Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslında bu yazının başlığı ‘Okuyucu burada Oray sen neredesin’ olacaktı.

        Çünkü ‘Ben buradayım ey okuyucu sen neredesin’ başlıklı yazısından bu yana Oray yeni bir şeyler yazmıyor.

        Ama yazıya ilk aklıma gelmiş olan başlığı koyarsam bunun onu yeniden yazmaya teşvik etmesine katkıda bulunacağından korktuğum için bugün gördüğünüz başlığa çevirdim işi.

        Yanlış anlamayın ben yazılarını çok da özledim, çok kaliteli bir yazar olduğunu da düşünüyorum.

        Ancak bu ülkenin bekası için onun haziranın 24’üne kadar yani seçimden bir gün sonrasına kadar yazmamasının çok daha iyi olacağını düşünüyorum.

        REKLAM

        ***

        Şimdi diyeceksiniz ki "Başımızdaki bunca fazla sayıda insanı fena halde bıktıran beka meselesi varken bir de Oray mı çıktı başımıza..."

        Evet aynen öyle oldu maalesef, Oray’ın sadece varlığı bile bir beka meseleleri cehennemine dönüşmüş bu ülkeye bu konuda da bir katkı yapmaya başladı nedense.

        Sanki bu konuda daha fazla rahatsız edilmeye ihtiyacımız varmış, kafamız yeterince ağrımamış gibi o da birden elinden gelen maksimum katkıyı yapmaya başladı.

        REKLAM

        ***

        İmamoğlu 30 Mart'ta seçimi kazanıp başkanlığa kısa süre de olsa başladığından bu yana Oray, sanki bu memlekette uğraşacak başka hiç bir insan kalmamış gibi, sanki tek sorun oymuş gibi, onu fena halde eleştirmeye başladı.

        İlk önce onun yeterince solda olmadığını filan söyledi.

        Sola özgü davranış biçimleri sergilemiyormuş adam bunu anlattı.

        Sola özgü davranış biçiminin bu ülkede solu ne hale getirdiğini bilenler iyi ki İmamoğlu farklı davranıyor diye nerdeyse mutluluktan çıldırmış haldeyken Oray onlara bu küçük mutluluğu bile fazla görmüş gibi yazıyordu.

        REKLAM

        ***

        Namazını kaçırmayan, orucunu tutan toplumun değerleriyle uyumlu solda bir insan... Yazarken bile inanmaya zorlanıyor insan böyle bir şeyin Türkiye’de olabileceğine.

        Sol gelenekten gelenlerimiz böyle bir insanı yıllardır aramaktaydık.

        Ne yapsaydı ki İmamoğlu, iyi bir solcu gibi algılanmak için "Din kitlelerin afyonudur" filan mı deseydi, "Yaşasın ateizm" sloganı yazılı bir tişört giyip çarşıya pazara dolaşmaya mı gitseydi.

        Bu ülkede solun trajik tarihi bunu denemeye çalışan insanların çarşı pazarda yaşadığı mayhoş olayların da tarihidir bir yandan.

        REKLAM

        ***

        Oray eminim ki Marksist sol içinde bu konudaki yıllardır süren tartışmaları takip etmiştir.

        Eğer ettiyse sonunda doğru bulunduğunda neden bunu eleştirmeye girişti bunu anlamak pek mümkün değil

        REKLAM

        ***

        Bir ara "Ülkenin beyaz kesiminden öç mü alıyor acaba?" diye bile düşündüm.

        Çünkü insan bazen içinden geldiği mahalleden hoşlanmamaya başlayabilir, bu normaldir.

        Bu ülkenin seküler Atatürkçü insanları uzun yıllardır ilk kez bu kadar mutlu oluyorlar. Bunun kısa sürecek bir mutluluk olma ihtimali olsa da önemli değil. Şu anda mutlular işte. Yani bu kesimin, kendilerini üzecek yeterince şey zaten varken bir de Oray’ın yazılarıyla üzülmeye ihtiyaçları gerçekten de yok.

        Çünkü hemen herkes bunalmış ve fena halde sıkılmış durumda. "Hafakanlar bastı" denilir ya durum öyle işte.

        Oray belki uzakta olduğundan durumun farkında olmayabilir ama kısa sürme ihtimali olsa da bu mutluluk iyi geliyor herkese.

        REKLAM

        ***

        Aslında neye kızıyorum biliyor musunuz, Oray’ın bu eleştiri yazılarını Miami Ocean Drive gibi bir yerde, akşam gideceği partilerin planını yapmaya ara verip de plajda güneşlenirken yazdığı konusunda kuvvetli şüphelerim var.

        Aslında bu tür yazarlığa karşı değilim ben; bir zamanlar ben de böyle davranmıştım.

        Eskiden teknokratlar hükümeti kurulması çağrısı yapan yazılar yazdım.

        Ancak iş beklediğimden de fazla ciddiye alınmıştı. Bir gün Yalıkavak'taki evimin bahçesinde havuzun kenarında güneşlenirken kapıyı birileri çaldı.

        Kapıyı mayomla açtım. Ne yapayım yani günün anlam ve önemine uygun olsun diye içeri geçip smokin giyecek halim yoktu herhalde. Kapıyı çalan kurulacak teknokratlar hükümetinde görev almak isteyen, yani bakan adayı olan bir kişiydi. Mayoyla olmam onu galiba kendisini ve hayatın genelini biraz sorgulamaya itmişti. Hızla ayrıldı yanımdan. Gittikten sonra "Bu yazılara galiba artık son vermenin zamanı geldi" diye düşündüğümü hatırlıyorum.

        REKLAM

        ***

        Diyeceğim şu ki sevgili Oray istediğin yerden tabii istediğini yazarsın ama emin ol şimdi bunun için uygun değil. Bir kesimin yüreği bunu kaldıramayacak şu anda.

        Hem uzun süredir çeşitli hınzırlıklar düşünmekten hayli yorgun düşmüş olduğunu da tahmin ediyorum sen en iyisi yazılarına 23 Haziran'dan sonra başla. Ben istiyorum diye değil ülkenin bekası için yap bunu.

        Diğer Yazılar