliyorsunuz bunları tekrara gerek yok şimdi.
YENİ BİR GİRİŞİM
Ancak bence geçtiğimiz hafta içinde Amerikalı iki senatör Bob Menendez ve Marco Rubio’nun senatoya görüşülmesi için sunduğu yasa tasarısı Türkiye açısından en vahim olan gelişmeydi.
Emin olun yasa tasarısının tamamı elime geçip okuduğumda başımdan kaynar sular dökülmüş gibi hissettim.
Yıllardır bu ülkeyi takip ederim hiç bir dönemde bu kadar Türkiye aleyhine sonuçlar doğurabilecek bir adım daha önce atılmamıştı.
Herkes "Acaba İstanbul ne olacak" diye düşünüyor ama ‘bu arada’ bizler hepimiz Doğu Akdeniz'i kaybetmeye doğru gidiyor gibiyiz. Bu tasarıyla bu yapılmaya çalışılıyor.
TASARININ ASIL AMACI
Tasarının resmi amacı ilk sayfasında şöyle açıklanıyor: "Bu tasarı Doğu Akdeniz’de güvenlik ve enerji işbirliklerinin geliştirilmesi ve diğer amaçları taşımaktadır."
Metni benim gibi dikkatle okursanız diğer amacın da Türkiye'yi Doğu Akdeniz'den silmek olduğunu görebiliyorsunuz.
Bir süredir yapılan temaslar zaten bu adımın altyapısı hazırlanmaktaydı. Amerika bölgede İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs (Rum Kesimi) ile bir stratejik ortaklık oluşturuyor. Bu ülkeler gerekirse Mısır’ın desteğini de alarak Akdeniz'deki dev doğalgaz enerji alanlarına ve ülkelerin ulusal güvenliğine dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı ortak hareket etmeyi taahhüt ediyorlar. 'Ortak hareket' kavramı içine askeri işbirliği de konuluyor.
Bu bağlamda hem Yunanistan hem de Kıbrıs Rum Kesimi ABD’ye silah, askeri gemi ve asker konuşlandırması için yeni imkanlar açıyor ve hatta ABD, Kıbrıs Rum Kesimi'ne yeni silahlar satmayı da taahhüt ediyor.
Dışardan gelebilecek tehditlerin tanımlandığı bölümde ise ilk önce terör örgütleri belirtiliyor ve sonra da eğer Rusya’dan S-400’leri aldığı takdirde Türkiye’ye de böyle bakılacağının işareti verilmiş. Bu bölümde Türkiye’ye bu durumda yeni yaptırımlar uygulanacağı da tekrarlanmış.
Türkiye’ye karşı niyetleri kötü, bu tasarının hemen her cümlesinden buram buram kötü kokular yükseliyor.