Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Altı ay önce babam "Oğlum ikimiz de insanları sevmiyoruz, eh dışarda da görecek fazla bir şey kalmadı, ne dersin ikimizde bir yıl boyunca evlerimizden çıkmayalım var mısın, bakalım hangimiz ilk önce delirecek onu da görürüz" dedi.

        Ben de bir hata yaptım ve bu öneriyi kabul ettim.

        Hatam evde bu kadar uzun süre kalamayacağımı düşündüğümden değildi. Babamın delirmesi mümkün değildi çünkü o zaten had safhada delirmiş haldeydi, tımarhanelik derecede çıldırmış durumdaydı zaten. Onun bu yarışta kaybetmesine imkan yoktu yani, bunu unutmuştum.

        MANHATTAN'I ARTIK GÖRMÜYORUM

        Altı ay su gibi akıp gitti. Evde canım hiç sıkılmadı ama aynı şeyi karım Rana için söylemem mümkün değil o benim devamlı evde bulunmamdan pek hoşlanmışa benzemiyordu.

        Geçen hafta bir ara "Yahu ben İstanbul'da otururken bile Manhattan’ı daha fazla görüyordum şimdi trenle yarım saat ötedeyim şehri nerdeyse hiç görmüyorum. Olacak iş değil" dedim ve şehre inmeye karar verdim. İnmişken bari bir şeyler de göreyim diye hakkında günler öncesinden konuşulmaya başlanan Metropolitan Müzesi Moda galasını uzaktan seyredeyim dedim.

        ALLAH'TAN GELMEDİLER

        Bu kararı aldım ama gitmeye de korkuyordum. Çünkü orada Oray Eğin’i ve Ertuğrul Özkök'ü de görürüm diye endişeliydim. Oray şehirde böyle olayları zaten hiç kaçırmıyor. Özkök ise bu sene teması 'Camp stili' olan galaya geleceğini daha önce yazmıştı.

        Oray’ı görmekten içki adetlerimi değiştirmeye zorlar ve beni viski yerine 'mezcal’a alıştırır diye korkuyordum.

        Özkök ise uzun yıllardır, bulunması gerekmeyen yerlerde muhakkak bulunması ile meşhurdur ve ummadığınız anda karşınıza çıkabiliyor. Yıllar önce bu yüzden onu Forrest Gump’a benzetmiştim. Bu 'Camp' temasına o da takıntılı aylar önce ona Susan Sontag’ın 'Notes on Camp' adlı makalesini okumasını önerdiğimi de unutmuş görünüyor.

        Onu da bu yüzden MET’in önünde göreceğime emindim. O ayrıca bulunmaması gereken her yere gitmekle de kalmıyor gittiği her yerde en azından Lady Gaga kadar ilgiyle karşılanmak ve fotoğrafının da çekilmesini istiyor. Bu trajik bir şey ve beni de her defasında çok yoruyor bu yüzden onu da görmekten korkuyordum.

        Neyse Oray 'mezcal’in ana vatanı Meksika'ya gitmiş Özkök ise nedense gelmedi galaya. Onun galada bulunmamasından Vogue’un ayın yönetmeni Anna Wintour’un çok üzüldüğüne eminim ben.

        Aylar sonra Manhattan’ı gördüm yine anlamsız ve sıkıcıydı. MET’in önü de benim gibi şöhretli insanları görmek için can atan aptallarla doluydu.

        İstemeyeceğiniz kadar fazla meşhur insan da gördük.

        SONUNDA LADY GAGA GELDİ

        Lady Gaga geldi ve MET’in merdivenlerinde striptiz yaptı. Üç ayrı kıyafeti üst üste giymiş onları tek tek çıkardı. Sonunda siyah külot siyah sutyen siyah naylon çorap ve siyah çizmeleriyle kaldı ortada. Dominatrix stili bu olmalıydı.

        Eğer bir gün Marvel bir fetiş süper kahramanı çıkarmaya karar verirse o Lady Gaga rahatlıkla olabilirdi o kıyafetiyle.

        Peki o bunu neden yaptı diye sorarsanız iki cevabım olacak:

        1- Çünkü o Lady Gaga.

        2- Bu seneki galanın teması ‘camp’ stili yani zevksizliklerin, kural dışılıkların abartılması olarak da anlaşılabilir.

        Sonunda eve döndüğümde içimde büyük bir boşluk vardı. Sonra Türkiye haberlerini okudum içimdeki boşluk hissi daha da arttı. Şimdi yine bekliyorum babam da Ankara’da bekleyişini sürdürüyor. O benden çok daha mutlu çünkü tüm deliler hep mutludur ve ben de çok yakında acayip mutlu olmaya başlayacağımı hissediyorum.

        Diğer Yazılar